3. Hukuk Dairesi 2018/3446 E. , 2019/3498 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının elektrik borcunu ödememesi üzerine aleyhinde icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri uyarınca, usulsüz elektrik kullandığı tespit edilen müşteriye yükümlülüklerini yerine getirmesi için 15 günlük süre verilmesi, bu süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde cezanın kesilmesi gerektiği, ancak davalıya abonesiz elektrik kullanımından dolayı 15 gün süre verilmediği, yükümlülüklerini yerine getirilmediğine ilişkin tutanak tutulmaksızın ceza kesildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kaçak elektrik kullanım bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği "nin 13. maddesinde, "gerçek veya tüzel kişiler tarafından, yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik tüketilmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş, 15. madde hükmünde ise,, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirleneceği açıklanmıştır.
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin uygulanmasına ilişkin olarak 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından uygulanacak “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında 622 sayılı karar alınmıştır.
Temyiz incelemesine konu davada; dava konu yer ile ilgili abonesiz elektrik kullanımı nedeniye birden fazla kez sayaç kontrol ve mühürleme tutanağı düzenlendiği ve 16.02.2011 tarihinde aynı sebeple kaçak/ usulsüz elektrik tespit tutanağı düzenlendiği ve kaçak kullanım nedeniyle davalı aleyhinde tahakkuk işlemi yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle tutanak tarihinde yürürlükte bulunan "Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği" ile bu yönetmelik uyarınca alınan 622 sayılı karar hükümleri esas alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut uyuşmazlıkta; 16.02.2011 tarihli kaçak tespit tutanağı ile davalının davacı şirkete abone olmaksızın elektrik kullandığı tespit edilmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacının kaçak kullanımda bulunduğu sabit olduğundan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik uyarınca alınan 622 sayılı karar hükümleri esas alınarak talep edilebilecek kaçak elektrik bedelinin taraf ve Yargıtay denetimine elverişli şekilde hesaplattırılması ve sonucu dairesinde karar verilmesi gerekirken, kullanımın usulsüz olduğuna ilişkin değerlendirme içeren hatalı bilirkişi raporuna dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK" un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.04.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.