Esas No: 2017/6333
Karar No: 2021/12062
Karar Tarihi: 03.11.2021
Danıştay 6. Daire 2017/6333 Esas 2021/12062 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2017/6333
Karar No : 2021/12062
KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE
BULUNAN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
4- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Altıncı Dairesinin 02/11/2016 günlü, E:2016/8582, K:2016/6645 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara İli, Çankaya İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında "sağlık alanı" olarak ayrılmasına rağmen uzun bir süredir kamulaştırılmaması nedeniyle davacıların mülkiyet hakkının belirsiz bir süreyle kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 726.750,00-TL'nin adli yargıda açılan dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; dava dosyasının ve dava konusu taşınmaza ilişkin olarak … Asliye Hukuk Mahkemesince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporun birlikte değerlendirilmesinden; taşınmazdaki mülkiyet hakkı kısıtlandıktan sonraki beş yıllık süre içinde kamulaştırılmamak suretiyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanması durumunun davacı açısından gerçekleştiği, taşınmaz malın değerinin hesaplanarak ilgilisine ödenmesi dışında başka bir yolun kalmadığı gerekçesiyle tazminat isteminin tamamının kabulüne karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davalı idare tarafından işin esası yönünden, davacı tarafından ise vekalet ücreti yönünden yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay Altıncı Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule aykırı bulunmuş ve davacıların her ne kadar mülkiyet hakkını kullanamamaktan yakınarak, tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de, öncelikle davacıların ve murislerinin uyuşmazlığa konu taşınmazı edindiği tarih belirlenerek, bu tarih itibariyle taşınmaz için kısıtlılık durumunun ve taşınmaz üzerindeki kısıtlılık halini bilerek mülkiyet sahibi olup olmadığı, dolayısıyla kısıtlılıktan kaynaklanan tazminatı gerektirir mağduriyetinin ve mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde sınırlandırılması durumunun gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarının araştırılması ve bunlar gerçekleşmemiş ise İdare Mahkemesince davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerektiği, kısıtlılık durumunun davacılar veya murisleri yönünden gerçekleştiğinin tespit edilmesi halinde ise; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 33. maddesi ile eklenen Ek Madde 1 ve 34. maddesi ile eklenen Geçici Madde 11'deki düzenlemeye göre; Kanunda düzenlenen 5 yıllık sürenin ek 1. madde kapsamında kalan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarruf hakkı kısıtlanan taşınmazlar hakkında da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayacağı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı kesinleşmeyen davalara da bu madde hükümlerinin uygulanacağı sonucuna ulaşıldığı, öncelikle imar planı değişikliğinin kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, bu değişikliğin iptali istemiyle bir dava açılmış ve iptaline karar verilmiş ise yukarıda ver verilen Kamulaştırma Kanununa 6745 sayılı Kanun ile eklenen hükümler çerçevesinde uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği, bu istemle açılmış bir davanın bulunmaması veya açılan davanın reddine karar verilmiş olması halinde ise, bu imar planı değişikliği tarihi itibariyle artık taşınmazda imar planında belirlenen kullanımdan dolayı kamulaştırmayı gerektirir bir kısıtlılığın söz konusu olmadığı bu nedenlerle tazminat verilmesi şartlarının oluşmadığı tabii olup eksik incelemeye dayalı olarak verilen temyize konu kararda isabet bulunmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI : Dava konusu parselin uygulama imar planı kapsamında kısıtlandığı, mülkiyet hakkının ihlal edildiği, 2942 sayılı Kanunun geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesince iptaline karar verildiği ileri sürülerek Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Karar düzeltme isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Danıştay Altıncı Dairesinin 02/11/2016 günlü, E:2016/8582, K:2016/6645 sayılı kararı kaldırılarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek, uyuşmazlık yeniden incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Davaya konu parsel, 09/03/1988 tarih ve 104 sayılı Çankaya Belediye Meclisi Kararıyla 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "sağlık alanı" olarak planlanmıştır.
… tarih ve … sayılı Çankaya Belediyesi Meclisi kararıyla kabul edilen ve … tarih ve … sayılı Ankara Büyükşehir Belediyesi kararıyla onaylanan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliği ile dava konusu … ada, … parsel "özel sağlık alanı" olarak planlanmıştır.
Ankara İli, Çankaya İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında "sağlık alanı" olarak ayrılmasına rağmen uzun bir süredir kamulaştırılmaması nedeniyle davacıların mülkiyet hakkının belirsiz bir süreyle kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 726.750,00-TL'nin adli yargıda açılan dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın, adli yargıda açılan davanın kesinleşmesi üzerine 21/01/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin birinci fikrasının ilk cümlesi dışındaki kısımları ile Geçici 11. maddesi Anayasa Mahkemesinin 28/03/2018 tarih ve E:2016/196, K:2018/34 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.
Anayasa’nın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 nolu Ek Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde ise: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir." hükmü yer almıştır.
Malikin taşınmaz üzerindeki egemenliği hukuk düzeninin sınırları içinde üçüncü kişilere karşı korunmuş ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesinde malike, hukuka aykırı olarak müdahalenin önlenmesini isteme hakkı tanınmıştır. Bir kişinin taşınmazına eylemli olarak el atıp tamamen veya kısmen kullanılmasına engel olunması ile imar uygulaması sonucu o kişinin mülkiyetinde olan taşınmaza hukuken kullanmaya engel sınırlamalar getirilmesi arasında sonucu itibari ile bir fark bulunmamakta her ikisi de kişinin mülkiyet hakkının sınırlandırılması anlamında aynı sonucu doğurmaktadır.
Ancak, bundan da öte; uzun yıllar programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip bulunan kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığı için yeterli bulunduğu, her türlü izahtan varestedir." gerekçesiyle söz konusu uyuşmazlıkları "kamulaştırmasız el atma" kapsamında değerlendirmiş ve idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen malikin, dava yoluyla kamulaştırmasız el atma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, yani idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği sonucuna varmıştır.
3194 sayılı İmar Kanunuyla yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla anılan Kanunun 7. ve 8. maddeleriyle, belirli nüfus kriterini aşan belediye ve valiliklere imar planları hazırlama ve yürürlüğe koyma yükümlülüğü getirilmiştir.
Aynı Kanunun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisince kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek kamu kuruluşlarının bütçelerine konulur. İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmüne yer verilmek suretiyle, belediyelere, imar planlarını uygulamak üzere belirtilen süre içerisinde imar programını hazırlama; programı uygulamaya koyma, ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarına ise imar programlarında kendi görev alanlarındaki kamu hizmeti için ayrılan özel mülkiyete ait arsaları program süresi içinde kamulaştırma zorunluluğu yüklenmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
" düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta, davacılar tarafından, taşınmazına kamulaştırmasız el atılması suretiyle mülkiyet hakkının süresiz ve belirsiz olarak kısıtlandığı ileri sürülmüş ise de, söz konusu taşınmazın kullanım amacının "özel sağlık alanı" olarak değiştirildiği, bundan böyle parselin sadece kamu eliyle yapılaşması zorunluluğunun ortadan kalktığı, imar planıyla belirlenen koşullar dahilinde mülk sahipleri veya devir suretiyle 3. kişiler tarafından yapılaşma hakkının kullanılabileceği, yani özel mülkiyete konu olacak şekilde kullanım amacı getirildiği, ortada imar planından kaynaklanan nedenlerle kamulaştırılması gereken bir taşınmazın, başka bir ifade ile hukuki el atma nedeniyle ödenmesi gereken bir tazminat miktarının kalmadığı, bu aşamada kamulaştırma yapılmasının hukuken mümkün olmadığı görülmektedir.
Bu durumda, yukarıda açıklanan tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmaza özel mülkiyete konu olacak şekilde kullanım amacı getirildiği, idare açısından kamulaştırma külfetinin kalmadığı ve davacıların mülkiyet hakkının hukuka aykırı bir şekilde belirsiz bir süre ile kısıtlandığından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekmekte iken, davanın kabulüne ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Davacı tarafından İdare Mahkemesi kararı vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiş ise de, Mahkeme kararı esas yönünden bozulduğundan, bozma kararı üzerine verilecek kararda bu husus hakkında yeniden değerlendirme yapılacağı da açıktır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kabulüne ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 03/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.