11. Hukuk Dairesi 2018/4506 E. , 2019/5987 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Denizli Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 05/05/2016 tarih ve 2016/305-2016/466 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin TMSF"ye devrinden önce Yurtbank A.Ş."nin Denizli Şubesi"ne 23.11.1999 tarihinde 35.000 TL parasını %85 faizle 3 ay vadeli olarak yatırdığını, paraya karşılık havale makbuzu ve banka cüzdanı verildiğini, 22.10.1999 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile Yurt Bank A.Ş."nin TMSF"ye devredildiğini, TMSF yönetim kurulunun 26.01.2001 gün ve 7 sayılı kararı ile davalı bankanın Sümerbank A.Ş. bünyesinde tüm aktifi ve pasifiyle birleştirildiğini, daha sonra OYAK Bank A.Ş."nin 07.12.2001 tarihli olağan üstü genel kurul kararı ile Sümerbank A.Ş"nin tüm hak alacak borç ve yükümlülükleriyle tüzel kişiliği sona ermek suretiyle geçmişteki borçlardan da TMSF"nin sorumlu olması kaydıyla OYAK Bank A.Ş. tarafından devralındığını, OYAK Bank A.Ş."nin daha sonra bütün aktifi ve pasifi ile birlikte ING Bank A.Ş."ye satıldığını, müvekkilinin söz konusu parasını bankaya yatırdığı sırada banka memurları tarafından KKTC"de kurulan dava dışı Yurt Security Off Shore Bank Ltd. Şti. adlı paravan bankanın kredi şubeleri olduğunu, bu şubenin yüksek faiz verdiğini belirterek sanki bu bankaya havale yapılıyormuş gibi talimat imzalatılarak Yurtbank logolu yanıltıcı biçimde tanzim edilen hesap cüzdanı verildiğini, bu yatan paraların Kıbrıs ‘daki banka ve şirkete gitmediği paraların Türkiye"de kalarak paravan şirketlere kredi kullandırılarak dolandırıcılık yaptıklarının ceza davası ile sabit olduğunu ileri sürerek müvekkilinin bankaya yatırmış olduğu 35.000 TL"nin 23.11.1999 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa"nın 1/2 maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası"nın avans faiziyle davalılar TMSF ve ING Bank A.Ş."den tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı TMSF ve ING Bank A.Ş. vekili; kamu tüzel kişiliğine haiz müvekkili TMSF hakkında idare hukuku ilkelerine göre dava açılması gerektiğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının parasını yatıracağı finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içerisine girmesi gerekirken kendisinden beklenen bu özeni göstermediğini, davacının müterafik kusurunun bulunduğunu, banka ile davacı arasında kurulan havale ilişkisi çerçevesinde bankanın havale konusu miktarı Yurtbank Off-Shore Ltd."ye ödemekle hukuken sorumluluğunun sona erdiğini, uygulanması gereken faizin vadesiz mevduata uygulanan faiz oranı olması gerektiğini, davacının serbest iradeleriyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiğini, TMSF"nin Yurt Security Off-Shore Limited nezdindeki mevduatları için herhangi bir garantisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; bozma ilamında belirtilen gerekçeler doğrultusunda davalı TMSF yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, banka hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkin olup mahkemece, yazılı gerekçeyle davalı olarak belirtilen TMSF yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş olup TMSF lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmiştir. Ancak Dairemizin bozma ilamında da belirtildiği ve dava dilekçesinden açıkça anlaşılacağı üzere davalı olarak Yurtbank A.Ş. gösterilmiş, TMSF ise Yurtbank A.Ş."ye izafeten, dava dilekçesinde yer almıştır. Davada, TMSF"ye davalı olarak husumet tahmil edildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, TMSF’nin davada taraf sıfatının bulunmadığı hususu göz önüne alınarak lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde lehine nispi vekalet ücreti takdiri doğru olmayıp, kararın bu yönden bozulması gerekirse de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın anılan yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinin hüküm fıkrasından tamamen çıkarılarak yerine “TMSF’nin işbu davada taraf sıfatı bulunmadığından lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle davacı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 30/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.