Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2670
Karar No: 2019/5872

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/2670 Esas 2019/5872 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2019/2670 E.  ,  2019/5872 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15.10.2019 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı Hazine vekili Av. Dilara Güven ile davacılar vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; .....köyü 548 parsel sayılı 65.900 m² alanlı taşınmazın ..... sayılı takip dosyasından ihale ile satışa çıkartıldığını, ihaleye müvekkillerinin murisi babaları olan ..... girdiğini ve 1/2"şer oranda taşınmazı satın aldıklarını, satış bedelinin murisler tarafından icra dosyasına yatırıldığını ve tescil için tapu müdürlüğüne 01/07/1960 tarihli müzekkere gönderildiğini, ihale sonrasında taşınmazın murisler adına tescili için ilgili tapu sicil müdürlüğüne müracaat edildiğinde taşınmaz hakkında dava bulunduğundan taşınmazın tapu sicilinde müvekkiller adına tescilinin mümkün olmadığını, müvekkillerinin murisleri ilgili tapu sicil müdürlüğü kayıtlarına ve tapu sicil müdürlüğü tarafından icra dosyasına gönderilen bilgilere güvenerek ve icra müdürlüğünün açtığı ihaleye katılmak sureti ile ihale yoluyla taşınmazı satın aldıklarını, "Kadastrodan önce taşınmazın aynı ile ilgili olarak açılan ve tespit sırasında derdest bulunan mülkiyet çekişmesinin varlığı gözetilerek tespit tutanaklarının malik hanesinin açık bırakılması gerekirken zuhulen kesinleştirilerek oluşan ve böylece gerçek hak sahibini yansıtmayan sicil üzerinden icraen satın alındığı anlaşıldığına göre" gerekçesi ile tapu sicil müdürlüğünün hatalı işlem nedeni ile müvekkillerinin murisleri icra yolu ile satın aldıkları taşınmazın tapusunu alamadıklarını, müvekkileri tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının da ...... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/152 E -1999/96 K. sayılı kararıyla reddedildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, daha önce açtıkları kısmi davada, mahkemece dava tarihine göre belirlenen değere (101.837,45 TL) itiraz etmişlerse de itirazlarının kabul edilmediğini ileri sürerek, müvekkillerinin murislerinin tapusunu alamadıkları ve sahip olamadıkları taşınmazın keşif tarihindeki güncel rayiç piyasa bedelleri üzerinden hesaplanacak değeri üzerinden uğranılan zararın fazlaya dair ve sair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik her bir 22.000,00 TL tazminatın ve zarar bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak hisseleri oranında müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
    Davalı ... vekili davanın reddini talep etmiştir.
    İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile; 133.023,33 TL tazminatın 22.000,00 TL "sine dava tarihi olan 24/04/2015 tarihinden itibaren bakiye 111.023,33 TL"sineıslah tarihi olan 01/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara hisseleri oranında ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, davacılar vekili ve davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusu ise Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olduğundan tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamından ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/241 E- 2015/17 Karar sayılı dosyasında davacıların murisi ....tarafından 11.5.2016 tarihinde Hazine aleyhine tazminat davası açıldığı, davacıların .... parsel sayılı taşınmazın, ..... 1957/264 sayılı takip dosyası ile ihale yoluyla satışa çıkarılmış olduğunu, kendilerinin ihaleye girip 1/2"şer oranda taşınmazı satın aldıklarını ve satış bedelinin icra dosyasına yatırılmış olduğunu, ihale sonrasında taşınmazın adlarına tescili için tapu sicil müdürlüğüne gidildiğinde taşınmaz hakkında dava bulunduğu gerekçesi ile taleplerinin reddedildiğini ve taşınmazın tapusunu alamadıklarını tüm bu nedenlerle dava konusu toplam 11.000.-TL"nin davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ettikleri, mahkemece ilk hükümde, davanın reddine karar verildiği, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 11/12/2012 tarih ve 2011/13950 - 2012/19044 sayılı kararı ile bozulduğu, Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; "Dosya içeriğinden; davacıların ....parsel sayılı 65900 m2 miktarlı taşınmazı, ....sayılı dosyasında yapılan satış sonucu 1/2 paylı olarak satın aldıkları, 1/7/1960 tarihinde tapuya tescili için yazı yazılmış ise de taşınmazın kadastro öncesi davalık olduğu belirtilerek tescil işleminin yapılamadığı, davacıların idari yolla tescile yönelik girişimlerinin de sonuç vermediği, son olarak davacılar tarafından tapuda malik gözüken kişiler aleyhine tapunun iptali ve tescili istemiyle .....Karar sayılı dosyasında açılan davada; iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle istemin reddine dair karar verildiği, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28/6/2005 tarihli kararı ile “...kadastro öncesi taşınmazın aynı ile ilgili olarak açılan ve tespit sırasında derdest bulunan mülkiyet çekişmesinin varlığı gözetilerek tespit tutanaklarının malik hanesinin boş bırakılması gerekirken zuhulen kesinleştirilerek oluşan ve böylece gerçek hak sahibini yansıtmayan sicil üzerinden satın alındığı anlaşıldığına göre...” gerekçesiyle onama kararı verildiği, karar düzeltme isteminin ise 29/12/2005 tarihinde reddedildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, davacıların davaya konu yeri icra kanalıyla satın alıp almadıkları ve MK"nın 1007. maddesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava konusu yerin kadastro öncesinde davalık olduğu ve bu husus gözetilmeksizin gerçek hak sahipliğini göstermeyen tapu kaydının oluşturularak icra yoluyla satışının yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar, iddialarına dayanak yaptıkları .... İcra Müdürlüğünün 1957/264 Esas sayılı icra dosyasının sel baskını sonrası kaybolduğuna dair tutanak ile bu dosyaya ait ellerinde bulundurdukları icra müdürlüğü tarafından tescil istemiyle tapu müdürlüğü"ne yazılan yazının bir suretini dosyaya sunmuşlardır. Dosyaya konulan ve fotokopi olduğu anlaşılan “..... icra müdürlüğü Tapu Sicil Müdürlüğüne - ....” başlıklı belgede; davacılara ait olduğu anlaşılan fotoğraf ile dava konusu yer ile ilgili ayrıntılı bilgi ve dava konusu yerin icra yoluyla davacılara satışının yapıldığı ve adlarına tescil istemiyle yazı yazıldığına dair bilgilerin olduğu anlaşılmaktadır. Şu halde davaya konu edilen taşınmazın davacılar tarafından adı geçen icra dosyasıyla satın alındığı, ihale ile mülkiyetin davacılara geçtiği ancak adlarına tescil işlemi yapılamaması nedeniyle taşınmaz değeri kadar zarara uğradıkları benimsenerek, taşınmazın davacıların elinden kesin olarak çıktığı tarih esas alınarak zarar belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde istemin reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.” hususlarına değinildiği, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuyla taşınmazın arazi kabul edilerek net gelir yöntemiyle bulunan değerinin 101.837,45 TL olarak belirlendiği, bu rapora karşı davacılar ve davalı vekillerinin itirazı üzerine mahkemece ek rapor alındıktan sonrayapılan yargılama sonucu, davacıların 101.837,45 TL zarara uğradıkları ve miktar bakımından davalının sorumlu olduğu gerekçede belirtilerek, taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile toplam 11.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsili ile, .... . . ve ..... mirasçılarına ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verildiği, hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 18.04.2017 gün ve 2015/15890 -2017/3356 E.- K sayılı ilamıyla onanmasıyla 07.07.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise ......tarafından 24.04.2015 tarihinde fazlaya ilişki hakları yönünden açıldığı anlaşılmıştır.
    1- Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden; davacılar vekili temyiz talebinde tazminata konu taşınmazın keşif tarihine kadar müvekkilleri tarafından fiilen kullanıldığından, keşif tarihi esas alınarak müvekkillerinin gerçek zararının tespiti gerektiğini ve hükmün bu yönüyle bozulmasını talep etmişse de, TMK"nın 1007 maddesi kapsamında davacıların gerçek zararı taşınmazın fiilen elden çıktığı tarih değil, hukuken yitirilmiş sayıldığı, 548 parsel maliklerine karşı açtıkları .... Mahkemesinin 1994/152 E- 1996/96 K sayılı tapu iptal ve tescil davasının reddine ilişkin hükmün kesinleştiği tarih itibariyle oluştuğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yönünden; davacıların murisleri tarafından hazine aleyhine açılan ..... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/241 E- 2015/17 karar sayılı tazminat davasının, davacıların icra yoluyla satın alınan ancak tapulama mahkemesinde davalı olduğunun ortaya çıkması üzerine adlarına tapuda tescil işleminin yapılmamasından dolayı uğradıkları zararın tazmini için açılan kısmi dava olduğu, bu davada davalı Hazinenin davacıların oluşan zararından sorumlu olduğu kesin olarak tespit edildiğinden, bu hususun doğruluğunun mahkemece yeniden araştırma ve inceleme konusu yapılmasına olanak bulunmamakta olup, Hazine vekilinin bu yöndeki temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak kısmi davada, kesinleşen hükme esas alınan bilirkişi raporu tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılmış bu hüküm davalı Hazinenin temyizi üzerine yargısal denetim yollarından geçerek toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde temyiz eden davalı Hazine yönünden kesinleşmiştir. Davacı ise hükmü temyiz etmemiş olması ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen tazminat miktarıyla kendisini bağlamıştır. Taraflar açısından kesinleşen bu hususların mahkemece yeniden inceleme konusu yapılması mümkün değildir. Kısmi davada alınan ve kesinleşen hükmün dayanağını teşkil eden bilirkişi raporu, kısmi dava tutarını aşan bölüm için açılan ek dava yönünden hem tarafları hem de mahkemeyi bağlayan kesin bir delil mahiyetindedir. Mahkemece kısmi davada hükme esas alınan rapor ve kısmi davada belirlenen taşınmaz değerinin, kısmi dava tutarını aşan bölümü yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yeniden inceleme ve araştırma yapılarak taşınmazın değerinin belirlenmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmediğinden bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarda birinci bentde açıklanan gerekçelerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
    2) İkinci bentde açıklanan gerekçelerle ; davalı Hazine vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2.037,00.-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, 6100 sayılı HMK"nın 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/10/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi