3. Hukuk Dairesi 2017/7267 E. , 2019/3568 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile kendisine vekaleten babası ... arasında 24.09.2011 tarihli oto kiralama sözleşmesi ile mülkiyeti kendisine ait aracın 1 aylığına davalıya kiraya verildiğini, aracın süre bitiminde teslim edilmediğini, yapılan görüşmede aracın başkasına kiralandığını ve parçalandığına ilişkin şüphe nedeniyle beklemesini söylediğini, ancak uzun süreye rağmen aracın teslim edilmediğini belirterek, aracın iadesine, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla araç bedeli olan 30.000,00 TL’nin ve mahrum kalınan kira bedeline ilişkin şimdilik 300,00 TL’nin tahakkuk eden ay itibariyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; oto kiralama işi yaptığını, davacının babasının kendisine gelerek davacı adına kayıtlı aracın 3. kişilere kiralanması yönüne talepte bulunduğunu, bu kapsamda 24/09/2011 tarihli protokol imzalandığını, sözleşmeye göre araç cezaları, kullanıcı hatasından doğan zararların kendisine, diğer risklere yönelik yapılması gereken kaskonun ise kiraya veren davacı tarafından yapılacağını, davacının 3. kişilere kiralandığını bilerek teslim ettiklerini, 30/09/2011 tarihinden dava dışı kişinin sahte kimlikle aracı kiraladığını, iade etmediğini ve parçalandığını, bu kişiler hakkında ceza davası açıldığını, davacının kasko olduğunu beyan etmesine rağmen kasko yaptırmadan aracı teslim etmesi nedeniyle kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; 24/09/2011 tarihli oto kiralama sözleşmesi ile davacının mülkiyetinde bulunan aracını araç kiralama işi yapan davalıya araç kiralama işinde kiraya verdiği, kira sözleşmesinde aracın trafik ve kasko sigorta bedellerinin kiraya verene ait olduğunun hüküm altına alındığı, bu hususta taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, araç kiralama işi yapan davalı tarafından kiraya verilen 3. Şahıslar tarafından aracın parçalanarak yok edildiği, ancak davacı tarafından bu tür rizikolara karşı aracın sigortalanmadığı, dolayısıyla davalının üzerine atfedilebilecek her hangi bir kusurun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 Sayılı TBK" nun 316. maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanun"un 334. maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür.
Dosyanın incelenmesinde; taraflara arasında 24/09/2011 tarihli oto kiralama sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 4/a. maddesine göre, aracın trafik ve kasko sigortası bedellerinin kiraya verene, 4/c maddesine göre, araç cezaları ve kullanıcı hatasından dolayı her türlü arıza, onarım kiracıya ait olacağı, giderlerle ilgili kiraya verenden talepte bulunmayacağı, periyodik bakım ve araçta zamanaşımından kaynaklı arızaların kiraya verene ait olacağı, giderlerle ilgili kiracıdan talepte bulunmayacağı” hükmünün kararlaştırıldığı, davalı kiracı tarafından aracın dava dışı kişiye kiralandığı, aracın daha sonra iade edilmediği, aracı kiralayan kişi hakkında açılan ceza davasında güveni kötüye kullanma ve resmi evrakta sahtecilik suçlarından cezalandırılmasına karar verildiği, davacı tarafından ise aracın iadesi olmadığı takdirde bedeli ve mahrum kalınan kira bedelinin talep edildiği görülmektedir.
Her ne kadar sözleşme hükmüne göre trafik ve kasko sigortası bedellerinin kiraya verene ait olduğu belirlenmiş ise de; aracın davalı tarafından dava dışı kişiye kiraya verildiği, aracı kiralayan kişinin güveni kötüye kullanma suçundan mahkum olduğu görüldüğünden davalının özensiz davranışıyla kusurlu olduğu belirlenmekle meydana gelen zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, dava konusu olay nedeniyle oluşan zarardan davalının sorumluluğunun bulunduğu, alt kira sözleşmesinin sorumluluğunu kaldırmadığı dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün davacı taraf yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.