Esas No: 2021/5934
Karar No: 2021/12170
Karar Tarihi: 03.11.2021
Danıştay 6. Daire 2021/5934 Esas 2021/12170 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/5934
Karar No : 2021/12170
KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE
BULUNAN TARAFLAR : 1- (DAVACI) ...
VEKİLİ : Av. ...
2- (DAVALI) ...Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
DİĞER (DAVALI) : ...Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF : 1- ...Büyükşehir Belediye Başkanlığı
2- ...Belediye Başkanlığı
3- ...
İSTEMİN KONUSU : .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Altıncı Dairesinin 18/11/2020 tarih ve E:2020/2735, K:2020/11006 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul ili, Tuzla ilçesi, ...Köyü, ...pafta, ...sayılı parselde yer alan taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planlında kısmen yol, kısmen park alanı olarak ayrıldığı halde kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla 8.269.000,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalı idarelerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince; yürürlükteki imar planlarında kısmen park, kısmen de yol alanında kalan dava konusu taşınmazın park ve yol alanı olarak belirlenmesinin üzerinden beş yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen 5 yıllık imar programının hazırlanmadığı, dava konusu taşınmazın kamulaştırması işleminin de yapılmadığı, bu nedenlerle davacının dava konusu taşınmazla ilgili mülkiyet hakkından uzun süredir yararlanamadığının anlaşıldığı, davacının kamulaştırmasız el atma nedeniyle uğradığı zararın, kamulaştırma işlemini gerçekleştirmesi gereken davalı Tuzla Belediye Başkanlığı'nca tazmin edilmesi gerektiği, öte yandan, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine göre imar planlarını uygulama yetki ve görevi ilgili ilçe belediyelerine ait olduğundan, diğer davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacının tazminat istemi hakkında da, Mahkemenin ilk kararına esas alınan 16/11/2015 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren bilirkişi raporuyla tespit edilen 4.258.535,00-TL taşınmaz değerinin davacıya tazminat olarak ödenmesi gerektiği sonucuna varılmış, tazminat isteminin 4.258.535,00-TL'lik kısmının kabulüne, 4.010.465,00-TL'lik kısmı yönünden de davanın reddine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden de davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacı ile davalı Tuzla Belediye Başkanlığının temyiz başvuruları üzerine Danıştay Altıncı Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule aykırı bulunmuş ve kararın bozulmasına karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME TALEP EDENLERİN İDDİALARI :
1- Davacı tarafından, temyiz aşamasında ileri sürdüğü iddiaların değerlendirilmediği, davaya konu taşınmazın değerine etki edecek bir çok unsur değerlendirmeye alınmadan bilirkişiler tarafından çok düşük değer takdirinde bulunulduğu, eksik ve hatalı bilirkişi raporu üzerinden verilen kararın hakkaniyete aykırı olduğu, kamulaştırmamamdan kaynaklı zarardan her iki davalı belediyenin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, Mahkeme Kararının redde ilişkin kısımlarının usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
2- Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; davaya konu taşınmazın da içinde yer aldığı park alanının 214.418 m2 olmasının, taşınmazın kamulaştırılması sorumluluğunun kendilerine ait olduğu anlamına gelmemesi gerektiği, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanununun 7. maddesi uyarınca "Bölge parkları"nın sorumluluğunun kendilerinde olduğu, dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu park alanının Büyükşehirin bütününe hizmet etmeyeceği, dolayısıyla ilçe belediyesinin sorumluluğunda olduğu, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın kendi idareleri yönünden reddi gerektiği ileri sürülerek, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : 1- Davacı tarafından, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının kararın düzeltilmesi isteminin usul ve yasaya uygun olmadığı bu nedenle reddi gerektiği savunulmaktadır.
2- Davalı Tuzla Belediye Başkanlığı tarafından düzeltilmesi istenilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
3- Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının karar düzeltilmesi isteminin reddi, davacının kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile mahkeme kararının redde ilişkin kısımlarının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davalı idarelerden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının kararın düzeltilmesi isteminin incelenmesinden:
Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verilen kararları hakkında, ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmaya devam edilen) 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Kararın, anılan kısmına ilişkin olarak kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen hususlar adı geçen yasa maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, bu kısmına yönelik kararın düzeltilmesi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacının kararın düzeltilmesi isteminin incelenmesinden:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Danıştay Altıncı Dairesinin 18/11/2020 tarih ve E:2020/2735, K:2020/11006 sayılı kararının tazminata ilişkin kısmı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacıya ait "İstanbul ili, Tuzla ilçesi, ...Köyü, ...pafta, ...sayılı parsel"de yer alan 8269 m2 taşınmazın tamamının 03/12/2004 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli ...Mahallesi Uygulama İmar Planında "Kısmen park, kısmen yol" alanına ayrıldığı, ancak planın yapıldığı tarihten itibaren taşınmaz üzerinde herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığı gibi 3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesi uyarınca 5 yıllık imar uygulama programına da alınmadığı, davacının mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmaz bedeline karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduatı faiziyle birlikte 8.269.000,00-TL tazminatın ödenmesi istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." kuralına yer verilmiş; temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı vurgulanmıştır.
Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 nolu Ek Protokolünün "Mülkiyetin Korunması" başlıklı 1. maddesinde ise: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir." hükmü yer almıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun, 04/07/2019 tarihli değişiklikle getirilen "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle, ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
" düzenlemesi yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinde; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanununun 11. maddesinde; "15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği" belirtilmekte, 15. maddesinde ise; "Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve, niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur..." düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davaya konu taşınmazın tamamının 03/12/2004 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında "Kısmen park, kısmen yol" alanına ayrıldığı, ancak planın yapıldığı tarihten itibaren taşınmaz üzerinde herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığı gibi 3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesi uyarınca 5 yıllık imar uygulama programına da alınmadığı anlaşıldığından, davacı için mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığı sabit olup, mülkiyet hakkı engellenen davacıya mülkiyetin bedele çevrilmesi yoluyla tazminat ödenecek ise de;
Uyuşmazlıkta, bilirkişiler tarafından dava konusu taşınmazın çevresinin imar durum özellikleri dikkate alınarak, uyuşmazlığa konu taşınmaza yakın mesafede, eş değer özellikleri olan ve satışı gerçekleşmiş somut bir emsale göre değer tespitinin yapılmadığı görülmüştür.
İlk olarak taşınmazın güncel imar durumu ile mülkiyete ilişkin güncel durumu tespit edildikten sonra, tazminat belirlenirken, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, davanın ilk olarak açıldığı tarihteki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi ittifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek yeniden karar verilmesi gerekmektedir
Bu itibarla, temyize konu İdare Mahkemesi kararının, kısmen tazminat isteminin kabulü, kısmen davanın reddine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin ilk derece Mahkeme Kararında olduğu gibi ; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah iradesinin karşı tarafa ulaştığı tarih itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
Bozma kararı sonrası verilecek yeni kararda; bozulan kararın, taşınmazın tescili ve terkinine ilişkin kısımlarına ilişkin olarak, Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Taşınmazın idare adına tescili ve terkinine hükmedillir" kısmının Anayasaya Mahkemesi tarafından iptal edildiği hususunun da dikkate alınacağı tabiidir.
Davacı vekili tarafından İdare Mahkemesi kararı yargılama giderleri yönünden de temyiz edilmiş ise de, mahkeme kararı esas itibariyle bozulmuş olduğundan ve bozma kararı üzerine verilecek kararda bu husus hakkında yeniden değerlendirme yapılacağından bu aşamada ayrıca hüküm kurulmamıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının kararın düzeltilmesi isteminin reddine, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının karar düzeltme isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının KARAR DÜZELTME İSTEMİNİN REDDİNE,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 03/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.