Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 1988/1011
Karar No: 1989/111
Karar Tarihi: 25.01.1989

Danıştay 10. Daire 1988/1011 Esas 1989/111 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme kararında, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 30 sayılı karar kapsamında hesapları bloke edilen davacılara hizmet kusuru yapıldığı ve tazmin sorumluluğu bulunduğu karar verildi. İdare Mahkemesi tarafından reddedilen davacıların tazminat taleplerinin hukuki olmadığına dair verilen kararın hukuka uygun olmadığına karar verildi. Kanun maddeleri ise 1567 sayılı Yasanın 6258 sayılı Yasayla değişik 1. maddesi ve Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 30 sayılı karar olarak belirtildi.

Daire : ONUNCU DAİRE
Karar Yılı : 1989
Karar No : 111
Esas Yılı : 1988
Esas No : 1011
Karar Tarihi : 25/01/989

İLGİLİLERİN BANKA HESAPLARINA, TPKK HAKKINDA 30 SAYILI KARARA AYKIRI BİÇİMDE GEREKLİ VE YETERLİ İNCELEME YAPMADAN BLOKAJ İŞLEMİ UYGULAYAN İDARENİN, OLAYDA HİZMET KUSURU VE TAZMİN SORUMLULUĞU BULUNDUĞU HK.
Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı … Kambiyo Müdürlüğü gönderdiği yazıyla, bir Türk vatandaşıyla evli, Türkiye'de ikamet izni olan davacıdan menkul ve gayrimenkulü bulunup bulunmadığını, herhangi bir şirkete ve firmaya ortak veya sahip olup olmadığını sormuş; adı geçen davacı da, sahip olduğu gayrimenkuller yanında, … Bankası … ve … Şubelerinde hesapları olduğunu bildirmiştir. Bunun üzerine Kambiyo Müdürlüğü, yurt dışında yerleşik kişilerden olduğunun saptandığından bahisle davacının bankadaki mevduatının Türk Parası Kıymetini Koruma mevzuatına göre bloke edilmesine karar vermiş; … Bankası … ve … Şubelerine gönderdiği yazılarda, davacıya ait hesaplarda bulunan tüm hak ve alacakların T.C.Merkez Bankası … Şubesinde adı geçen adına açılacak bloke hesaba devredilmesini istemiştir. Kambiyo Müdürlüğünün anılan işlemi gereği davacı kendisine ait banka hesapları yaninda, Türk vatandaşı olan oğlu diğer davacıyla müştereken açtırdığı hesap hakkında da blokaj işlemi uygulanmış; anılan banka hesaplarındaki para Merkez Bankasında bloke edilmiştir. 25.10.1984 tarihinden itibaren uygulanan bu blokaj işlemi, davacıların blokaj işlemi uygulanan hesaplarının bulunduğu banka şubelerinden hesaplarının yurt dışından getirilen dövizlerin bozdurulması suretiyle açıldığını bildiren yazıları ibraz etmeleri üzerine, davalı idarece, yurt dışından getirilen dövizler bozdurularak açtırılan banka hesapları hakkında Türk parası kıymetini koruma mevzuatına göre blokaj işlemi uygulanamayacağı kabul edilerek 5.6.1985 tarihinde kaldırılmıştır. Davacılar, blokaj uygulaması sonucu mevduatın 25.10.1984-5.6.1985 dönemi içinde getirebileceği faiz gelirinden yoksun kaldıkları, olayda davalı idarenin hizmet kusuru ve tazmin sorumluluğu bulunduğu iddialarıyla 7 milyon lira tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle dava açmışlar; bu dava, İdare Mahkemesince, olayda idarenin hizmet kusuru ve tazmin sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Davacılar, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenip bozulmasını istemektedirler.
Hukuka aykırı işlem tesis ederek yürütmekle görevli olduğu hizmeti kötü işleten idarenin, hizmet kusurundan dolayı meydana gelen zararları tazmin etmesi gerektiği bilinen idare hukuku ilkelerindendir.1567 sayılı Yasanın 6258 sayılı Yasayla değişik 1.maddesine dayanılarak Bakanlar Kurulunca çıkarılan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 30 sayılı kararda, yurt dışında yerleşik kişilerin, yurt dışından getirdikleri dövizleri tasarruf haklarına herhangi bir kısıtlama getirilmemiş; ancak söz konusu kişilerin, yurdumuzda elde ettikleri, transfer hakkı bulunmayan gelirlerinin blokaja tabi tutulması öngörülmüştür.
Görüldüğü gibi, TPKK Hakkında 30 sayılı karar, yurt dışında yerleşik sayılan kişilerin bütün gelirlerinin blokaja tabi tutulacağı yolunda bir düzenlemeyi içermemektedir. Dolayısıyla davalı idarenin, anılan kararda belirtilen hallerle sınırlı olarak kesin blokaj uygulamasına gitmesi mümkündür. Davalı idarenin, yurt dışında yerleşik sayılan bir kişinin gelirinin, yurt içinde sağlanmış, transfer hakkı olmayan bir gelir olduğu yolunda kuşkular varsa, durum saptanıncaya kadar söz konusu gelirin yurt dışına transferinin önlenmesi yolunda gerekli önlemleri alacağı açıktır. Ancak davalı idarece, TPKK Hakkında 30 sayılı Kararda belirtilen haller saptanmadıkça, bir takım olasılıklardan hareketle blokaj işlemi yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Olayda ise, davalı idarece, gerekli ve yeterli inceleme yapılmaksızın,sadece davacılardan birinin yurt dışında yerleşik sayılan bir kişi olduğundan hareketle adı geçenin banka hesapları ve aynı kişinin Türk vatandaşı olan diğer davacı oğluyla birlikte açtırdığı banka hesabı hakkında, ilgili banka şubelerinde hesapların yurt dışından getirilen dövizlerin bozdurulması suretiyle açıldığı yolunda kayıtlar olmasına rağmen, müşterek hesap sahiplerinden birinin Türk vatandaşı olduğu da dikkate alınmadan, 24.10.1984 tarihinde blokaj işlemi uygulandığı, davacıların hesapların bulunduğu banka şubelerindeki kayıtların ibrazı üzerine, banka hesaplarının döviz bozdurularak açıldığının belirlendiği belirtilerek blokaj uygulamasına 5.6.1985 tarihinde son verildiği dosyada mevcut belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır.Bu haliyle, ilgili banka şubelerinin kayıtlarının incelenmesi halinde yurt dışından getirilen dövizlerin bozdurulması suretiyle açtırıldıkları açıkça anlaşılabilecek olan davacılara ait banka hesapları hakkında, davacılardan birinin Türk vatandaşı olduğunu da dikkate almadan, TPKK Hakkında 30 sayılı karara aykırı biçimde, gerekli ve yeterli inceleme yapmadan blokaj işlemi uygulanan davalı idarenin, olayda hizmet kusuru açık bulunmaktadır. Dolayısıyla mevzuata aykırı biçimde 24.10.1984-5.6.1985 tarihleri arasında uygulanan blokaj işlemi nedeniyle davacıların uğradıkları zararların, hizmeti kusurlu işleten davalı idarece tazmini gerekmektedir.
Davacıların olay nedeniyle uğradıkları zararların, gerekli inceleme yapılıp saptanması, saptanacak zararların tazminine karar verilmesi gerekirken, davacılar tarafından açılan davanın olayda davalı idarenin tazmin sorumluluğu olmadığından bahisle reddi yolunda İdare Mahkemesince verilen temyiz konusu kararda hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle davacıların 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne, İdare Mahkemesinin davanınreddine ilişkin kararının bozulmasına karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi