
Esas No: 2014/7254
Karar No: 2014/24176
Karar Tarihi: 18.11.2014
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/7254 Esas 2014/24176 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Yalova İş Mahkemesi
Tarihi :13.01.2014
No :2011/450-2014/2
Davacı, son celsede dilekçesini düzelterek 29.12.2010 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanmasını talep etmiş ve aynı celsede birikmiş aylıkların tahsiline yönelik istemini geri aldığını bildirmiş kurum avukatı da geri almaya itiraz etmemiştir.
Mahkeme, davacının malul sayılmasına ve 29.12.2010 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanmasına, geri alınan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına biçiminde hüküm tesis etmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
02.12.1996-15.10.2009 döneminde 1900 gün zorunlu SSK’lı çalışması bulunan davacı hakkında sevk üzerine düzenlenen Sağlık Bakanlığı İstanbul Süreyya Paşa Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 29.12.2010 tarihli sağlık kurulu raporunda “solunum yetmezliği, sekel tüberküloz, KOAH” tanıları konulmuş, maluliyet oranı ve başlangıcı konusunda herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir. Davacının 30.11.2010 tarihli maluliyet aylığı tahsis talebi %60 oranında çalışma gücünün yitirilmediği gerekçesiyle kurumca 15.06.2011 tarihli kararla reddedilmiş, dava öncesi Yüksek Sağlık Kuruluna yapılan itirazlar da anılan kurulun 07.09.2011 tarihli kararı ile %60 oranında beden çalışma gücünün yitirilmediği gerekçesiyle reddedilmiştir.
506 sayılı Yasanın 53. maddesine göre “Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun Sağlık Kurulu raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği ya da 34. madde gereğince yapılan tedavi sonunda kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca düzenlenecek usulüne uygun rapor ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği, ... kurumca tespit edilen sigortalı malullük sigortası bakımından malul sayılır.” Anılan yasanın 109. maddesinde ise, “Sigortalıların sürekli iş göremezlik malullük ve erken yaşlanma hallerinin tespitinde, Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilmesi halinde Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı” hükmüne yer verilmiştir. Hükme dayanak kılınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 26.07.2013 tarihli raporunda; beden çalışma gücünün en az %60 oranında kaybedildiği ve maluliyet başlangıç tarihinin Sağlık Bakanlığı İstanbul Süreyya Paşa Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 29.12.2010 tarihli rapor tarihi olduğu bildirilmiştir. Somut olayda, Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu raporları arasında çelişki olmasına ve itiraz edilmesine rağmen bu çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde karar tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Mahkemece, çelişkiyi giderecek biçimde bu konuda Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmak suretiyle sigortalının meslekte kazanma güç kaybı oranı ve başlangıcı kesin biçimde belirlenip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Öte yandan, alınacak Adli Tıp Genel Kurulu raporunda 2/3 oranında çalışma gücünün yitirilmediğinin veya çalışma gücü kaybı oranının %66,6’dan daha düşük olduğunun belirtilmesi halinde; mahkemece, 5510 sayılı Yasanın 25 ve 26. maddeleri çerçevesinde değerlendirme yapılması gereği gözden uzak tutulmamalıdır. Gerçektende; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 25’inci maddesi ile tüm sigortalılar dolayısıyla 506 sayılı Kanun kapsamında SSK (4/a) sigortalıları açısından da “malul sayılma” şartları yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Kuşkusuz, 5510 sayılı Yasa kapsamında maluliyet aylığı tahsis koşullarının varlığının saptanması halinde, aylık başlangıç tarihinin anılan yasanın 27. maddesine göre belirlenmesi gereğinin gözden uzak tutulmaması gerekir. Bu nedenle aylık başlangıç tarihinin 29.12.2010 tarihi olarak kabul edilmesi yerinde görülmemiştir.
O halde; davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.