11. Hukuk Dairesi 2018/4681 E. , 2019/6004 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/02/2017 tarih ve 2015/307 E- 2017/57 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 27/06/2018 tarih ve 2017/1257 E- 2018/130 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin "ENUYGUN.com" ibaresinin tescili için yaptığı başvurunun davalı kurum tarafından 556 sayılı KHK"nın 7/1-a ve c bentleri uyarınca reddedildiğini, oysa 2008 yılında kurulan müvekkili şirketin o tarihten itibaren aralıksız ve fasılasız olarak online alışveriş ve elektronik ticaret alanında faaliyet gösteren tanınmış ve güvenilir bir şirket olduğunu, "ENUYGUN.COM" ibaresinin müvekkilinin ticari markasını, ticaret unvanının çekirdek unsurunu ve domain adını oluşturduğunu, 2008 yılından beri bu ibareyi markasal olarak kullandığını, müvekkilinin "www.enuygun.com" sitesinde ziyaretçilerine karşılaştırmalı banka kredisi, uçak bileti, sigorta, otel, GSM, internet bağlantıları alanlarında hizmetler ve servisler arasında karşılaştırma yaparak en uygun fırsatı sunan bir başvuru portalı olduğunu, ziyaretçi sayısı ve site üzerinden gerçekleştirilen işlem miktarı gözetildiğinde müvekkilinin elektronik ticaret alanında "ENUYGUN.COM" markası ile ayırt edici hale geldiğini, bu ibarenin müvekkili ile bütünleştiğini ileri sürerek, YİDK"in 2015-M-3807 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,“ENUYGUN” ibaresinin 556 sayılı KHK’nın 5. maddesinde tanımlanan “marka olabilecek işaretler” kategorisi içinde yer aldığı, bu nedenle 556 sayılı KHK"nın 7/1-a maddesi kapsamında bir tescil engeli bulunmadığı, başvuru konusu ibarenin 556 sayılı KHK"nın 7/l-c maddesi anlamında tescil edilemeyecek, amaç bildiren tasviri işaretlerden olduğu, davacının 556 sayılı KHK"nın 7/son maddesi anlamında başvuru konusu ibareye kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırdığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulu ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne ve TPMK YİDK’nın 2015-M-3807 sayılı kararının 35. sınıfta yer alan ‘Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, istatistiklerin derlenmesi, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi”, 36. sınıfta yer alan “Sigorta hizmetleri, finansal ve parasal hizmetler” ile 42. sınıfta yer alan “Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, internet ara motoru sağlama hizmetleri” yönünden iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, marka tescil başvurusunun 556 sayılı KHK"nın 7/1-a ve c bentleri uyarınca reddine ilişkin TPMK YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
Olaya uygulanacak mülga 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve 5. maddeleri uyarınca marka başvurusuna konu edilecek işaretlerin soyut ve somut ayırtedicilik unsurlarını birlikte taşıması, diğer bir ifadeyle işareti (sözcük, renk, şekil, harf, kombine, işaretler) gören ortalama tüketici kitlesinde bu işaretin “herhangi bir firmanın markası” olduğu algısını yansıtması gerekmektedir. Aynı şekilde mülga 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi uyarınca ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler tanımlayıcılık sebebiyle marka olarak tescil olunamazlar. 556 sayılı KHK"nın 7/son maddesi uyarınca, 7/1-a ve 7/1-c maddesi uyarınca tescil engeline tabi olan markaların, tescil başvurusu öncesinde çok yoğun tanıtım ve yaygın kullanım sonucu ayırt edici kılınmaları ve bu suretle tescil olunmaları mümkündür.
Somut olayda hem İlk Derece Mahkemesi, hem de Bölge Adliye Mahkemesi kararında, markaya konu işaretin ayırt edici asıl unsurunun “ENUYGUN” ibaresi olduğu ve bu ibarenin başvuru kapsamındaki tüm hizmetler yönünden KHK"nın 7/1-a maddesi uyarınca somut ayırtedicilik unsurundan yoksun KHK"nın 7/1-c maddesi uyarınca da tanımlayıcı ve bu nedenle mutlak tescil engeline tabi olduğu isabetli olarak kabul edilmiştir. Ancak, davacının marka başvurusuna konu "ENUYGUN" ibaresinin markanın esaslı unsuru olduğu ve bu ibarenin tescil kapsamındaki tüm 35, 36 ve 42. sınıf hizmetler yönünden o hizmetlere değer katan ve vasıf bildiren emsalsiz ve en üstün anlamında süperlatif bir ibare olması, bu özelliği itibariyle internet üzerinde bile olsa kimsenin tekeline bırakılamayacak ve herkesin kullanımına açık KHK"nın 7/1-c maddesi anlamında tanımlayıcı ve 7/1-a ve 5. maddeleri anlamında somut ayırtedicilikten yoksun ibarelerden olması, 7/son maddesi uyarınca bu tarz ibarelerin kullanım sonucu ayırt edici kılınmaları yasal olarak mümkün ise de bu denli tanımlayıcılığı yüksek ve somut ayırtediciliği bulunmayan ibarelerin çok yoğun kullanımla dahi ayırt edici kılınmalarının oldukça güç olması ve ayrıca, benimsenen bilirkişi raporuna göre de, başvuru öncesinde 2013 ve 2014 yıllarında markanın tanıtım ve kullanımının kısıtlı olduğunun tespit edilmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesince hatalı gerekçeyle KHK’nın 7/son maddesi uyarınca ibarenin kullanım sonucu ayırtedici kılındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve kararın davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 30/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.