8. Hukuk Dairesi 2017/10318 E. , 2017/6160 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, muris ...."ten kalan taşınmazların mirasçılar arasında taksime konu olduğunu, taksim neticesinde dava konusu 288 ada 4 parselde kayıtlı taşınmazın davacılar murisi Hamza Boybek ile ...."ye kaldığını ancak Müzeyyen"e ait hissenin muris Hamza tarafından satın alındığını açıklayarak, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar vekili, dava konusu taşınmazın taksime konu olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı ... savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, 1985 yılında kök muris ....ten kalan malların bir kısmının rızai ve fiili paylaşımı esnasında dava konusu yerin ...."ye bırakıldığı,....in hissesinin Hamza tarafından satın alındığını ispatlar delil sunulmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile 288 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin iptali ile miras hisseleri oranında davacılar adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere ve kural olarak; miras bırakan adına olan bir taşınmaz ölümü ile tereke malı olup, elbirliği mülkiyet üzere tüm mirasçılarına intikal edeceği kuşkusuzdur. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 15. maddesi uyarınca harici paylaşım belgelerle, bilirkişi ve tanık beyanları ile kanıtlanabilir. Ne var ki, TMK.nun 676.maddesi hükmüne göre; tapulu taşınmazlara ilişkin paylaşma sözleşmesinin geçerliliği tüm mirasçıların katılımı ile yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Sözleşmenin yazılı olmasına ilişkin şart, bir geçerlilik şartıdır.
Davacı dava dilekçesi ve yargılama oturumlarındaki beyanlarında, muris ...."ten kalan taşınmazların 1985 tarihinde taraflar arasında taksime konu edildiklerini beyan etmiştir. Dosya arasındaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu 288 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 3402 sayılı Yasa"nın 22/a maddesi nedeniyle yapılan uygulamadan evvel 555 kadastro parseli olduğu, 555 parsel sayılı taşınmazın 28.6.1954 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında muris... adına senetsizden tespit edildiği, Mal Müdürlüğü"nün itirazı üzerine ... Gezici Kadastro Mahkemesi"nin 25.4.1956 tarih 955/1938 Esas, 956/81 Karar sayılı ilamı ile 555 parsel sayılı taşınmazın... adına tesciline karar verildiği, hükmün Yargıtay....Hukuk Dairesi"nin 26.11.1956 tarih 956/10810 Esas, 956/12054 Karar sayılı ilamı ile onandığı görülmüştür. Ne var ki,....Gezici Kadastro Mahkemesi"nin 25.4.1956 tarih 955/1938 Esas, 956/81 Karar sayılı ilamının kesinleşme şerhi bulunmadığı gibi, Dairemizin 18.02.2016 ve 19.12.2016 tarihli geri çevirme kararlarında, dava konusu 555 parsel sayılı taşınmazın ilk tescil tarihi de yazılı bulunan tapu kaydının ilk oluşturulduğu tarihten itibaren taşınmazdaki hisselerin intikaline ilişkin resmi senetler, akit tabloları ve varsa dayanağı belgeler ile birlikte o yer Tapu Müdürlüğü"nden temin edilerek dosya arasına alınması istenilmiş ise de, taşınmazın ilk tescil tarihini gösteren tapu kaydının gönderilmediği belirlenmiştir.
Hal böyle olunca, Mahkemece, dava konusu 555 parsel sayılı taşınmazın ilk tespitinden itibaren tüm kayıtların, tapulama tutanağının tüm sayfalarının onaylı ve okunaklı suret ya da fotokopisinin ve varsa dayanağı tapu ve vergi kayıtlarının tüm tedavülleriyle,tutanağa itiraz edildiği belirtildiğinden, bahsi geçen Kadastro Mahkemesi kararının kesinleşme şerhi içeren okunaklı suretinin ve tescil tarihi de yazılı bulunan tapu kaydının ilk oluştuğu tarihten itibaren taşınmazdaki hisselerin intikaline ilişkin resmi senetler, akit tabloları ve varsa dayanağı belgeler ile birlikte eksiksiz olarak bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına alınması, davacı yanın iddasında belirttiği paylaşım tarihinde dava konusu taşınmazın tapulu olup olmadığının duraksamaya yer vermeksizin belirlendikten sonra, somut olayda taksim olgusunun yukarıda açıklanan kanun maddelerinin hangisinin kapsamına girdiği saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden, kabulü ile hükmün asıl davaya ilişkin bölmününün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadelerine, 25.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.