
Esas No: 2014/20466
Karar No: 2014/23622
Karar Tarihi: 13.11.2014
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/20466 Esas 2014/23622 Karar Sayılı İlamı
- KURUM İŞLEMİNİN İPTALİ
- KURUMA VERİLMESİ GEREKEN BELGELERİN TEBLİGATA RAĞMEN BİR AY İÇİNDE VERİLMEMESİ VEYA NOKSAN VERİLMESİ
- KURUM İŞLEMİNE İTİRAZ
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 86
- AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN (6183) Madde 58
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 88
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 102
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 4
"İçtihat Metni"
Dava, Kurum işlemlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Kanunun 86"ncı maddesinde; "Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu Maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz..." hükmü düzenlenmiştir.
Öte yandan; 6183 sayılı Kanunun 58"inci maddesi hükmüne göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kamu borçlusu tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde açacağı iptal davasında “böyle bir borcu olmadığı” nedenine dayanabilir. Kamu borçlusunun bu davada hukuken ve maddeten böyle bir borcu olmadığını kanıtlayarak ödeme emrini iptal ettirmesi mümkündür. Bu bağlamda açılan davanın 5510 sayılı Kanunun 88/16"ncı maddesine göre iş mahkemesinin görev alanında olduğu tartışmasızdır. Ancak, 5510 sayılı Kanun’un 102"nci maddesinde idari para cezaları ile ilgili usul ve esaslar özel bir şekilde düzenlenmiştir. Anılan düzenleme uyarınca; Kurum tarafından düzenlenen idari para cezasına karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kuruma itiraz edilebilir. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurulabilirler. İdari aşamada kesinleşen idari para cezaları ise Kurum alacağına dönüşür. Burada söz konusu olan idari para cezasının kendisinin iptali olup, tahsili nedeniyle tanzim edilen ödeme emrinin iptali ya da borçlu olmadığının tespiti talepleri iş mahkemesinin görev alanındadır.
Davaya konu somut olayda, dosya kapsamından; davalı Kuruma yapılan bir şikayet üzerine yapılan denetim sonunda tanzim edilen 06.11.2012 tarih ve 178 sayılı raporla bir kısım sigortalıların davacıya ait işyerinde çalıştığı halde 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında olmak üzere hizmetlerinin davalı Kuruma hiç birldirilmediği ya da eksik bildirildiği tespit edilerek 5510 sayılı Kanunun 86"ncı maddesi uyarınca işlem yapıldığı; bu kapsamda 14.12.2012 gün 21.734.913 sayılı işlemle davacıya idari para cezası uygulandığı; 14.12.2012 gün 21.717.280 sayılı yazı ile eksik bildirimleri tespit edilen sigortalılarla ilgili olarak bordro ve bildirgelerin tanzim edilerek primlerin gecikme zammı ile birlikte ödenmesi gerektiğinin bildirildiği; aynı zamanda 18.12.2012 gün 21.942.441 sayılı işlemle de eksik bildirimler nedeniyle artık 5510 sayılı Kanunun 81/ı maddesi kapsamında %5 prim teşvikinde yararlanma hakkını kaybettiğinden fark primleri gecikme zammı ile ödemesi gerektiğinin davacıya bildirildiği; davacının idari para cezası tahakkukuna ilişkin 21.734.913 sayılı yazıya atıfla idari para cezasına itiraz ettiği; itirazının İtiraz Komisyonunun 14.02.2013 gün 68 sayılı kararla reddedildiği anlaşılmaktadır. Davacı idare mahkemesine açtığı davada 22.05.2013 günlü dava dilekçesinin ilgi bölümüne 21.942.441 sayılı prim tahsiline ilişkin yazının bilgilerini ve konu kısmına da bununla uyumlu olarak fark primlerin ödenmesine ilişkin işlemin iptali hususunu yazdığı halde, talep kısmında itiraz komisyon kararından bahsederek kararın ortadan kaldırılmasını talep etmiş; İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 31.05.2013 gün 1144 / 1046 sayılı ilamıyla iş mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar verilerek temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Davacı eldeki davada idare mahkemesine ibraz ettiği dava dilekçesi ile bu defa iş mahkemesinden aynı talepte bulunmuş; Mahkemece, idari para cezasının iptalinin idare mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesiyle davanın usuleden reddine karar verilmiştir. Davacının talebinin idari para cezasının iptaline ilişkin olması durumunda Mahkeme kararı yerindedir. Ne var ki; dava dilekçesinin ilgi, konu ve anlatım kısımında belirtilen ve iptali istenen işlemle talep kısmındaki itiraz komisyon kararı farklı işlemlere ilişkin olduğundan davacının talebi açıklattırılarak idari para cezasının iptaline ilişkin olması durumunda şimdiki gibi davanın usulden reddine karar verilmesi; ancak 5510 sayılı Kanunun 81/ı maddesi kapsamındaki %5 lik prim teşvikinde yararlandırılmamasına ve geriye dönük fark primlerinin tahsiline dair Kurum işleminin iptaline ilişkin olması durumunda ise işin esasına girilerek deliller toplanmak ve değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken; eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.