3. Hukuk Dairesi 2017/4791 E. , 2019/3494 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki müdahalenin önlenmesi ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı belediyeye ait boş arsayı 01.01.1997 tarihli kira mukavelesine istinaden kiraladığını, sözleşme uyarınca mecurda kantar ve kantara ait yazıhanenin kurulduğunu, o tarihten bu yana kiralananda ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, davalı Belediyenin 12.11.2010 tarihinde, iş makineleri ile kiraya konu mecura gelerek kantar ve yazıhaneyi yıktığını, kiraya konu mecurun etrafını kapattığını, bu nedenlerle taşınmazın kullanılamadığını, ticari faaliyetlerine devam edemediğini, kira sözleşmesi istinaden davaya konu mecurda yasal hak sahibi ve taşınmazın meşru zilyedi olduğunu belirterek davalının müdahalesinin men"ine, yıkım nedeni ile oluşan zararını ve ticari faaliyetlerini sürdürmemesi nedeniyle uğranılan zararın haksız fiil tarihi olan 12.11.2010 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın imar planında yeşil alan ve park sahası olduğunu, yeşil alanların tahsis amacı dışında bir başka amaçla kullanılmasının mümkün olmadığını, encümen kararı ile taşınmazın boşaltılmasına karar verildiğini, bu kararının idari bir karar olduğunu, davanın idari bir işlem ve eylemden kaynaklandığını belirtilerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının müdahalenin meni davasının reddine, davacının tazminat davasının kısmen kabulü ile, uğranılan 26.848,00 TL zararın haksız fiil tarihi olan 12/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraflarca temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, kira sözleşmesinden kaynaklanan müdahalenin meni ve tazminat talebine ilişkindir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının müdahalenin meni kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının davalı Belediyeden ihale yolu ile araç kantarını satın aldığı, pazarlık zaptında araç kantar yerinin de satın alan davacıya ilk yıl kirasız ikinci yıldan itibaren 10.000,000 ETL ile 20 yıllığına kiraya verileceğinin kararlaştırıldığı, buna dayanılarak taraflar arasında 01.01.1997 tarihli, 5 yıl süreli kira sözleşmesinin imzalandığı, kira sözleşmesinin 5.maddesinde kiracının kira kontratını aynı şartlarla 5"er yıllık uzatmalarla 15 yıl daha uzatma hakkına sahip olduğunun belirlendiği tespit edilmiştir. Davalı ... tarafından 15.10.2010 tarihli encümen kararı ile, kira sözleşmesinin geçersiz olduğu ve taşınmazın yeşil alan olarak tescil edildiği gerekçeleriyle usulsüz yapılan kira sözleşmesinin feshine, kantar için verilen iş yeri açma ruhsatının iptaline, yeşil alandaki katar yerinin kaldırılmasına karar verildiği, 12.11.2010 tarihinde ise, davaya konu taşınmaz üzerindeki davacıya ait olan araç kantarının ve ofisin yıkılarak taşınmazın davacı tarafından kullanılmasının engellendiği anlaşılmıştır.
Davaya konu taşınmaz ihale ile kiraya verilmiş ise de, yapılan sözleşmenin özel hukuk hükümlerine tabi olduğu ve davalı ..."nin usulüne uygun düzenlenen kira akdini tek taraflı olarak feshedemeyeceği açıktır. Ne var ki mahkemece, davalı ..."nin encümen kararı ile sözleşmenin feshine karar verdiği, bu kararın iptali için davacı tarafça idare mahkemesinde dava açılmadığı, encümen kararının kesinleştiği gerekçesiyle müdahalenin meni davasının reddine karar verilmiştir. Mahkemenin gerekçesi yerinde değildir. Zira taraflar arasında özel hukuk hükümlerine göre düzenlenen sözleşmeden doğan uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı olup, bu husus 14.Hukuk Dairesi"nin 2013/4042 Esas, 2013/ 5807 Karar sayılı bozma ilamında da açıkça belirtmiştir.
Somut olayda, sözleşme hükümleri ve ihale evrakları dikkate alındığında kira sözleşmenin süresi dava tarihi itibariyle henüz dolmamıştır. O halde mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin devam ettiği gözönüne alınarak, davalı ..."nin müdahalesinin menine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeler ile müdahalenin meni talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2- Davacının tazminat davası yönünden temyiz itirazlarına gelince,
Somut olayda davacı, araç kantar yeri olarak kullanılan yerin davalı tarafından yıkılması ve ticari faaliyetinin devam etmemesi nedeniyle oluşan zararlarını talep etmiştir. Mahkemece, zararın belirlenmesi amacıyla mahallinde keşif yapılmış ve bilirkişi raporu alınmıştır. Alınan raporda, işletmenin gelir kaybı yönünden somut delil bulunmadığı belirtilmiş, kantar tartı fiyatı ve işletme parametreleri dikkate alındığında zarar 76.000,00 TL olarak hesaplanmıştır. İşletme kaybının somut olarak belirlenmesi amacıyla ticaret odasına yazı yazılmış, gelen yazı cevabında yer ve mevki bakımından farklılık olduğundan ücret tespitinin yapılamadığı belirtilmiştir. Mahkemece, ticaret odasından gelen yazı cevapları
ve davacının ticari defterlerini sunmaması karşısında davacının işletme kaybı nedeni ile oluşan zarar tespitinin yapılamadığı gerekçesiyle ticari kayba ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Mahkemece, aynı faaliyetteki bir işletmenin gelirine dair bilgi ve belgelerin tespiti amacıyla ticaret odasına, esnaf ve sanatkarlar odasına, vergi dairesine, belediyeye yazı yazılmak suretiyle davacının işletmesinde oluşan gelir kaybının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde verilen hüküm yerinde olmayıp, doğru görülmemiştir.
3- Davalının tazminat miktarının değerine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK" nın 176. maddesinde ıslah; “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir" olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun"un müteakip 177. maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilmek ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; "ıslah"ın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 84. maddesinin (HMK 177.madde) açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği, Yargıtay"ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, yine; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas-2016/1 Karar sayılı ilamı ile "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" karar verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, 14. Hukuk Dairesi"nin 15.04.2013 tarihli, 2013/ 4042 Esas ve 2013/5807 Karar sayılı bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunun ardından davacı tarafından 05.07.2015 tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu, mahkemece de davacının söz konusu ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da nazara alındığında bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK" un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK" nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.