10. Hukuk Dairesi 2020/6698 E. , 2020/6037 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 14/02/2005 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davalılara ait iş yerinde inşaat işi yapan davacının 14/02/2005 tarihinde maruz kaldığı zararlandırıcı olayın iş kazası olarak tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece 30/07/2013 tarihli kararda 14/02/2005 günü gerçekleşen olayın mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu madde 11 anlamında ( Sosyal Sigorta Hukuku açısından) İş kazası olarak kabulüne yönelik davanın reddine, tazminat hukuku ve genel hukuk kuralları çerçevesinde ise iş kazası olarak kabulüne karar verilmiş; Yargıtay 21. Hukuk Dairesi"nin 17/06/2015 tarih 2015/162-13957 Esas ve Karar sayılı ilamında davacıya ait sigorta sicil dosyasının getirilmesi, davacının, davalı işverenlerden kimin işçisi olduğunun ve işverenler arasındaki asıl-alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılması ve dosyadaki tüm delillerin değerlendirilmesi ile sonuca gidilmesi yönünden eksik inceleme ile karar verildiği belirtilerek bozmaya karar verilmiş; Yerel Mahkemece bu defa 25/02/2019 tarihli kararda, davacı adına iş kazası primi ödenmediğinden SGK Başkanlığı tarafından davacının yaralandığı olayının iş kazası sayılmadığı, davalılar ile davacı arasında işçi işveren ilişkisinin bulunmadığı, davacının iddasını ispat edemediği gerekçeleriyle davanın reddine hükmedilmiştir.
1-Davalı ..., aleyhine hüküm bulunmayan karara karşı süre tutum dilekçesi ile temyize gelmiş olup, hukuki menfaat bulunmadığından davalı Kuruma ait temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
2-Davacı temyizi yönünden ise;
Dava, ..."de gerçekleşen iş kazasının tespiti talebine ilişkindir.
Kamu hukuku alanına giren sosyal güvenlik hukukunun hizmet akdiyle çalışanlar yönünden başlıca kaynağı oluşturan 506 sayılı Yasa Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren bir sosyal güvenlik sözleşmesi veya topluluk sigortası bulunmadığı takdirde kural olarak Türk Milli sınırları içerisinde ve Türkiye’de tescilli işyerleri ve işverenler ile yasa kapsamındaki işçiler için uygulanabilir. Başka bir anlatımla, 506 sayılı Yasa"nın uygulama alanı devletin hükümranlık sahası ile sınırlı olup, ülke sınırları dışında uygulanamaz.
506 sayılı Yasa"nın ülke dışında meydana gelen sigorta olaylarında uygulanabilmesi işçinin önceden sigortalısı olduğu işveren tarafından geçici bir görev ile yurtdışındaki işyerine götürülmesi veya Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kollarını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilir.
506 sayılı Yasa"nın 86.maddesine göre, Kurum, 2 nci ve 3 üncü maddelere göre sigortalı durumunda bulunmayanların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onanacak genel şartlarla (İş kazalariyle meslek hastalıkları), (Hastalık), (Analık), (Malullük, yaşlılık ve Ölüm) sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları için, işverenlerle veya dernek, birlik, sendika ve başka teşekküllerle sözleşmeler yapabilir. (Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./40. md.) Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi, bu Kanunun 78 inci maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt ve üst sınırı arasında olmak şartıyla kendilerinin belirleyeceği miktarın %30"udur. Ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmeyen primler için bu tarihten başlanarak 80 inci madde hükmüne göre gecikme zammı uygulanır.(Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./40. md.) Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurt dışındaki iş yerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçilerine istekleri halinde 85 inci madde hükümleri uygulanır. Anılan Yasa"nın 7.maddesinde ise, İşveren tarafından geçici görevle yabancı ülkelere gönderilen sigortalıların bu kanunda yazılı hak ve yükümlerinin bu görevi yaptıkları sürece de devam edeceği belirtilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Ancak bozmaya uyulduğu halde, bozma gereği yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan Mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, bozma gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı tarafın, davalılara ait ..."deki iş yerinde inşaat işi yaparken 14/02/2005 tarihinde iş kazası geçirdiğini iddia ettiği, ... tarafından davacı talebinin reddedildiği, yapılan yargılama neticesinde davacı ile davalılar arasında hizmet ilişkisi ispat edilemediğinden davanın reddine karar verildiği; davacının temyizinde dava dışı ... unvanlı asıl işverenin ve davalıların alt işverenliğinde yapılan inşaat işinde çalışırken söz konusu kazanın yaşandığı ve ... İş Mahkemesi"nin 2005/587 Esas sayılı iş kazasına dayalı tazminat dosyasının celbi ve tanıkların dinlenilmeleri ile yine pasaport kayıtlarının değerlendirilmesi itirazlarının ileri sürüldüğü anlaşılmakla; önceki bozma ilamında belirtildiği gibi davacının önceden davalı şirketlerin sigortalısı olup olmadığını, işverenler arasında alt işveren-üst işveren ilişkisinin tespiti hususlarının yöntemince araştırılmadığı ve davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda yapılacak iş; davacının davalı işverenlerden kimin işçisi olduğu ve işverenler arasındaki asıl - alt işveren ilişkisinin tespiti için davacının temyiz itirazlarında ifade ettiği ... İş Mahkemesi"nin 2005/587 Esas sayılı iş kazasına dayalı tazminat dosyasından bir suretin bu dosya arasına alınması, o dosyadaki tanık beyanlarının incelenmesi ve gerekirse bu dosyada dinlenilmeleri ile yine davacıya ait pasaport kayıtlarının
celbi, davacının önceden davalı şirketlerin sigortalısı olup olmadığının araştırılması ve dosyadaki tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ile sonucuna göre karar verilmesidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine
14/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.