20. Hukuk Dairesi 2019/2324 E. , 2019/5877 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15/10/2019 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı ... vekili.......ile karşı taraftan davacı vekili ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile;....yer alan 1748 parsel sayılı taşınmazda davacının 1/3 pay yönünden malik olduğu; dava konusu taşınmazın Devlet tarafından davacının murisi .......14/09/1968 tarih ve 1636 yevmiye nolu işlemle satıldığı ve bedelinin tahsil edildiği, buna bağlı olarak tarla vasıflı olarak tapuya tescil edildiği; 1990 yılındaki orman kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın orman sınırları içerisine alındığı ve bu işleme itiraz yönünden ......Mahkemesinin 2006/524 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan davanın reddine karar verildiği ve kararın onanmak suretiyle kesinleştiğini, daha sonra Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptali davası sonucu ...... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/233 E. sayılı dosyasında mahkmece taşınmazın tapusunun iptaliyle orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiğini ileri sürülerek davacının tapu payı karşılığı fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak şimdilik 10.000.-TL tazminatın tapunun iptaline ilişkin kararın kesinleştiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile; talep edilen tazminat yönünden şartların oluşmadığını zira bahse konu tapu kaydının halen davacı adına kayıtlı olduğunu ve tescil işleminin gerçekleşmediğini; bu sebeple tazminat talep edilemeyeceğini, dava konusu taşınmazın Devlet ormanı vasfıyla Hazine adına kayıtlı iken ......Komisyonunca 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uygulanarak ifraz edildiği ve davacılar murisi .... oğlu .. ... adına bedelsiz olarak tarla vasfıyla kayıt edildiğini, bu nedenle davacının mevcut tapu iptali nedeniyle herhangi bir zarara uğramadığını, orman vasfında olan yerlerin tapu kaydına bağlanmalarının hukuken mümkün olmadığını, bu yerler üzerinde olağanüstü zamanaşımı yoluyla zilyetlikle dahi mülk edinilmesinin mümkün olmadığını, baştan itibaren yolsuz olan tapu kaydının mahkeme kararı ile geçersiz olduğunun hüküm altına alınmasının, davacı tarafa taşınmaz nedeniyle tazminat isteme hakkını vermeyeceğini, kaldı ki davacıların 6292 sayılı Kanun gereğince işlem yapmaksızın taminat talep etmelerinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece ilk hükümde davanın mahkeme kararı infaz edilmeden açılamayacağı ve 6292 sayılı Kanun düzenlemesinin dava şartı olduğu gerekçesiyle usûlden reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 01.07.2014 gün ve 2014/3428 E. - 19219 K. sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Davacı murisi .... .’ın dava konusu tapulu taşınmazı 14.09.1968 tarihinde satın alma yoluyla iktisap ettikten sonra, çekişmeli taşınmazın bulunduğu ...... köyünde 1988 yılında yapılan orman kadastro işlemleri sonucunda kesinleşen orman sınırları içerisine alındığı, tapu maliklerince açılan orman sınırlamasına itiraz davası ...... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.05.2007 gün ve 2006/524 E. - 2007/146 K. sayılı kararı ile reddedildiği; ardından Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasında yapılan yargılama sonucunda, ..... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.2011 gün ve 2010/93 E. - 2011/510 K. sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmesi üzerine TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak Hazine aleyhinde tazminat istemli iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Yerel mahkemece verilen kararlar, Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştikleri anlaşılmıştır. TMK’nın 705. maddesine göre, tapunun mahkeme kararı ile iptal edilmesi halinde, mülkiyetin mahkeme kararının kesinleştiği günde yitirildiği, tapuda yapılan infaz işleminin iş’ari nitelikte olduğu ve 1988 yılında kesinleşen 2/B uygulamaları sonucu dava konusu taşınmazın 2/B kapsamında bulunmadığının kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Tüm bu nedenle, işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir." hususlarına değinilmiştir.
Bozma sonrası, davacı vekili ..... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/50 Esas sayılı dosyasında, dava dilekçesinde özetle eldeki davada 1748 parsel sayılı taşınmaz için bilirkişiler tarafından belirlenen değerle dava değeri arasındaki fark olan 726.666,67 TL"nin 13.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece ..... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/50 E. sayılı dosyası eldeki dosya ile birleştirilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu mahkemece; asıl ve birleştirilen dava yönünden; davanın kabulü ile 736.667,00 TL"nin 13.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ... davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat talebine ilişkindir.
İncelenen mahkeme dosyasına, kararın dayandığı gerekçeye, tapu iptal kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinde açılan davada, değerlendirme tarihi itibari ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal metodu kullanılarak değer belirleyen bilirkişi raporu dikkate alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2.037,00.-TL vekalet ücretinin davalı Hazineden alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine 15/10/2019 günü oy birliği ile karar verildi.