11. Ceza Dairesi 2021/4757 E. , 2021/3472 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 14.02.2012 tarihinden, hükmün açıklanmasına sebep olan ikinci suçun işlendiği 25.08.2014 tarihine kadar zamanaşımı süresinin durduğu, bu nedenle temyiz inceleme tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı kabul edilerek yapılan incelemede;
1- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3, 5271 sayılı CMK’nin 34/1, 230, 232 ve 289/1-g. maddeleri gereğince mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, Yargıtay"ın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılıp değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, bu delillere göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın fiillerinin ve yüklenen suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerekirken, bu ilkelere uyulmadan “sanığın atılı suçu işlediği” şeklinde gerekçeden yoksun olarak hüküm kurulması,
2- Sanığın 12.12.2006 tarihli noter satış sözleşmesi ile hakkında beraat hükmü verilen diğer sanık ...’na satış yaptığı ... plakalı aracın 11.12.2006 tarihli muayene işlemini sahte yaptırmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında ; sanığın aşamalarda değişmeyen savunmalarında aracı olaydan 5 yıl önce resmi devrini yapmadan diğer sanık ...’na sattığı, daha sonra bu kişinin aracı sattığı kişiye noterde araç devrini verdiğini, yapılan sahte muayene işlemi ile ilgisi olmadığını beyan ettiği, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen inceleme dışı diğer sanık ...’nun da bu savunmayı doğrulayarak aracı sanıktan haricen aldıktan sonra... isimli galericiye sattığını beyan ettiği, aracın son sahibi olan Sanık ...’nun da aracı... isimli kişiden satın aldığını beyan etmesi karşısında, ... isimli kişinin duruşmaya çağrılıp, CMK 48. maddesi gereğince çekinme hakkı da hatırlatılmak suretiyle tanık sıfatıyla dinlenmesi, suç tarihinde aracın fiilen kim tarafından kullanıldığı hususunun araştırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması
3- Kabule göre de;
a) Suça konu belgenin akıbeti hakkında bir karar verilmemesi yasaya aykırı,
b)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi‘nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, hükmün açıklanması kurallarının oluşup oluşmadığına dair önsorun yönünden üye ..."ın karşı oyu ile oy çokluğu ile diğer yönlerden ise oy birliğiyle 07.04.2021 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
Dairemizin 07/04/2021 tarih, 2021/4757 Esas, 2021/3472 Karar sayılı çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebeplerden katılmıyorum.
Sanığın 5237 sayılı TCK’nin 204/1, 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanması suretiyle kurulan ... 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 31/03/2016 tarih 2016/90 Esas, 2016/198 Karar sayılı kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Sanık hakkında aynı mahkemece 23/09/2011 tarih 2010/183 Es., 2011/945 Kr. sayıyla verilen hükmün CMK’nin 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Deneme devresi içinde sanık hakkında ... 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 21/01/2016 tarih 2015/808 Esas, 2016/57 Karar sayı ile TCK’nin 125/1, 4, 62, 52. maddeleri ile 1.740 TL APC ile cezalandırılmasına ilişkin kesin olarak verilen hükme istinaden ilgili mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür.
Kesin olarak verilen hükümlerin olağan yargı yolu içinde temyiz incelenmesine konu edilmesi mümkün değildir. Ancak şartların varlığı halinde kanun yararına bozma suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi mümkündür. Dolayısıyla etkin bir yargısal denetime tabi olmayan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınması mümkün değildir. Bu durum iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesine güvence altına alınan Masumiyet Karinesinin ihlali niteliğindedir.
Bu sebeplerle anılan mahkeme kararının öncelikle hükmün açıklanma koşullarının bulunmadığı sebebi ile bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun (hükmün açıklanma koşullarının oluştuğu yönündeki) bozma görüşüne ek gerekçe ile katılmıyorum. 07.04.2021