20. Ceza Dairesi 2015/9879 E. , 2018/1618 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Anayasa"nın 40/2., 5271 sayılı CMK"nın 34/2., 231/2. ve 232/6. maddeleri uyarınca, hüküm fıkrasında, hükme karşı başvurulacak kanun yolu, merci, başvuru şekli süresi ve bu sürenin başlangıcı açıkça ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde gösterilmesi gerektiğinden; sanığın yokluğunda verilen hükmün yasa yoluna ilişkin kısmında temyiz süresinin başlangıcının "kararın tefhim ve tebliğinden itabaren" şeklinde belirtilmesi suretiyle sanığın yanıltılmış olduğu, ayrıcı hüküm ve tebliğ tarihinde bir başka suçtan cezaevinde bulunan sanığa hükme yönelik "bulunduğu ceza infaz kurumu müdürüne beyanda bulunmak veya bu konuda bir dilekçe vermek suretiyle hükmü temyiz edebileceği" hususunu gösteren geçerli bir tebligatın yapılmadığı anlaşıldığından, sanığın temyiz isteğinin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen idida ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanını dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verelere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 28.04.2015 tarih, 2/14/462 esas, 2015/135 karar ve 2014/848 esas, 2015/136 karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; gizli soruşturmacının 08.10.2011 tarihinde sanıktan suç konusu uyuşturucu maddeyi satın olması üzerine sanığın "satmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçu belirlenmiş ve bu suçun delili elde edilmiştir. Buna rağmen, gizli soruşturmacının sanıktan farklı tarihlerde tekrar uyuşturucu madde satın alması gereksiz olduğu gibi görevi kapsamında da değildir. Öte yandan, gizli soruşturmacıların asıl görevi "uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak" değil, "suçu ve failini belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmekten ibarettir." Bu nedenlerle gizli soruşturmacı tarafından sanıktan birden çok kez uyuşturucu madde satın alması, ayrıca suç oluşturmayacağı ve gerçek anlamda bir "alım-satım" söz konusu olmadığı gözetilmeden atılı suçun zincirleme olarak işlendiği kabul edilerek, sanığın cezasının, TCK"nın 43. maddesi ile artırılması suretiyle sanığa fazla ceza tayin edilmesi,
2-Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan hükümlülüğün "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçuna ilişkin oludğu, 6545 sayılı Kanunla getirilen TCK"nın 191. maddesindeki değişiklikler ile koşulların oluşması durumunda, "hükmün açıklanmasının geriye bırakılması" ve "davanın düşmesi" seçeneklerine de yer verilmesi nedeniyle, sözkonusu hükmün tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi,
3-Hükümden sonra 24.11.21015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
4-İstanbul Kriminal Laboratuvarı Müdürlüğü"nce suça konu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunenin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5-Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşıması, alım ve satımı suç oluşturan uyuşturucu maddenin TCK"nın 54/4. maddesi gereğince müsaderesi yerine TCK"nın 54/1. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi,
6-Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin "08.10.2011" yerine, "18.10.2011" olarak hatalı yazılması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazı bu nedenlerle yerinden olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 26.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.