16. Hukuk Dairesi 2019/152 E. , 2019/2173 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan yeni 220 ada 29 (eski 2649 parsel) parsel sayılı 67.149,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz mera olarak kullanıldığı belirtilerek kamu orta malı mera vasfı ile sınırlandırılmıştır. Davacı ..., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak mera sicil kaydının iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 200 ada 29 parsel sayılı taşınmazın 29.05.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile işaretli 2.662,93 metrekare, (B) harfi ile gösterilen 3.004,70 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 99.30 metrekare yüzölçümlü bölümlerinin çekişmeli 200 ada 29 parsel sayılı taşınmazdan ifrazı ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, temyize konu (A), (B) ve (C) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümleri üzerinde kadastro tespit tarihine kadar davacı yararına 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Çekişmeli 220 ada 29 (eski 2649 parsel) parsel sayılı taşınmazın tesis kadastro sırasında 25.10.1977 tarihinde mera olarak tespit edilerek tespitin 16.05.1978 tarihinde kesinleşmesi üzerine mera özel siciline tescil edilmiştir. Çekişmeli taşınmazda 27.09.2013 tarihinde ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uyarınca, taşınmazların mülkiyet durumuna etkisi olmayan ve mülkiyet hakkına dayalı yeni bir hak doğurmayan uygulama kadastrosu işlemi yapılmıştır. Davacı, çekişmeli taşınmazın bir bölümünün babası tarafından göçmenlerden satın alındığı, babasının ölümü ile taşınmazın kendisine intikal ettiği ve 1960’lı yıllardan beri eklemeli olarak taşınmaza zilyet olduğu iddiasına dayanarak 30.05.2014 tarihinde tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Davacının talebi ve mahkemenin kabulüne göre dava, uygulama kadastrosuna yönelik olmayıp tesis kadastrosundan önceki nedenlere dayalı olarak açılan bir davadır ve açıklanan bu niteliğiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabidir. Tesis kadastrosu tespitinin kesinleştiği 16.05.1978 tarihi ile dava tarihi olan 30.05.2014 tarihi arasında 10 yıldan fazla süre geçmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra "kadastrodan önceki nedenlere" dayanılarak dava açılamaz. Hak düşürücü süre, hakim tarafından re"sen dikkate alınması gereken dava şartlarındandır. Hal böyle olunca, mahkemece davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeksizin davanın esası hakkında
karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
27.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.