3. Hukuk Dairesi 2017/15596 E. , 2019/3564 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl dava tazminat, birleşen davada alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davada yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı-birleşen dosya davacısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl dava dilekçesinde, davacı kooperatife ait ... köyündeki 1255-1226-1272 parseller ve üzerinde bulunan tutanaklarda yazılı seralar, müştemilat, ağaç ve malzemelerin davalı şirkete 01.06.2002 tarihli kira sözleşmesiyle 8 yıllığına kiralandığını, davalının kira borcunu ödememesi üzerine 09.10.2008 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, davalının ise 15.10.2008 tarihli cevabi ihtarnamesinde sözleşmeyi feshettiklerini bildirerek kiralanan ve eklerini terk edip gittiğini, tespit dosyasıyla seraların bakımsız, elektriklerinin kesik, camlarının kırık vs. olduğunun tespit edildiğini, davalının kiraya konu yeri aldığı şekilde teslim etmek zorunluluğu bulunmasına rağmen teslim aldığı şekilde teslim etmediğini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL"nin davalı kiracının kira akdini feshettiğini bildirdiği tarih olan 15/03/2008 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 10.03.2016 tarihinde dava değerini 17.850,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, kiranın başlangıç tarihi olan 2002 tarihinde bu yerin harabe vaziyette olduğunun kooperatif genel kurul tutanaklarıyla belirlendiğini, taraflar arasında kira ilişkisi var ise de taşınmaz üzerindeki bir kısım müştemilat ve malzemelerin kira akdinin konusu olmadığını, aksine davacının bunları davalıya bedeli karşılığı sattığını, davalının satın aldığı bu malzemeler için davacının hasar bedeli isteyemeyeceğini, davacının kiralanana ciddi yatırımlar, zaruri ve faydalı masraflar yaptığını, bunları bırakarak tahliye ettiğini, faydalı ve zaruri masraflar için ayrıca dava açacaklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, birleşen dava dilekçesinde ise; kiralanana yapmış olduğu faydalı ve zaruri masraflara karşılık şimdilik 30.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; asıl davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 10.000,00-TL alacağın faiziyle birlikte tahsiline, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen karar, Yargıtay 6.H.D.nin 13/05/2014 tarih ve 2014/3770-6158 E/K sayılı ilamı ile, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm onanarak, asıl davaya yönelik olarak verilen hüküm, hor kullanım ve olağan kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar ayrımı yapıldıktan sonra kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesap edilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının 10.03.2016 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davanın kabulü ile toplam 17.850,00-TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK" nun 176. Maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir" olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun"un müteakip 177.maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilme ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; "ıslah" ın; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtay"ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, 06.05.2016 gün ve 2005/1 Esas 2006/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de; "bozma kararı sonrası ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 gün ve 04.02.1948 gün ve 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediğine” karar verilmiştir.
Yine, Hukuk Genel Kurulunun 15.3.2006 tarih ve 2006/9-21E-2006/72K sayılı kararı ile; Mahkemece tüm deliller toplanıp, bilirkişi incelemesi yaptırılıp ve dosya esas yönünden de karar vermeye hazır hale getirildikten sonra yerel mahkemece verilen karar Yargıtay Dairesince bozulmuş ve bozmadan sonra da herhangi bir tahkikat yapılmamışsa artık ıslahın açıklanan nedenlerle kabulünün mümkün olmayacağı belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 13/05/2014 tarihli bozma ilamı sonrasında mahkemece yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporları sonrasında davacı vekilince 10.03.2016 havale tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu, mahkemece de davacı vekilinin söz konusu ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. O halde, yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da nazara alındığında bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususu gözetilerek hüküm verilmesi gerekirken, mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.