22. Hukuk Dairesi 2016/15669 E. , 2019/13594 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalıya ait işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmelerinde yer alan ücret artış düzenlemelerinin geç ve eksik uygulandığını belirterek, ücret, ilave tediye ve ikramiye fark alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, gerekli ödemelerin tam olarak yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve 6.2.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının talep ettiği alacaklarının bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacının üyesi olduğu sendikanın işyerinde imzaladığı 14. Dönem Toplu İş Sözleşmesi 31.12.2004 tarihinde sona ermiştir. Mahkemece hükme esas alınan 6.2.2016 tarihli bilirkişi raporunda, sözü edilen TİS’in her altı ayda bir % 5 oranında ücret zammı yapılacağına ilişkin hükmünün 01.01.2005 tarihinden itibaren iş akdi olarak devam edeceği kabul edilerek 24.3.2009 olan dava tarihine kadar bu TİS’e göre ücret zammı uygulanarak
fark alacak hesabı yapılmıştır. Ne var ki; 01.01.2005 tarihinden sonra her altı ayda bir zam yapılacağı varsayılarak fark alacak hesaplanması yerinde değildir.
Şöyle ki; Mülga 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 6.maddesinde, “Her ne sebeple olursa olsun sona eren toplu iş sözleşmesinin hizmet akdine ilişkin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar hizmet akdi hükmü olarak devam eder” şeklinde kurala yer verilmiştir. İşyerinde uygulanan 14. dönem Toplu Iş Sözleşmesi 31.12.2004 tarihinde sona ermiştir. İlgili Toplu Iş Sözleşmesi’nin ücret ve ikramiye düzenlemelerine ilişkin hükümleri, 31.12.2004 tarihinden sonrasında da yenisi yapılıncaya kadar iş sözleşmesi hükmü olarak geçerliliğini sürdürür. Ancak Maliye Bakanlığının davalıyı muhatap alan 08.08.2005 tarihli yazısında 2005 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü’nün 08.08.2005 tarihinden itibaren davalı işyerinde uygulanacağı belirtilmiştir. Öte yandan, davalı işverenle Öz Orman İş Sendikası arasında 1. dönem Toplu Iş Sözleşmesi, 02.03.2009 tarihinde imzalanmış, yürürlüğünün 01.01.2005-31.12.2007 tarihleri arasında olduğu kabul edilmiştir.
Şu halde, uyuşmazlığın Çerçeve Protokollere göre mi yoksa 1. dönem TİS’e göre mi çözümlenmesi gerektiği önem arz etmektedir. Hükme esas alınmayan bilirkişi Mustafa Uslu tarafından hazırlanan raporda, davacı vekilinin 1 ve 2. dönem TİS’ler dikkate alınmadan rapor hazırlanması yolunda dilekçe verdiği belirtilerek Çerçeve Protokollere göre hesaplama yapılmıştır. Öncelikle dosya içerisinde davacı vekilinin belirtilen dilekçesine rastlanılmadığından mahkemece davacı vekilinin bu şekilde bir talebi olup olmadığı netleştirilmelidir.
Davacı vekilinin talebinin 1. Dönem TİS hükümleri dikkate alınmadan karar verilmesi olduğunun belirlenmesi halinde; 14. dönem TİS’in yürürlük süresinin sona erdiği 31.12.2004 tarihinden 2005 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolünün işyerinde uygulandığı 08.08.2005 tarihine kadar 14. Dönem TİS’in ücret ve ikramiyeye yönelik hükümlerinin iş sözleşmesi hükmü olarak devam etmesi gerektiğinin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, 8.8.2005 tarihinden itibaren 2005 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolünün uygulanması ve sonucuna göre fark alacak olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bu ihtimalde, 31.12.2004 tarihinden 8.8.2005 tarihine kadar 14. Dönem TİS, 8.8.2005 tarihinden itibaren ise 2005 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü uygulanarak ücret belirlenmelidir.
Davacı yanın 1. ve 2. Dönem TİS hükümlerine göre karar verilmesini talep ettiğinin belirlenmesi halinde ise; 01.01.2008-31.12.2010 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 2. dönem Toplu İş Sözleşmesi 16.9.2010 tarihinde imzalanmış olup dava 24.3.2009 tarihinde açılmış olduğundan 2. dönem TİS’e göre hesaplama yapılması mümkün değil ise de, davacının 1. dönem TİS’den yararlanma hakkına sahip olup olmadığı araştırılmalıdır.
Davalı işverenle ... İş Sendikası arasında 1. Dönem Toplu Iş Sözleşmesi, 02.03.2009 tarihinde imzalanmış, yürürlüğünün 01.01.2005-31.12.2007 tarihleri arasında olduğu kabul edilmiştir. 1. Dönem Toplu Iş Sözleşmesi’nin 4/5. maddesi düzenlemesine göre, toplu iş sözleşmesinin imzalandığı tarihte sendika üyesi olmayan ve dayanışma aidatı ile de geriye doğru toplu iş sözleşmesinden yararlanma imkanı bulunmayan işçilerin, toplu iş sözleşmesinden işverence yararlandırılmaları, mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu"nun 36. maddesine uygun olarak taraf işçi sendikasının yazılı muvafakatına bağlı tutulmuştur. Davacı işçi, davalının cevap dilekçesine göre toplu iş sözleşmesinin tarafı sendikanın yönetim kurulunun 6.03.2009 tarihli kararıyla üyeliğe kabul edilmiş olup, sendika üyeliği bu tarihte kazanılmakla, üyeliğin 1. Dönem Toplu Iş Sözleşmesi’nin imza tarihinden sonra gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının 1.dönem TİS’den faydalanması sendika muvafakatine bağlıdır. Açıklanan nedenle sendika muvafakatinin olup olmadığı araştırılmalı sonucuna göre 1.Dönem TİS’in uyuşmazlıkta uygulanıp uygulanmayacağı belirlenmelidir.
Kabule göre 31.12.2004 den sonra 14. Dönem TİS, iş sözleşmesi hükmü olarak devam ettiğinden iş kanunundaki faiz oranlarının uygulanması yerine bu tarihten sonraki ücret ve ikramiye alacaklarına işletme kredisi faizi yürütülmesi hatalıdır.
Öte yandan, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun tarihinin hüküm yerinde “6.2.2016” yerine “6.2.2010” olarak yazılması hatalı olduğu gibi Mahkemece hüküm yerinde bu raporda belirtilen temerrüt tarihlerinden itibaren alacaklara faiz yürütülmesine karar verilmiş ise de 6.2.2016 tarihinde ücret ve ikramiye fark alacaklarının ödenme tarihine ilişkin bir temerrüt tarihi belirtilmediğinden infazı mümkün şekilde bir hüküm kurulmamış olması da hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 20.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.