11. Hukuk Dairesi 2018/4413 E. , 2019/6044 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05/10/2017 tarih ve 2015/492 E- 2017/709 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince verilen 06/06/2018 tarih ve 2018/61 E- 2018/538 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 05.03.2014 tarihinde davalı banka ile yaptığı İnternet Bankacılığı Sözleşmesi kapsamında, banka nezdinde bulunan hesap üzerinde İnternet bankacılığı işlemlerini yapmak üzere şirket çalışanı ..."ı yetkilendirdiğini, bu kapsamda "sadece akıllı rehberde tanımlanan hesaplara yönelik olarak ve 250.000,00 TL tutar ile sınırlı kalmak kaydıyla EFT işlemleri için "tam yetki", havale işlemleri için ise sadece "hazırlayıcı" yetkilerinin tanımlandığını, ayrıca şirket hesabına ait IBAN numarasının davalı bankanın internet şubesinde yer alan "akıllı rehber"e tanımlanarak para transferinin sadece belirtilen IBAN numarasına yapılabilecek şekilde düzenlenmesi için davalı bankaya talimat verildiğini, ancak sözleşme kapsamında tanımlanan bu yetkilendirmelere aykırı olarak müvekkilinin hesabından usulüz olarak toplam 4.359.752,00 TL para transferinin gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, bu miktardan 600.272,00 TL"nin eski çalışan ... tarafından müvekkili şirketin davalı bankadaki hesabına iade edildiğini, ancak halen 3.759.480,00 TL iade edilmeyen ve bankaca karşılanmayan zararının mevcut olduğunu, bankaların güven kuruluşları olmaları nedeniyle ağırlaştırılmış özen yükümlülüğü altında bulunduklarını, yapılan sözleşmeye aykırı olarak Borçlar Kanunu 112.maddesi uyarınca meydana gelen zararın banka tarafından karşılanması gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin uğradığı 3.759.480,00 TL"lik zararın 11.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, sözleşmeye aykırı herhangi bir hizmet sunulmadığını, zira davacı tarafça sözleşme eki formunda "tüm işlemleri için firma yetki limit dahilinde ve belirtilen yetkilerde kullanmak için seçiniz" bölümünde "tam yetkili" kutucuğunun işaretlenmesine rağmen, davacının tam yetkinin sadece EFT işlemleri için hüküm ifade ettiği ve yetkilendirilen kişinin havale işlemleri için tam yetkisinin bulunmadığı iddiasının yerinde olmadığını, davacının gerçekte bunu amaçlamış olması durumunda "tam yetkili" kutucuğunu işaretlerken " hazırlayıcı" kutucuğundaki işareti de muhafaza etmesi ve havale işlemleri için sözleşme eki formu 2.sayfasında yer verilen kullanıcı bilgileri sayfasıyla "havale onaylayıcısı" yetkilendirmesiyle bir başka çalışanını yetkilendirmesi gerektiğini, şirket çalışanın görevini kötüye kullanarak yapmış olduğu işlemlerin 9 ay sonrasında bu yetkinin tam yetkili olmadığı iddiasıyla dile getirilmesinin TMK 2"nci maddesindeki dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığını, ayrıca davacı çalışanı ..."ın tam yetkili olarak yapmış olduğu işlemlere ait hesap hareketleri ile davacının yetkisi dışında yaptığını iddia ettiği havale işlemleri dahil tüm bilgilerin elektronik ortamda davacıya gönderildiğini, davacının günlük olarak almış olduğu havale bilgilerine ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığını, bu yönde bankaya herhangi bir bildirimde de bulunmadığını, davacının adam çalıştıran sıfatıyla kusurunun sabit olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında yapılan internet bankacılığı sözleşmesi kapsamında davacı çalışanı ..."a sadece EFT için "tam yetki" verildiği, havale için ise sadece "hazırlayıcı" yetkisinin verildiği, buna rağmen davacı çalışanı tarafından usulsüz yapılan havalelere ilişkin davalı bankanın davacıyı uyarması ve tekrardan havale için onay alması gerekirken bu onayı almadığı, bu suretle davacı çalışanının usulsüz havaleler yapmasına imkan sağladığı ve zararın doğmasına sebep olduğu, davacının ise çalışanlarını seçmek ve hesaplarını denetlemek gibi basiretli tacirden beklenen davranışları göstermemesi ve ilk günden gönderilen mail ekstreleri ile durumu tespit etme imkanı varken bunu yapmaması sonucu ağır kusurlu davrandığı, bu nedenle her iki tarafın da 6098 sayılı Borçlar Kanunun 52 inci maddesi uyarınca müterafik kusurunun olduğu gerekçesiyle, davacının talebinin, davalı kusuruna denk gelen % 50"lik kısmını oluşturan 1.879.740,00 TL"lik kısmının kabulüne, bakiye kısmına ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı şirketin çalışanı olan ...""a havale yetkisi vermediği, verdiği yetkinin davalı bankada bulunan hesabına gelen paraların davacının HSBC Bank"ta bulunan hesabına EFT yapılması olduğu, İnternet Başvuru Formu"nun yetki grupları ve işlem limitleri kısmında "tüm işlemleri firma limiti dahilinde belirtilen yetkilerde kullanmak için seçiniz" sorusunun karşısındaki "tam yetkili" ibaresinin genel nitelikte olduğu, aslolanın daha özel nitelikte olan havale bölümündeki "hazırlayıcı" yetkisinin olduğu, dolayısıyla davacı şirket çalışanı ..."ın havale yetkisi olmadığı halde havale yapmasına izin veren davalı bankanın meydana gelen olayda kusurlu olduğu, davacı şirketin ise dava konusu işlemleri yapan çalışanını seçerken gerekli özeni göstermediği ve davalı banka tarafından kendisine bildirilen hesap hareketlerini inceleyip usulsüzlüğü tespit edebilecekken bunu yapmadığı için dava konusu olayda kusurlu olduğu, ilk derece mahkemesince gerekçesi ile birlikte ortaya konularak bilirkişi raporunda tarafların kusur oranlarına ilişkin tespitlere itibar edilmemesinde ve tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmelerinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili ve davacı vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmiştir.
1-Dava, davacı ile davalı arasında yapılan bankacılık ve internet bankacılığı sözleşmelerine aykırı davranıldığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, somut olayda her iki tarafın da 6098 sayılı Borçlar Kanunun 52.maddesi uyarınca müterafik kusurunun olduğu gerekçesiyle, davacının talebinin davalı kusuruna denk gelen %50"lik kısmını oluşturan 1.879.740,00 TL"lik kısmının kabulüne, bakiye kısmına ilişkin talebin ise reddine dair verilen karar, taraf vekillerince istinaf edilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince, davacı şirketin çalışanı olan ...""a havale yetkisi vermediği, verdiği yetkinin davalı bankada bulunan hesabına gelen paraların davacının HSBC Bank"ta bulunan hesabına EFT yapılması olduğu, İnternet Başvuru Formu"nun yetki grupları ve işlem limitleri kısmında "tüm işlemleri firma limiti dahilinde belirtilen yetkilerde kullanmak için seçiniz" sorusunun karşısındaki "tam yetkili" ibaresinin genel nitelikte olduğu, aslolanın daha özel nitelikte olan havale bölümündeki "hazırlayıcı" yetkisinin olduğu, dolayısıyla davacı şirket çalışanı ..."ın havale yetkisi olmadığı halde havale yapmasına izin veren davalı bankanın meydana gelen olayda kusurlu olduğu, davacı şirketin ise dava konusu işlemleri yapan çalışanını seçerken gerekli özeni göstermediği ve davalı banka tarafından kendisine bildirilen hesap hareketlerini inceleyip usulsüzlüğü tespit edebilecekken bunu yapmadığı için dava konusu olayda kusurlu olduğu, tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmelerinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilince, yapılan işlemlerin davacının rızası ve bilgisi dahilinde olduğu, internet bankacılığı sözleşmesi imzalanmasından itibaren davacı şirket çalışanı ...’ın tam yetkili olarak yapmış olduğu işlemlere ait hesap ekstreleri ile yetkisi dışında yaptığı iddia edilen havale işlemleri dahil tüm işlemlere ilişkin dekontların e-posta yoluyla davacıya gönderildiği ve davacının hesaptaki işlemlere herhangi bir itirazda bulunmadığı savunulmuştur. Bu durumda, taraflar arasındaki internet bankacılığı sözleşmesinin imzalanmasından itibaren, yetkisiz temsilcinin uzun süre aralıksız işlem yapması nedeniyle yapılan işlemlerden haberdar olunmadığı iddiasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı ve sözleşme kapsamında davacı hesaplarından yapılan tüm işlemlere ilişkin olarak davalının e-posta yoluyla davacıyı bilgilendirmiş olduğu kesin olarak tespit edilmesi nedeniyle, yapılan tüm işlemlerin davacının bilgisi dahilinde olduğu ve e-posta yoluyla yapılan bilgilendirmelere hiçbir şekilde itiraz edilmediği dolayısıyla, davacının yetkisiz temsilcinin işlemlerine zımnen icazet verildiğinin kabulü gerekip gerekmediği hususu değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 01/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.