10. Hukuk Dairesi 2014/16759 E. , 2014/23661 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Samsun 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 01.10.2013
No : 2013/677-2013/983
Dava, ölüm aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının murisi sigortalının 25.5.2009 tarihinde vefat ettiği, 720 gün karşılığı askerlik borçlanma bedelinin hak sahipleri tarafından 28.09.2011 tarihinde ödendiği, davacının 4.10.2011 tarihli tahsis talebi üzerine Kurumun, 5510 sayılı Kanunun 32.nci maddesinde yer alan, "ölüm aylığı, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması durumunda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır" hükmü ile muris sigortalının 629 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları priminin bildirilmiş olması ve borçlanma olmaksızın 900 gün şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle talebi reddettiği anlaşılmaktadır. Davacılar, ölüm aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiş; Mahkemece, borçlanılan 720 günün toplam sigortalılık süresine dahil edilmeyeceği, ancak, 900 gün şartı yönünden değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda; çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, davacının murisi sigortalının 720 gün karşılığı askerlik borçlanmasının, 5510 sayılı kanunun 32/2-a maddesinde belirtilen “900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olması” şartının oluşup oluşmadığının belirlenmesinde göz önüne alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 32"nci maddesinin ikinci fıkrasında; ölüm aylığının, en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanacağı öngörülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 29.09.2010 gün ve 2010/ 21-301, 438 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, “Sigortalılık süresi”, 506 sayılı Kanunun 108"inci maddesinde uzun vadeli sigorta kolları açısından tanımlanmıştır. Bu maddeye göre; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir. Tahsis işlerinde nazara
alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile, sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih, tahsis için istekte bulunmuş olmayan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir. Tahsisi için istenilen koşulların, sigortalılık başlangıç tarihi (gerek mülga gerekse halen yürürlükte bulunan sosyal güvenlik mevzuatına tabi olarak ilk defa çalışılmaya başlanılan tarih) ile aylık talep tarihi arasında (aylık talebinde bulunmuş olmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi arasındaki sürede) gerçekleşmiş olması aranmaktadır.
Bu arada “Hizmet borçlanması”, sigorta kapsamında sayılan, fakat, bildirilmemiş ve primi ödenmemiş sürelerin, ilgili tarafından başvurularak primlerinin ödenmesi işlemidir. Önemle belirtilmelidir ki, sigortalının mevcut olmayan bir süreyi borçlanabilmesi de mümkün değildir.
Bu durumda, 5 yıl sigortalılık şartı var ise de 1800 prim günü bulunmayan ve 10.05.2013 günü vefat eden sigortalının hak sahibi davacıların; 01.10.2008 tarihinden sonra talepte bulunarak, yine, 01.10.2008 tarihinden sonra ödenmiş olan askerlik borçlanması ile kazanılan 101 günlük sürenin, 5510 sayılı Kanunun 32/2-a maddesinde öngörülen 90 günün hesabında dikkate alınmaması ve ölüm aylığı şartlarının buna göre belirlenmesi gerekmektedir.
Fakat, dosya kapsamına göre 20.4.1982 tarihi itibariyle başlatılan 1479 sayılı Yasa kapsamındaki zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı, 31.7.1982 tarihi itibarile ek 19 kodu ile durdurulmuş olup; Kurum cevabına göre, sigortalının, 31.7.1982 ile 15.12.1982 tarihleri arasında, 22.3.1985 ile 28.1.1986 tarihleri arasında, 20.4.1987 ile 2.1.1996 tarihleri arasında, 11.6.1996 ile 18.7.2001 tarihleri arasında kalan dönemi ihya edebileceği bildirildiğinden, özellikle, hükümden sonra yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasa"nın geçici 60. maddesi de gözetilerek, davacıya belirtilen sigortalılık süresinin tamamını ihya etmesi ve öngörülen prim borcunu yatırması için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.