Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2315
Karar No: 2022/1683
Karar Tarihi: 28.03.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2315 Esas 2022/1683 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/2315 E.  ,  2022/1683 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR
    Davacı vekili, borçlu şirkete ve borçlu şirket ortağına ait taşınmazların satılarak paraya çevrildiğini ve satış bedeli üzerinde sıra cetveli düzenlendiğini, sıra cetvelinde taşınmazın satış bedelinin müvekkili ile şikayet olunan kamu alacaklıları arasında garameten paylaştırıldığını, ancak davalı kurumların alacaklarının zamanaşımına uğradığı gibi sıra cetveline konu taşınmazlardan bir tanesinin ortağa ait olmasına karşın 6183 sayılı Yasa'nın 35. maddesi hükmüne aykırı olarak paylaştırma yapıldığından bahisle sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekilleri ayrı ayrı, sıra cetvelinin yasaya uygun olarak düzenlendiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, 07.03.2013 tarihinde davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 22.01.2016 tarihli ilamıyla husumet tevcihi yönünden davacıya süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması amacıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının alacağının kamu alacağı vasfında olmadığı ve borçlu gerçek kişinin şirket müdürü olması nedeniyle kamu borçlarından tüm malvarlığı ile sorumlu olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    6183 sayılı Yasa'nın 1. ve 2. maddesinde sayılan kamu alacaklarından dolayı limited şirket ortaklarının sorumluluğu Yasa'nın 35. maddesinde, kanuni temsilcilerin sorumluluğu mükerrer 35. maddesinde, vergi ve vergiye bağlı alacaklar yönünden kanuni temsilcilerin sorumluluğu ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde düzenlenmiştir.
    6183 sayılı Yasa'nın 35 ve mükerrer 35. maddesi hükümleri uyarınca, ortağın ya da kanuni temsilcinin sorumluğuna gidilebilmesi için, borçlu şirket hakkında 6183 sayılı Yasa'nın 54. ve müteakip maddelerine göre cebri takip yapılması ve takip sonucunda amme alacağının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememiş ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış olması gerekir. 6183 sayılı Yasa'nın 3. maddesinde "Tahsil edilemeyen amme alacağı" ve "Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı" terimleri açıklanmış olup, bu tanımlar çerçevesinde ortağın ya da kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği tespit edilmelidir.
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi gereğince, limited şirketlerden tahsil edilemeyen vergi ve vergiye bağlı borçlardan dolayı kanuni temsilcinin sorumlu tutulabilmesi için vergi ve buna bağlı alacakların limited şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememiş olması gerekir. Bu kapsamda, kamu alacaklısı idare tarafından, öncelikle şirket hakkında bir ihbarname ve ödeme emri düzenlenecek, mal varlığı araştırması yapılacak, buna rağmen alacak tahsil edilemez ise kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebilecektir. Bu itibarla, şirket hakkındaki takip sonuçlandırılmadan, borçtan fer'i sorumlu olan kanuni temsilci hakkında takibe girişilmesi yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
    Sosyal Güvenlik Kurumu alacakları yönünden ise ayrı bir düzenleme mevcut olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun "Primlerin Ödenmesi" başlıklı 88. maddesinin 20. fıkrası; “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanun'da belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile Kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü içermektedir. Bu hükme göre, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun tüzel kişi işveren şirket hakkında takibat yapmadan, doğrudan yönetici ile kanuni temsilciler hakkında 6183 sayılı Yasa uyarınca önce takibe girişme ve malvarlıklarına haciz koydurma yetkisi bulunmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun prim alacaklarından dolayı kanuni temsilcilerin sorumluluğu fer’i bir sorumluluk olmayıp birinci derecede ve doğrudan bir sorumluluktur. Kurumun şirket yöneticisi ile kanuni temsilcisinin malvarlığına haciz uygulatabilmesi için 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca bir takip başlatması gerekir. (Dairemizin emsal 31.05.2016 tarih ve 3482 E., 3352 K. sayılı ilamı)
    Somut olayda, davalı kamu idarelerince, hem borçlu şirketin hem de borçlu şirket müdürünün paylaşıma konu taşınmazlarının tapu kaydına haciz konulduğu anlaşılmıştır. Şirket müdürü ve ortağı olan borçlunun taşınmaza haciz konulabilmesi için yukarıda anılan 6183 sayılı Yasa'nın 35. ve mükerrer 35. maddesi ile VUK'un 10. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden değerlendirme yapılmamıştır.
    Bu durumda, mahkemece, davalı SGK'nın prim alacakları yönünden 5510 sayılı Yasa'nın 88/20. maddesine dayalı olarak şirket yöneticisi ve kanuni temsilcisi hakkında doğrudan takip yapabileceğinin gözetilmesi, davalı ... yönünden ise 6183 sayılı Yasa'nın 35. ve mükerrer 35. maddesi ile VUK'un 10. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin, her bir kamu alacaklısının bedeli paylaşıma konu taşınmaza haciz uygulatma yetkisine haiz olup olmadığının ve haciz yetkisine sahip olan idarelerin, satış tarihi itibariyle sıra cetvelinde esas alınması gereken alacak miktarlarının tespiti amacıyla yeni bir bilirkişiden rapor alınması, alınacak bu rapor doğrultusunda, hükmün gerekçesinde, yeni sıra cetvelinin hangi esaslara göre düzenleneceğinin, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğinin saptanması gerekmektedir.
    Öte yandan davacı vekili tarafından dava dilekçesinde kurum alacaklarının zamanaşımına uğradığı yönünde iddia bulunmasına karşın mahkemece bu hususta araştırma yapılarak bir karar verilmediği de dosya kapsamı ile sabittir. Davacının bu yöndeki talebine ilişkin olarak HMK 297/1-c ve 2. maddelerine aykırılık teşkil edecek şekilde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de doğru olmamıştır.
    Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre satılan her taşınmaz için ayrı sıra cetveli yapılması gerekir. Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda yapılan araştırmalar neticesinde mahkemece, icra müdürü tarafından düzenlenecek yeni sıra cetvelinde bu hususun da nazara alınacak şekilde icra müdürüne yol gösterilmesi gerekmektedir. Zira, taşınmazlar üzerinde farklı kişilerce, farklı tarihlerde konulan hacizler arasında karışıklık sebebiyle haksız uygulamalar doğabilmektedir.
    Tüm bu açıklamalar ışığında, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması uygun bulunmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
    kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi