7. Hukuk Dairesi 2014/22239 E. , 2015/3776 K.
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalılar vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
I-Davacı, davalı işyerinde 2001 yılında kadroya geçmeden önceki dönem mevsimlik işçi olarak çalıştığı hizmetlerinin kıdemine sayılmadığını, 2011-2013 yıllarını kapsayacak 3. Dönem TİS’in geçici 4. maddesi gereği önceki işyerlerinde geçen çalışmaların da davalı işyerinde geçmiş gibi kabul edileceğine dair düzenleme gereği derece ve kademelerinin tespiti ile yeni derece ve kademeleri dikkate alınarak ilk kadroya geçişlerinden itibaren TİS’den kaynaklanan ücret farkı, yıpranma primi, ilave tediye farkı, ikramiye farkı alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İl Özel İdaresi), davacıya sözkonusu hakların 2011-2013 yıllarını kapsayan TİS ile tanındığını, bu nedenle geçmişe yönelik olarak talebin yerinde olmadığını, derece ve kademe tespitinde hata olmadığını, gerekli ödemelerin TİS’lere göre zaten yapıldığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü davacının 2011 yılı Kasım ayında Konya İl Özel İdaresinden kendi bünyelerine atandığını, davacının 2001 yılında önceki dönem çalışmalarının kademe ve derecesine yansıtılmaması ve ücret intibakının yapılmamasına yönelik iddiaları ile ilgili olarak işlemlerin kendileri tarafından yapılmadığını, bu sebeple davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının bilirkişi tarafından hesaplanan mevsimlik işçi olarak çalıştığı dönem yönünden hak ettiği derece ve kademenin tespitine, yeni derece ve kademeye göre 5 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınarak alması gereken ücret farklarının davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297"nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir. (Hukuk Genel Kurulu-2007/14-778 E, 2007/611 K sayılı kararı).
Somut olayda mahkemece, hüküm altına alınan alacaklar yönünden toplam rakam yazılmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Ancak bu, usul ve yasaya aykırı bir yazım tekniğidir. Mahkemece davacıya talepleri tek tek açıklattırılıp buna göre her alacak ile ilgili ayrı ayrı hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı şekilde tüm alacaklar için tek bir miktar üzerinden karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
II-Kabule göre de;
1-Taraflar arasında davacının derece kademe tespitinin Toplu İş Sözleşmesine uygun olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının davalı işyerinde mevsimlik işçi olarak 6 yıl 222 gün çalışmasının bulunduğu, bu çalışmaya karşılık olarak her iki yılda bir derece ve her yıl bir kademe alacağı, davacının eklenmesi gereken derece ve kademesinin 3/7 olduğu, bunun intibak derece ve kademesine eklenmesiyle 01.03.2011 tarihi itibariyle olması gereken derece ve kademesinin 9/18 olarak tespiti gerektiği belirtilerek zamanaşımı savunmasına göre dava tarihinden geriye doğru 5 yıl için hesaplama yapılmıştır.
Davalı işyerinde yürürlükte bulunan TİS hükümleri gereği davacının tam bir yıl çalışmasının karşılığı 1 kademe, 2 yıl çalışmasının karşılığı da 1 derecedir. Davacının pozisyonunun düz işçi olması nedeniyle TİS hükümleri gereği pozisyon derecesinin üst sınırı 01.03.2012 tarihine kadar 8 derece olarak belirlenmiştir. Bilirkişi tarafından 01.03.2010 tarihinde 9 derece olarak tespit edilip yıllara göre arttırılmak suretiye yapılan hesaplamalar hatalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, öncelikle eklenecek derece kademe tespitinin, pozisyonun üst derece sınırı dikkate alınarak TİS düzenlemesi gereği 2 yılda bir derece ve her yıl bir kademe alacak şekilde tespiti ve buna göre alacakların hesaplanmasından ibarettir. Yazılı şekilde hatalı bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması isabetsizdir.
2-Davacının yasal ilave tediye alacağının 4857 sayılı Yasada düzenlenen ücret alacaklarından olmadığı, bu nedenle en yüksek banka mevduat faizine değil, yasal faiz oranını geçmemek üzere en yüksek banka mevduat faizi ile tahsiline karar verilmesi gerektiği göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Taraflar arasında davacı yararına hükmedilen avukatlık ücretinin tutarı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemece, karar tarihinde yürürlükte bulunan 2014 tarihli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi dikkate alınmadan 10. Hukuk Dairesinin 07.06.2012 tarih 2012/1795 E.-10684 K. sayılı kararına atıfla davacı yararına dilekçe yazım ücreti tutarında avukatlık ücretine hükmedilmesi de yanlış olmuştur. Yapılacak iş, karar tarihindeki AAÜT gereğince seri davalardaki avukatlık ücreti hükümleri de gözönünde tutularak bu konuda tarife gereği bir hüküm kurmaktan ibarettir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı Konya Büyük Şehir Belediye Başkanlığına iadesine, 09.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.