6. Hukuk Dairesi 2021/155 E. , 2021/655 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, sözleşmenin davalı tarafça tek taraflı haksız feshi nedeni ile uğranılan müspet zararın tazmini, mahkeme aksi kanaatte olur ise iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekili dava dilekçesinde, terditli olarak talepte bulunmuş, öncelikli olarak haksız fesih nedeni ile müspet zararını ( kar kaybını), mahkeme aksi kanaatte olur ise iş bedeli alacağının tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında da müspet zarar talepleri saklı kalmak kaydı ile dava değerini 29,370,00 TL ye yükseltmiştir.
Mahkemece verilen ilk karar Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2012/4772 E. 2012/7036 K. sayılı ilamı ile hükmün gerekçe taşımaması sebebi ile bozulmuştur. Sözedilen ilamda da belirtildiği üzere Yargıtay denetimi ancak kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabildiğinden, kararın denetimi gerekçe taşımaması sebebi ile yapılamadığından mahkemenin ilk kararında kesinleşen bir husus bulunmamaktadır. Bu sebeple mahkemenin “müspet zarar yönünden verilen red kararının bozma dışında kalarak kesinleştiği” tespiti hatalıdır.
Diğer taraftan Davacı 6100 sayılı HMK’nın 111. maddesine göre terditli dava açmıştır. Mahkemece iş bedeli istemine yönelik davasının kabulüne karar verilmiş ise de; davacının öncelikli istemi müspet zararının tazminidir. Terditli istemlerde ilk talebin değerlendirilmesi zorunludur.
Müspet zarar (olumlu zarar), sözleşme tam olarak ifa edilmiş olsa idi alacaklının mal varlığının oluşacağı durum ile sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle mevcut durum arasındaki farktır. Dönme ve fesihte kusursuz olan yüklenicinin, kusurlu olan iş sahibinden olumlu zarar isteyebileceği kabul edilmekte ve yerleşik içtihat ve uygulamalarında kâr kaybının TBK"nın 480. maddesinin ikinci cümlesi (BK 325) kıyasen kesinti yöntemine göre hesaplanacağı kabul edilmektedir. Buna göre hesaplamanın, dönme zamanında yapılmayan-kalan iş bedeli ya da işe hiç başlanmamışsa iş bedelinin tamamından, işin yapılmaması veya tamamlanmaması nedeniyle yüklenicinin yapmaktan kurtulduğu, işçilik, malzeme, vergi, sigorta, amortisman vs. giderleri ile kalan sürede başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararların düşülmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. (Örnek: Yargıtay 15. HD. 11.04.2007 T. 2006/4955 E. 2007/2372 K. ve Yargıtay 15. HD. 09.05.2013 T. 2012/7521 E. 2013/3029 K. ile Yargıtay 15. HD. 20.07.2011 T. 2011/864 E. 2011/4787 K. )
Menfi zarar ise uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, age., s. 427). Bu husus Borçlar Kanunu"nun 108. ( 6098 sayılı TBK"nın 125/son) maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Menfi zarar kavramına, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla (gönderilen şeyin kaybolması gibi) uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar ve dava masrafları, noter masrafı, karar pulu, KİK payı, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb kalemler örnek olarak verilebilir.
Yüklenicinin sözleşmenin feshi nedeniyle kâr kaybı alacağı talebinde bulunabilmesi için fesihte tamamen kusursuz olması gerekir. Yargıtay yerleşmiş içtihatlarına (15. HD, 06.12.2006 gün, 2006/4522 esas, 2006/7157 karar, 15. HD 26.05.2016 gün, 2016/1062 esas, 2016/3002 karar, 15. HD 01.06.2016 gün, 2015/5760 esas, 2016/3130 karar) göre fesihte taraflar birlikte kusurlu olmaları halinde müspet zarar kapsamında kâr kaybı, gecikme nedenli cezai şart istenmesi ve iş sahibi tarafından da teminat mektubunun irat kaydedilmesi mümkün değildir. Her iki taraf kusurlu ise (ortak kusur) birbirlerinden tazminat talebinde bulunamazlar ve sadece birbirlerinin mal varlıklarına kazandırdıkları artı değeri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilirler.
Bu bilgiler ışığında somut olay incelendiğinde; mahkemece yapılacak iş; sözleşmenin feshinde tarafların kusur durumları, kusurlu olup olmadıkları değerlendirilerek davacının öncelikli talebi olan müspet zararının tazmini bakımından olumlu veya olumsuz hüküm tesis etmek, davacının sözleşmenin feshinde kusurlu bulunmadığının değerlendirilmesi halinde, kesinti yöntemine göre yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşme konusu işlerin geri kalan kısmından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybının, öncelikle yapılmayan işin sözleşmenin feshi tarihindeki bedelinin (eser tamamlanmış, borç ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imalât sebebiyle yükleniciye ödenen ya da ödenecek bedel farkı) tespit edilmesi, bulunacak bu bedelden yüklenicinin işi fesih sonucu tamamlayamaması nedeniyle yapmaktan kurtulduğu giderler (malzeme ve işçilik giderlerinden yaptığı tasarruf) ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar, sözleşme bedelinden düşülmek suretiyle yüklenicinin olumlu zarar kapsamındaki kâr kaybının hesaplanması, davacının sözleşmenin feshinde kusurlu olduğunun tespiti halinde ise önceki hüküm gibi iş bedeline hükmedilmesinden ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddiyle, 2. bent uyarınca kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davalıdan alınmasına, temyiz peşin harcın talep halinde davacıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 06.10.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.