Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/553
Karar No: 2019/3501
Karar Tarihi: 17.04.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/553 Esas 2019/3501 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/553 E.  ,  2019/3501 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalı ile 1979 yılında evlendiklerini, evlendikleri tarihte .... köyü, 13 ada, 9 parsel nolu taşınmazın davalının babası tarafından ziynet yerine geçmek üzere çeyiz olarak kendisine verildiğini ve 1982 yılında yerel adetler gereği aile reisi olması nedeniyle satış gösterilerek tapu kaydının davalı üzerine devredildiğini ileri sürerek, çeyiz niteliğinde kendisine verilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline bunun mümkün olmaması halinde 1/2 hissesinin değeri olan 50.305,50TL"nin faizi ile davalıdan tahsiline, ayrıca kendisine ait olup evliliğin devamı sırasında bozdurularak önce davalı adına tarla alımında kullanılan sonrada bu tarlanın satışı ile davalının bağkur borcu için harcanan 6 adet (22 ayar 20 gramlık) bileziğin aynen, olmadığı takdirde bedeli olan 7.800TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı; boşanma davası sonuçlanmadan bu davanın açılamayacağını, 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduğunu, dava konusu taşınmazın babası tarafından kendisine verildiğini, davacının iddiasını destekler bir inanç sözleşmesi veya vekalet aktinin bulunmadığını, davacının taşınmazı ziynet yerine çeyiz olarak kendisine verildiğini ifade ettikten sonra, ayrıca ziynet isteminde bulunmasının çelişki oluşturduğunu, dava konusu ziynetlerin davacının ameliyatları için bozdurulduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatı ile yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafça temyizi üzerine, Dairemizin 12.04.2017 gün, 2015/19246 Esas ve 2017/5082 karar sayılı ilamı ile " ...davanın Aile Mahkemesinde görülmesinin zorunlu olduğu, bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip davanın sonuçlandırılmasının doğru olmadığı" gerekçesiyle karar bozulmuştur.

    Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; dava konusu taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde 1/2 payının 02/04/1982 tarihli satış ile davalıya devredildiği, davalının da taşınmazın davacının düğün takısı yerine geçmek üzere kendisine devredildiği iddiasını kabul etmediği, bileziklere yönelik istem yönünden ise, sözkonusu ziynetlerin davalı tarafından davacıdan alındığı ve davalı adına taşınmaz alımı için kullanıldığı hususunun da mevcut deliller ile ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin tapu kaydının iptali ile adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin iadesine yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Davacının ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedellerinin tahsili istemine ilişkin yapılan temyiz itirazlarına gelince;
    Bu husutaki uyuşmazlık; davaya konu olayda ispat yükünün davanın hangi tarafı üzerinde olduğu noktasında toplanmaktadır.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun “İspat Yükü” başlıklı 6.maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ifadesine yer verilmiştir. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir.
    Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
    Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.
    Davacı, dava dilekçesinde düğünde takılan 6 adet bileziğin evlilik sırasında bozdurularak tarla alındığını tarlanın ise satılıp davalının Bağ- Kur borcu kapatılarak emekli olması için harcandığını iddia etmiş, davalı ise cevap dilekçesinde, dava konusu ziynetlerin bozdurularak elde edilen para ile davacının geçirdiği ameliyat giderlerinin karşılandığını beyan etmiş, yeminli beyanında ise müşterek çocukların evlilik masrafları için kullanıldığını belirtmiştir. Buna göre davalı yazılı ve sözlü beyanı ile ziynetlerin varlığını ve evlilik birliği içinde bozdurulduğunu kabul etmiştir.
    O halde; mahkemece, davalının düğünde takılan dava konusu ziynetlerin bozdurularak harcandığını ikrar ettiği, bunların kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere bozdurulduğu hususunda ispat yükünün davalıda olduğu dikkate alınarak; evlilik birliği

    içinde bozdurulduğu anlaşılan ziynet eşyaları (ayar, gram ve bedeli) yönünden, davacının rızasını ispat için davalıya imkan tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle ispat yükünün davacıda olduğu ve davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin tapu kaydının iptali ile adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin iadesine yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde davacı yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi