1. Hukuk Dairesi 2016/1193 E. , 2019/171 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen davalar ve asli müdahilin davası tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, asıl dava ıslah suretiyle tazminata dönüştürülmüştür.
Davacı vekili, 252 ada 24 ve 25 parsel sayılı ... Vakfından icareli taşınmazların 9/10 payının Evrediki adına kayıtlı olduğunu,..."nun ve eşi Mihal"in ölümleri ile çocukları ... ve ..."nin kaldıklarını, ..."nın da 05.10.1970 tarihinde bekar ve çocuksuz ölümü ile mirasçı olarak sadece ..."nin kaldığını, ..."nin de Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşadığına dair hiçbir kayıt ve belgeye rastlanmadığını, ancak uzunca bir zamandan sonra ..."da ortaya çıktığını ve çeşitli tarihlerde vekaletnameler tanzim olunduğunu, ... ve ..."da yaşadığına dair ikametgah belgesi, ... 31.Noterliğince ... lehine "Ölünceye Kadar Bakma Vaadi" sözleşmesi düzenlendiğini, yine sahte ölüm belgesi, defin ruhsatı, ölüm tutanağı gibi belgelere istinaden 11.06.2004 tarihinde öldüğünün nüfus kütüğüne işlendiğini, bu işlemlerle sahte kişilik yaratılıp taşınmazların sahiplenilmeye çalışıldığını hasımsız olarak ileri sürerek tapu kaydının iptali ile vakfı adına tescile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında taşınmazın kamulaştırılması sebebiyle bedele karar verilmesini istemiştir.
Asli müdahil ..., dava konusu taşınmazları 1968 yılında noter satışı ile satın aldığını, malik sıfatıyla zilyetliğinin bugüne kadar devam ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların 9/10 payının tapu kaydının iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Birleştirilen davalarda davacılar, ...adına 252 ada 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazdaki pay ile 252 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki ... payının mirasçı ... tarafından ... 13.Noterliğinin 02.10.1995 tarih ve 31730 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi ile devredildiğini, ..."nin mirasçı bırakmadan 2004 yılında öldüğünü ve mirascısının devlet olduğunu ileri sürerek ..."na intikal etmiş bulunan ...adına kayıtlı payların adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Birleştirilen davalarda davalı Hazine, davanın husumet ve zaman aşımıyla sebebiyle reddini savunmuştur.
Asıl davanın reddine, birleştirilen davaların açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar Dairece “...Gerçekten de, dava konusu taşınmazlarda Evrediki üzerinde bulunan 9/10’ar payın ... Vakfına ait olduğu kayden sabittir. O halde, 2762 sayılı Yasaya bazı ilave düzenlemeler getiren 2888 sayılı Yasa ile değişik 29. maddesi ile, 2762 sayılı Yasayı yürürlükten kaldıran ve aynı hükmü içeren 5737 sayılı yasanın 17. maddesi hükmü uyarınca bu paylara ilişkin açılmış olan tapu iptali ve tescil davasının kabul edilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Ne var ki, davacı ... iptal ve tescil isteğini bu payların kamulaştırılması sebebiyle bedele tebdil ettiğine göre bu paylara tekabül eden bankada bloke tutulan belirlenecek meblağ konusunda davanın kabul edilmesi gerekirken yerel mahkemece, yanılgılı değerlendirme ve gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de, asli müdahil ..., çekişmeli 252 ada 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazları haricen satın aldığından bahisle adına tescile karar verilmesi gerektiği iddiasıyla 01.08.2006 tarihinde davaya asli müdahale talebinde bulunmuş, mahkemece de, bu talebi kabul edildiği halde, asli müdahilin talebi bakımından olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da isabetsizdir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl davada tapu iptali ve tescil isteğinin reddine tazminat isteğinin kabulüne, asli müdahil ve birleşen davalarda davacıların davaları hakkında ise açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; 5737 sayılı Yasanın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilebilmesi için mukataalı ya da icareteynli olup olmadığı, kayıt malikinin gaip kişilerden olup olmadığı, mirasçılarının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğinde kuşku yoktur.
O halde, bir taşınmazın vakfı adına tescil edilebilmesi ya da buna bağlı olarak somut olayda olduğu gibi kamulaştırma bedelinin vakfına ödenebilmesi, mutasarrıfının mirasçı bırakmadan öldüğünün ya da kaçak yitik olduğunun belirlenmesine bağlıdır.
Somut olayda, temyiz aşamasında 12.01.2017 tarihli dilekçe ile ..., ......, ..., ..., ..., ..., ..., ... ve...’un kayıt maliki ...nin mirasçısı olduğunu belirttikleri, kayıt malikinin mirasçılarının bulunması halinde davanın dinlenemeyeceği kuşkusuzdur.
Ne var ki, mirasçı olduğu belirtilen kişiler tarafından dosyaya hasımlı veraset ilamı sunulmamıştır.
Hâl böyle olunca; kayıt malikinin mirasçılarının bulunup bulunmadığının tespiti için davacı ... idaresinin de taraf olduğu hasımlı veraset ilamı alınmasına olanak tanınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.