22. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/22807 Karar No: 2019/13520 Karar Tarihi: 20.06.2019
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/22807 Esas 2019/13520 Karar Sayılı İlamı
22. Hukuk Dairesi 2017/22807 E. , 2019/13520 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, müvekkilinin davalı firmada belirsiz süreli iş akdi ile çalışırken sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Gerekçe: Öncelikle usulüne uygun taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı konusunda ihtilaf bulunmaktadır. Her ne kadar davacı dava dilekçesinde "... Engelsiz Yaşam Rehabilitasyon Merkezi" aleyhine dava açmış ise de, davayı "Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü" takip etmiş ve verilen hükmü de yine il müdürlüğü vekili temyiz etmiştir. İl Müdürlüğünün, Bakanlıktan ayrı bir tüzel kişiliği ve dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen davacının kabul edilebilir yanılgısı nedeniyle temsilcide hataya düştüğü anlaşıldığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesine göre davanın ..."na yöneltilmesi için davacı tarafa mehil verilmeli, usulüne uygun bir şekilde taraf teşkili sağlanarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, ... yasal hasım haline getirilmeden yargılamaya devam edilmesi hatalı olmuştur. Öte yandan somut olayda, davacının davalı Bakanlık bünyesinde değişen alt işverenlerin işçisi olarak çalıştığı sabittir. Davacıya ait işe giriş ve çıkışları gösteren Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları incelendiğinde; davacının önceki alt işverenlerde geçen çalışma süresinin bazı dönemler kesintiye uğradığı, davacı yanca da çalışmanın kesintisiz devam ettiğinin yöntemince ispatlanamadığı anlaşılmaktadır O halde, değişen alt işverenlerdeki çalışmanın hukuki nitelendirilmesi yapılırken, bir alt işverendeki çalışma süresinin sona erdiği ve diğer alt işverendeki çalışma süresinin başladığı tarih arasında 10-15 gün gibi makul süreyi aşan çalışma aralıklarının varlığının tespiti halinde artık işyeri devrinden söz edilemeyeceği kabul edilmelidir. Davacının bu süreyi aşan bir kesintiden sonra başlayan çalışması, yeni bir iş sözleşmesine dayalıdır. Bu kabule göre davacının 15/06/2009 - 31/12/2010, 02/02/2011 - 31/12/2013 tarihleri arası iki ayrı çalışma döneminde davalı Bakanlık işyerinde, alt işveren işçisi olarak çalıştığı anlaşıldığından belirlenen çalışma dönemlerinin her biri için, o dönem için belirlenen çalışma süresi ve dönemin son bulduğu tarihteki ücret seviyesine göre dava konusu alacakları hesaplanmalıdır. Yazılı şekilde karar verilmesi de isabetli olmamıştır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 20/06/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.