Abaküs Yazılım
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1511
Karar No: 2022/1690
Karar Tarihi: 06.09.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1511 Esas 2022/1690 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1511
KARAR NO : 2022/1690

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2021
NUMARASI : 2021/1173 E. 2021/392 K.
DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2022

İSTEM: Davacı vekili, davacı ve davalının tacir olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile görülmesi gerektiğini, iş bu davada davalının adresinin bulunduğu Aydın mahkemelerinin yetkili olduğunu, İ.İ.K madde 72 gereğince alacaklının dava konusu alacağın icra takibine konu etmemesi için mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı tarafından müvekkili şirkete sağlanan hiçbir alt yapı, su ve kanalizasyon hizmeti bulunmadığını, belediye tarafından herhangi bir kanalizasyon hizmeti verilmeyen alanlarda müvekkilinin kullanımında bulunan 12 adet ruhsatlı kuyu bulunduğunu, kuyudan çıkarılan suyun ... olan işletmenin çimlerinin sulanmasında kullanıldığını, kanalizasyon hizmeti verilmemesi nedeni ile davalı tarafça atık su bedeli tahakkuk ettirilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın kabulü ile borçlu olmadıklarının tespitine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, açıkladığı kanun ve yönetmelik maddelerindeki mevcut düzenlemeler gereğince kirleten öder esası gereği, davacının artezyeninden çekerek kullandığı suyun niteliğinin değişmesi sonucu kirlendiği kabul edildiğinden atıksu bedelini ödeme zorunluluğu olduğunu, davaya konu tahakkuk işleminin adli yargılamanın dava konusuna dahil olmadığından davanın idare mahkemelerinde açılması gerektiğini, belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesi,'...6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olduğu, 6100 sayılı HMK.nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağının belirtildiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK.nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle Açılan davada Aydın 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla HMK 'nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK'nun 115/2. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE'' karar vermiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: Davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın açıldığı tarihte ticaret mahkemelerinin bulunmaması nedeniyle Aydın 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde '' Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla '' açıldığını, Asliye Hukuk Mahkemeleri tek hakimli, Ticaret Mahkemeleri ise heyet halinde yargılama yaptığını, Tabii hakimlik ilkesine sığınarak; sırf dava açıldığı tarihte ticaret mahkemelerinin yokluğu nedeniyle eldeki davanın tek hakimle ve Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi ile, ticaret mahkemeleri açıldıktan sonraki ticari davaların heyetle görülmesi arasında eşitsizlik olacağını, Aydın 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının yerinde olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, atık su kullanımı nedeniyle tahakkuk edilen bedel nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince; istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 1. maddesine göre, "Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir."
HMK'nin 114. maddesi" (1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması. ... " hükmünü;
115. maddesi, "(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder..." hükmünü içermektedir.
Nitekim Anayasa'nın "Kanuni hakim güvencesi" başlıklı 37'nci maddesinde "Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz." denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu'nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul'un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul'un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa'ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul'un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.
Bu itibarla, 01/09/2021 tarihinden önce açılan eldeki davada görevli ve yetkili mahkemenin Aydın 4. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) olduğu anlaşıldığından, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davacı vekilinin, Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.12.2021 tarih ve 2021/1173 Esas - 2021/392 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK'nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3)İstinaf giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4)İstinaf giderinin kullanılmayan kısmının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, HMK’nin 362/1-c maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 06.09.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi