17. Hukuk Dairesi 2018/3015 E. , 2020/7424 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; alacaklısı ... , borçlusu ... olan Manavgat 2. İcra Müdürlüğünün 2011/2052 sayılı kambiyo senetlerine mahsusu takip yolu ile yapılmış icra takibinde dosya borcunun, kefil sıfatı ile borçlu bulunan müvekkili ... tarafından 76.100,00 TL olarak ödendiğini, kefil sıfatı ile yapılan bu ödeme ile icra takibinin asıl borçlusuna ödediği miktar olan 76.100,00 TL’nin rücuen tahsili için Manavgat 3. İcra Müdürlüğünün 2013/2086 sayılı sırasına kayıtlı ilamsız icra takibinde bulunduğunu, takibin kesinleştiğini, borçlu adına kayıtlı mal bulunamadığını, ancak adına kayıtlı dava konusu taşınmazını diğer davalı ...’a devrettiğini, bu devrin mal kaçırma amacına yönelik olduğunu belirterek; tasarrufun iptalini, Manavgat 3. İcra Müdürlüğünün 2013/2086 sayılı icra takip dosyasında ki alacak ve ferileri ile sınırlı olacak şekilde satış yetkisi verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; davanın haksız olduğunu, dava konusu taşınmazın 190.000,00 TL’ye alındığını, 80.000,00 TL’nin banka havalesi ile yapıldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili; aciz durumunda olmadığını, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/474 esas sayılı dosyasına yatırılan teminat olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davalı ..."in diğer davalı ile tanışık olması ve aile dostu olmasının tek başına kötü niyeti göstermeyeceği, satış bedelinin ödenerek taşınmazın satın alındığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması gerektiği, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği
hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda, mahkemece; davalı ..."in diğer davalı ile tanışık olması ve aile dostu olmasının tek başına kötü niyeti göstermeyeceği, satış bedelinin ödenerek taşınmazın satın alındığı, bu durumda davacı tarafın davasının sübuta ermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Somut olayda; dava konusu taşınmaz davalı borçlu ... adına kayıtlı iken; 06/07/2011 tarihinde davalı 3. kişi ...’a devredilmiştir. Davalı 3. kişi ...’ın eşi ... ’ın beyanlarına göre; davalı borçlu ... ile davalı ...’ın aile dostu olduklarının anlaşılmasına göre; davalı 3. kişi ... ’in İİK"nun 280/1 maddesi kapsamında borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Kabule göre de; dava konusu taşınmaz 06/07/2011 tarihinde davalı borçlu ... tarafından davalı 3. kişi ...’a tapuda 50.000,00 TL bedelle devredilmiş olup; mahkemece bu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin bilirkişi raporu alınarak belirlenmesi ve buna göre bedel farkı bulunup bulunmadığının araştırılması gerekirken mahkemece bilirkişi raporu alınmadan bedel farkı bulunmadığı sonucuna varılması da isabetli olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.