10. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/15983 Karar No: 2014/23635 Karar Tarihi: 13.11.2014
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/15983 Esas 2014/23635 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2014/15983 E. , 2014/23635 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Nevşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Tarihi : 10.04.2014 No : 2013/574-2014/235
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacı, davalılardan M.. B..’na bağlı İçik Köyü İlkokulu"nda 13.03.1986–31.03.1986 tarihleri arasında ücretli öğretmen olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesidir. Anılan maddenin 10’uncu fıkrası (eski 8) hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen veya Kurumca tespit edilemeyen çalışmaların, sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi amacıyla açılacak davaların, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılması gerekir. 506 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunla on yıla çıkarılmış, ancak 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunla tekrar beş yıla indirilmiştir. Söz konusu hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında -aynı işverenin değişik işyerlerinde dahi olsa- kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.Hak düşürücü sürenin geçip geçmediğine ilişkin değerlendirmede, işyerinin bir kamu kuruluşu olup olmadığı önem taşımaz. Ancak, hizmetlerin geçtiği ileri sürülen işyerinin bir kamu kuruluşu olması durumunda; kamu kurumunda çalışanların hizmetlerinin kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıl olduğundan, işveren kamu kurumu tarafından düzenlenen resmi kayıt ve belgelerle davacıdan sigorta primi kesintisi yapılmış olduğunun anlaşılması halinde, söz konusu belgelerin ve kesilen primlerin Kuruma (Sosyal Güvenlik Kurumu) intikal ettirilmemiş olsa bile, artık hak düşürücü süre uygulanmamalıdır(HGK; 16.06.2008 gün ve 2008/21-429 E. – 2008/437 K.). Somut olayda; davaya konu döneme ilişkin, davacının hizmetlerini bildirir işe giriş bildirgesi ya da dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerden herhangi birinin davalı Kuruma verilmediği, davacı çalışmalarının Kurum tarafından tespit de edilemediği ve işyerlerinin kamu kuruluşu niteliğinde olduğu sabittir. Dosya kapsamındaki belgelerden davaya konu çalışmanın geçtiği iddia edilen okulda davacının bir kısım çalışmalarının bulunduğunu bildirilmiş ve 1986 yılı Nisan ayına ait ücret bordrosundan davacının primlerinden işveren payının ödendiği bu nedenle prim kesintisinin de yapıldığının kabulünün gerektiği anlaşıldığından, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.