8. Hukuk Dairesi 2015/13404 E. , 2017/6116 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı ve Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davacının katkıları ile davalı kadın adına satın alınan iki adet taşınmaz, bu taşınmazlardan davalının kuaför olarak işlettiği bağımsız bölüme davacı tarafın yaptırdığı tadilat ve iyileştirmeler, davalı kadının sahip olduğu şirket adına alınan ancak davalının kullanımında bulunan bir araç, davalının şirketten elde ettiği gelir ile şirketin değer artışı bulunduğunu belirterek mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 171.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu 45897 Ada 4 Parsel 16 nolu mesken davacı adına kayıtlı iken daha önce taraflar arasında ... 9. Aile Mahkemesinde görülen 2007/918 Esas sayılı boşanma davasına esas olmak üzere düzenlenen protokol hükmü gereğince tapuda davalıya devredildiğini, her ne kadar tapudaki işlem satış gibi gösterilerek davacı tarafından davalıya devir edilmiş ise de taraflar arasında gerçek satış olmadığını, işlemin hibe niteliğinde olduğunu ve şarta bağlandığını, gerçekte hibe niteliğinde olan bu devir işleminin bağlı olduğu "anlaşmalı boşanma" şartı gerçekleşmemiş olmakla işlemin geçersiz hale geldiğini bildirmiş olup bağıştan rücu şartlarının oluşup oluşmadığını değerlendirme görevi Asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan davacının dava konusu ettiği söz konusu taşınmaz yönünden alacak talebi ile ilgili davanın görevsizlik kararı verilmek üzere tefrikine, davacı tarafın diğer talepleri yönünden; davacının davalının işyerini devraldığında işyerinin tamir ve tadilatına katkısını ispatlayacak somut delil ve belge sunmamış olduğu, 17498 Ada, 1 Parsel 2 nolu meskenin satın alınması için davacının kendisine ait 17488 Ada 1 Parsel"de bulunan taşınmazı satarak katkıda bulunduğunu iddia etmiş ise de davalının dosyaya sunduğu, "Devir Protokolü" başlıklı üç adet belgeden 09.02.1998 tarihli belgeye göre 17468 Ada, A 2 Blok 6 no.lu dairenin 205.092.000 Eski TL"sına davalı tarafından dava dışı Nilgün"den satın alındığı ve aynı taşınmazın davalı tarafından 05.01.1999 tarihli belge ile dava dışı .....adlı kişiye 410.525.970 Eski TL"ye satıldığı, bu kez 07.01.1999 tarihli belge ile davalının dava konusu edilen ....Zemin Kat 3 no.lu daireyi 755.515.429 Eski TL"ye dava dış....den satın aldığının anlaşıldığı, her ne kadar dava konusu edilen taşınmazın tapu kayıtlarındaki tescil tarihi 04.10.1999 olarak görülmekte ise de davalının taşınmazı 07.01.1999 tarihinde satın aldığı kabul edilerek davacının bu taşınmazın satın alınması için davalıya katkıda bulunduğu iddiası samimi bulunmadığı kaldı ki davacı adına kayıtlı söz konusu taşınmazı 28.09.1999 tarihinde sattıktan sonra 26.11.1999 tarihinde 17500 Ada 1 Parselde 4 no.lu bağımsız bölümü satın aldığı bu nedenle davacının 28.09.1999 tarihinde sattığı taşınmazın parasıyla 26.11.1999 tarihinde devraldığı taşınmazı satın aldığı kanaati hasıl olduğu,.....Kuaför ve Kuaför Malzemeleri Taahhüt Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı araç ile ilgili olarak dava konusu edilen aracın davalı adına kayıtlı olmaması, şirket adına kayıtlı olması nedeniyle davacının bu araçtan dolayı katılma alacağının olmayacağı, davalının kendisine ait iş yerindeki çalışmalarının karşılığı olarak 01.01.2002 tarihinden sonra elde ettiği geliri ile iş yerinin değerinde aynı tarihten sonra meydana gelen değer artışı yönünden bilirkişi 03.03.2014 havale tarihli raporunda sonuç olarak şirketin öz kaynaklarının 31.08.2009 tarihi itibarıyla 1.033,06 iken -30.277,15 TL düştüğünden değer artışının söz konusu olmadığı katılma alacağının bulunmadığı kanaati ile davacı tarafın diğer tüm taleplerinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekilinin 16 nolu mesken yönünden temyiz itirazlarına gelince;
Bağış 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 285 vd.maddelerinde düzenlenmiştir. TBK"nun 285.maddesine göre bağış (hibe), bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırma yapması olarak tanımlanmıştır. Öğretide ise, bağışlayanın bir karşılık (ivaz) almaksızın, bağışlananın malvarlığında bir artış sağlamak, zenginleştirmek amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermesi olarak tarif edilmiştir ....İlişkileri, ... 2013, s.344,.... Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 6.B, ... 2002, s.222).
Her somut olayın özelliklerine göre, bağış iradesi açıkça ortaya konulabileceği gibi gizli (örtülü) şekilde de yapılabilir. Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir.
Genel olarak, bağışlamanın yukarıda açıklanan öğeleri gözetildiğinde, bir eşin diğer eşe ait bir malvarlığına yaptığı her katkının ya da kazandırmanın bağışlama olmayacağı kabul edilmektedir (Gümüş, M.Alper: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"na göre Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C.1, 3.B, ... 2013, s.205; Zeytin, Zafer: Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, 2.B, ... 2008, s.144).
Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Aile üyelerinin birlikte yararlanmaları ya da geleceğe yönelik yatırım yapmak amacıyla birlikte malvarlığı edinmeleri, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır.
Davacı ve davalı eş, resmi satış gösterilen işlemin gerçekte satış olmadığını ve kavga etmiş eşlerin barışması, evi terk edenin dönmesi, boşanma davası açanın davadan vazgeçmesi, işlerinin yoğunluğu, zamanın sıkışıklığı, işlerin daha kolay yürümesi, ayrı şehirlerde yaşanılması, ticari kaygıların bulunması vs. saiklerle yapıldığı tarafların kabulünde olsa dahi, yani satışın gerçek olmadığını kabul etseler dahi, bu devir bağış olarak değerlendirilmemelidir. Çünkü, açıklanan nedenler yukarıda da açıklandığı gibi eşlerin ahlaki görevi yerine getirmesi, ailenin huzuru ve uyumu ya da karşılıklı güvene dayanarak yapılmıştır. Bağış iradesi bulunmamaktadır. Bağış olarak değerlendirilmemelidir. Gerçekte satış olmadığını kabul etmeleri demek, bağışı kabul etmek anlamına gelmemektedir.
Yukarında açıklanan lkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, Mahkemece yazılı gerekçe ile bu taşınmaz yönünden görevsizlik kararı verileceğinden talebin tefrikine karar verilmiş ise de gerekçe dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Tasfiyeye konu edilen 16 nolu mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 09.07.2004 tarihinde satış yolu ile davacı adına, 21.08.2007 tarihinde davacı tarafından satış gösterilmek suretiyle davalı adına tapuda tescil edimiştir.
Davacı taraf, gerek dava dilekçesinde gerek aşamalarındaki beyanlarında daha önce taraflar arasında görülen boşanma davasına esas olmak üzere düzenlenen 21.08.2007 tarihli protokol hükmü gereğince taşınmazın tapuda davalıya devredildiğini, her ne kadar tapudaki işlem satış gibi gösterilerek davacı tarafından davalıya devir edilmiş ise de taraflar arasında gerçek satış olmadığını, protokolde aynı zamanda aile konutu niteliği taşıyan taşınmazı tarafların birlikte edindiği hususunun açıkça yazıldığını, sonuç itibariyle taşınmazın davalıya satılmış yada hibe edilmiş olmadığını, taşınmazın evlilik birliği içinde taraflarca birlikte edinilmiş mal olduğunu belirterek edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı talebinde bulunmuştur. Davalı tarafça yapılan protokol inkar edilmemiş, ancak bu devrin gerçekte taşınmaz davalıya ait olduğu için yapıldığı savunulmuştur. Her iki tarafça yapılan devrin bağış olduğunu çağrıştıracak bir kavram, kelime veya söze dosya kapsamında rastlanılmamıştır.
Mahkemece, taşınmazın davalının edinilmiş malı olduğunun kabulü ile edinilmiş mallara katılma rejimi hükümleri uyarınca toplanan taraf delilleri gözetilerek talep hakkında bir karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uymayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine,taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.