13. Hukuk Dairesi 2015/36026 E. , 2018/5303 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ...(...)"den 27/06/2007 tarihinde 28.000,00 TL değerinde ..."nin üretmiş olduğu sıfır biçer patoz satın aldığını, peşinat olarak 4.000,00 TL ödediğini ve 25/07/2007 vadeli 4.000,00 TL, 30/09/2007 vadeli 10.000,00 TL ve 30/01/2008 vadeli 10.000,00 TL bedelli bonoları imzalayarak verdiğini, 30/09/2007 ödeme tarihli 10.000,00 TL bedelli senede mahsuben 1.500,00 TL ödediğini ve yine bu senede mahsuben 10/04/2008 günün evine geldiklerinde 5.500,00 TL ödeme yaptığını, ilgili firma ve sahibi ...’in 30/09/2007 tarihli bonoyu hiç ödeme yapılmamış gibi ... 13. İcra Müdürlüğünün 2008/5841 sayılı dosyası ile icraya koyduğunu, garanti belgesinin ve faturasının tarafına verilmediğini, bunun suç olduğunu, sattıkları biçer patozun şase ve seri numaralarının olmadığını, 2007 model olarak sattıkları biçer patozunun 2004 model çıktığını ve bunun sahtecilik olduğunu, bunun üzerine 26/11/2008 tarihinde ... Makine ve ..."e ihtarname gönderildiğini beyan ederek tüm bu olayların kendisinde ve ailesinde maddi manevi çöküntülere neden olduğunu, biçer patoz için ödemiş olduğu 11.000,00 TL"nin, biçer patozun çalışamadığı günlere ilişkin zararların ve yaptığı masrafların tutarı olan 19.000,00 TL"nin dava tarihinden hesaplanarak reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve ... 13. İcra Müdürlüğünün 2008/5841 esas sayılı dosyasında icraya konulan senetlerinin iadesi ile ... İcra Müdürlüğünün 2008/433 talimat dosyaları ile yapılan hacizlerin düşürülmesine, patozun ayıplı çıkmasından dolayı 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile birlikte tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, tüketicinin malın tesliminden itibaren 30 gün içinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlü olduğunu ve davada uygulanması gereken Borçlar Kanunu hükümlerine göre zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile teknik bilirkişilerin 10/07/2014 tarihli raporu ile gizli ayıplı olduğu tespit edilen davaya konu biçer patozun keşfen tespit edildiği hali ile davalı tarafça iade alınmasına, davacı tarafından davalıya ödendiği iddia edilen bedelden davalı tarafın kabulü ile ispat edilen 4500,00 TL"nin biçer patozun iade tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davaya konu biçer patoz karşılığında verilen ve ... İcra Müdürlüğünün 2008/5841 esas sayılı dosyası ile icra takibine konulan bonolar nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, zarar ve masraf talebi ile manevi tazminat taleplerinin sübut bulmadığından ve şartları oluşmadığından ayrı ayrı reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’na göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir.
Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 194 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın hile ile gizlenmesi halinde sorumluluğu kaldıran her şartın batıl olduğu, açıkça ifade edilmiştir.
Yasal düzenlemeye göre, alıcı taraf kendisine sağlanan mal ve hizmetle ilgili ayıplı olup olmama konusunda gerekli muayeneyi (denetimi) yapacak ve bu muayene sonucu, mal ya da hizmetle ilgili saptadığı ayıpları, mal veya hizmetin sağlanmasından itibaren ihbar süreleri içinde, kendisine mal yada hizmet sağlayan sözleşmenin tarafına bildirecektir. Bu bildirim (ayıp ihbarı) ödevi ihmal edildiğinde, alıcı, ayıba dayalı yasal haklarını kaybedecektir. Bu konuda 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 198/2 maddesinde ifade edildiği gibi ayıp ihbarının yapılmaması, tarafın ifa konusu mal ya da hizmeti bulunduğu hal üzere kabul ettiği sonucunu doğuracak ve bu yönde gerçekleşen varsayımın aksi, hiçbir suretle kanıtlanamayacaktır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu"nun 202.maddesi hükmüne göre; alıcı, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedel indirimi isteme haklarına sahiptir. Satıcı, alıcının tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Yine 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 198.maddesi hükmüne göre, alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir alıcının bilgisinin dikkate alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında:
Dava, davacının davalı taraftan satın aldığı ancak ayıplı çıktığını iddia ettiği biçer patoza ödemiş olduğu bedelin iadesine, patoz karşılığı davalıya verilen ve haksız olarak icraya konulan senetlerin iadesine ve hacizlerin ortadan kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı 27.06.2007 tarihinde dava konusu biçer patozu satın almış, dosya içerisinde bulunan sevk irsaliyesine göre 05.08.2007 tarihinde söz konusu patoz davacıya teslim edilmiştir. Sonrasında davacı ... Noterliği"nden gönderdiği 26.11.2008 tarihli ihtarname ile makineye ait eksik belgelerin 7 gün içinde gönderilmesini, patozun 2007 model biçer patozuyla değiştirilmesini ve ödediği paraların bonolardan düşülmesini ve maddi manevi zararının anlaşılarak karşılanmasını, aksi halde hukuki ve cezai tüm şikayet haklarını kullanacağını ihtaren bildirmiştir. Ancak ihtarnamenin davalı tarafa tebliğ edildiğine dair dosyada bir bilgi yoktur. Sonrasında ise 24.05.2010 tarihindeki temyize konu eldeki davayı açmıştır. Davalı ise zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, gerekçede ""...Davalının zaman aşımı definin bu yasalar kapsamında değerlendirilmesinde; 818 sy.BK"nun 207/3 maddesine göre: "Bayi müşteriyi iğfal etmiş ise bu bir senelik müruru zamandan istifade edemez." 6098 sy.TBK"nun 231/2 maddesine göre: "Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz." hükümleri dikkate alınarak davacı istemlerinin zaman aşımına uğramadığı benimsenmiştir.."" denerek davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 198.maddesi hükmü ile gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “derhal ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğini ispat yükü davacıdadır. O halde, öncelikle, 818 sayılı BK. 198. maddesi gereğince, gizli ayıp yönünden ayıp ihbarının dava zamanaşımı süresi içinde yapılıp yapılmadığı hususunda tarafların delil ve karşı delilleri sorulmalı, toplanan deliller değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenlerine göre, davalılının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.