4. Ceza Dairesi 2015/25234 E. , 2016/2448 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1 cümle ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair,... Sulh Ceza Mahkemesinin 25/11/2013 tarihli ve 2013/243 esas, 2013/309 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kaldırılmasına dair, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 08/04/2015 tarihli ve 2015/311 değişik iş sayılı kararının, ... Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.09.2015 gün ve 293115 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “İtiraz mercii... Ağır Ceza Mahkemesince, esastan inceleme yapılarak sanığın, müşteki ...."a yönelik "eğer oğluna sahip çıkmazsan oğlunun ayağına taş bağlar ırmağa atarım" şeklindeki sözlerinin sair tehdit suçunu değil, 5237 sayılı Kanun"un 106/1-1. cümlesine uyan nitelikli tehdit suçunu oluşturduğundan bahisle, itirazın kabul edilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kaldırılmasına karar verilmiş ise de;
...Sulh Ceza Mahkemesince verilen kararda da, mercii kararında belirtildiği gibi eylemin nitelikli tehdit suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanığın anılan Kanun"un 106/1-1.cümlesi uyarınca mahkumiyetine karar verilip, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, sair tehdit suçundan mahkumiyete karar verilmediği anlaşılmakla, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 25/11/2013 tarihli kararıyla, 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, koşulları oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, o yer Cumhuriyet savcısının karara itirazı üzerine, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 08/04/2015 tarihli kararı ile, sanığın eyleminin sair tehdit suçunu değil, nitelikli tehdit suçunu oluşturduğu gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını itiraz üzerine inceleyerek kaldıran merci kararının hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının olmaması,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık ... hakkında tehdit suçundan 5 ay hapis cezası verildiği, sanığın 20.11.2013 tarihli celsede hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiği, isnad edilen suçun somut zarar suçu olmadığı ve yerel mahkemenin, eylemin, TCK"nın 106. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğuna ilişkin nitelendirmesinin de doğru olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak, sanığın adli sicil kaydının incelenmesinde, suç tarihi itibariyle iki adet ilamın bulunduğu, bunlardan birinin, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 02.03.2012 tarih ve 2011/298 esas, 2012/86 karar sayılı ilamı ile verilen hükmün açıklamasının geri bırakılmasına ilişkin olup, kararın 02.04.2012 tarihinde kesinleştiği, diğer ilamın, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 28.09.2010 tarih ve 2009/265 esas, 2010/332 karar sayılı ilamı ile mala zarar verme suçundan verilen, 2.000 TL adli para cezasına ilişkin olup, kararın 11.10.2012 tarihinde kesinleştiği ve 25.02.2013 tarihinde infaz edildiği, inceleme konusu tehdit suçunun ise 08.05.2013 tarihinde işlendiği görülmektedir.
Bu itibarla, sanığın adli sicil kaydında yer alan mala zarar verme suçuna ilişkin ilamın, CMK’nın 231/6-a maddesi kapsamında kasıtlı suçtan mahkumiyet olması karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği anlaşılmakla, itirazı inceleyen merciin, gerekçe itibariyle hatalı ancak sonuç itibariyle doğru olan kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
Sanık ..."ın hakaret suçuna ilişkin diğer kararıyla ilgili kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceğinin mahallinde değerlendirilmesine, 15/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.