11. Hukuk Dairesi 2018/1403 E. , 2019/6061 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 18/01/2016 gün ve 2014/254 - 2016/35 sayılı kararı bozan Daire"nin 30/11/2017 gün ve 2016/3787 - 2017/6789 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davacının 15.07.2011 tarihinde istifa ettiğini, bu tarihe kadar yurtdışı operasyonlar sorumlusu olarak çalıştığını, görevi gereği müvekkil şirketin ticari sırlarına vakıf olduğunu, kısa süre sonra davacı ile aynı sektörde faaliyette bulunan Adamar Loj. A.Ş"de aynı görevle çalışmaya başladığını, davalının rakip firmaya geçerken davacının müşteri portföyünden ve ticari sırlarından faydalandığı, bu nedenlerle şirketlerinin zarara uğradığını, davalının imzaladığı "Rekabet Yasağı ve Ticari Sır Saklama Taahhüdü"nün 3.maddesine göre ayrıldıktan sonra 1 yıl süreyle davacı şirketin faaliyet gösterdiği alanda ve işkolunda İstanbul, İzmir ve Bursa ve bu illerin civarında aynı alanda faaliyet gösteren şirketlerle çalışmayacağını taahhüt ettiğini, 7. maddesinde de en son brüt ücretinin 24 katı cezai şartı ödeyeceğini kabul ettiğini, davalının imzaladığı sözleşmeye uymadığını belirterek 81.658,00 TL"nin en yüksek banka mevduat faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Bu kez davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dava, davalı işçi için rekabet yasağı öngören taahhütnameye aykırı davranıldığı iddiası ile cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkin olup mahkemece, davalının taraflar arasında kararlaştırılan rekabet yasağı taahhüdüne aykırı davrandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti başlığı altında düzenlenen 48 ve devamı maddelerinde, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu anayasal teminat altına alınmıştır. Somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK"nun 348. maddesinde de hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına ilişkin sözleşme yapılabileceği kabul edildikten sonra 349. maddesinde ise, “Rekabet memnuiyeti ancak işçinin iktisadi istikbalinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise muteberdir.” denilerek rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin sınırları belirlenmiştir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönülecek olursa, davalı tarafından imzalanan taahhütnamenin 3. maddesinde, "Şirket ile aramdaki ...hizmet ilişkisinin sona erdiği tarihten itibaren 1 yıl süre ile şirketin faaliyet gösterdiği alanda ve işkolunda, İstanbul, İzmir ve Bursa"da ve bu illerin civarındaki şirket ve acentelerinin bulunduğu yerlerde, iş kurmayacağımı, bu yerlerde işverenle aynı alanda faaliyet gösteren şirketler ile ortaklık ve/veya hizmet ilişkisinde bulunmayacağımı, belirtilen süre boyunca aynı alanda faaliyet gösteren hiçbir kişi veya şirkette her ne surette olursa olsun çalışmayacağımı, ... kabul, beyan ve taahhüt ederim." düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan maddede, İstanbul, İzmir ve Bursa illerinde rekabet yasağı öngörüldükten sonra bu illerin civarındaki şirket ve acenteleri denilmek suretiyle coğrafi alan bakımından bir belirsizliğe yol açıldığı gibi esasen ülkemizde taşıma faaliyetinin yoğunlaştığı bölgeler de gözetildiğinde, bu derece geniş bir alanda rekabet yasağı öngörülmesinin yukarıda değinilen Anayasa ve mülga BK hükümlerine uygun olduğu da kabul edilemez. Bu itibarla mahkemece, davalının imzaladığı taahhütnamenin rekabet yasağına ilişkin maddesinde yer alan coğrafi alan sınırlamasının, yukarıda açıklanan çalışma özgürlüğüne ve emredici yasal düzenlemelere aykırı olması nedeniyle batıl bulunduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü doğru görülmeyip Dairemizin yerel mahkeme kararının bozulmasına yönelik 30.11.2017 tarihli ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının açıklanan gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Dairemizin 30.11.2017 tarih ve 2016/3787 E. – 2017/6789 K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyen davalıya iadesine, 02/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.