13. Hukuk Dairesi 2015/23192 E. , 2018/5434 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, arazisini kapama elma bahçesi yapmaya karar verdiğini ve ... Tarım İl Müdürlüğüne müracaat ettiğinde kendisine davalı firmadan satın alınan sertifikalı elma fidanlarının 2008 yılında satıldığını, satılan fidanlarla ilgili dikim, sulama, gübreleme, ilaçlama ve çapalama işlemlerinin ... İl Müdürlüğü ziraat personeli tarafından denetlendiğini, ancak ağaçların aşı yerlerinden kopmaların meydana geldiğini, ayrıca 5 yılın sonunda ürün alınması beklenen ağaçlarla ilgili meyvelerin belirtilen cinslerde olmadığının ortaya çıkması sonucu maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalarak, ödenen fidan bedellerinin, fidanların nakliye ücretinin, ağaçların 5 yıllık bakım masrafının, 5 yıllık süreçte çalıştırılan işçi ücretlerinin, 5 yıllık süre boyunca arazi kullanılmadığından uğranılan gelir kaybının, ağaçların yerinden sökülme tarlanın yeniden kullanılması amacıyla yapılacak masrafın, ağaçların ayıplı olması nedeniyle oluşan kar kaybının yasal faiziyle birlikte ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 12.5.2014 tarihli dilekçe ile maddi tazminata ilişkin olarak talebini 23.147,98 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne, manevi tazminat talebi yönünden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalı firma tarafından üretilen fidanlar nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararının tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece alınan tespit raporu doğrultusunda davacının maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. Tespit işleminin davalının yokluğunda yapıldığı ve davalının tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Delil tespiti davalının yokluğunda yapıldığından ve bilirkişi raporunu davalının kabul etmemesi nedeniyle de davacının yaptırdığı tespitin davalı aleyhine delil olarak kabul edilmesi mümkün değildir. O halde mahkemece, davalının tespit işlemine yaptığı itiraz ile ileri sürdüğü savunması da değerlendirilmek suretiyle uzman bir bilirkişi heyetinden taraf, hakim ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-Davacı 27.2.2014 tarihli duruşmada manevi tazminat talebinden vazgeçtiğini belirtmiş, mahkemece bu beyan feragat olarak değerlendirilmiş olduğu halde feragat nedeniyle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, bu istemle ilgili hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 395,31 TL harcın istek halinde davalıya, 27,70 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.