Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/52
Karar No: 2022/1213
Karar Tarihi: 15.09.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/52 Esas 2022/1213 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/52
KARAR NO: 2022/1213
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2021
NUMARASI: 2021/182 Esas - 2021/386 Karar
DAVA: Bağıştan rücu
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/09/2022
Davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı şirketin 1982 yılında müvekkili tarafından kurulduğunu, 2012 yılına kadar yönettiğini, ancak birtakım sebeblerle tüm hisselerini davalı çocukları ve eşine devrettiğini,fakat davalılara yapılan devrin bağışlamanın sebebi dışında kullanıldığını,davalıların şirketi mali açıdan zor durumu soktuklarını, diğer davalının da hisselerini kendisinden habersiz bir şekilde ... isimli şahsa devrettiğini, davalıların hisse devrinin amacına uygun davranmadığını ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle hisse devirlerinin iptali ile müvekkiline iade edilmesi gerektiğini belirterek hisse devirlerinin iptaline ve iadesinin mümkün olmaması durumunda ise, sebepsiz zenginleşen davalılar tarafından 10.000-TL ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili;davacının bağışladığını iddia ettiği hisselerin adedini ve bedelini bilmesine rağmen belirsiz alacak davası açtığını, bir an için davacının haklı olduğu düşünülse dahi, zamanaşımı sebebiyle davanın reddi gerektiğini, borca batık ve iflas ertelemesi içinde olan şirketin kurtulmasının zor olduğunu, davacının kendi başarısız yönetimini göz ardı ederek şirketi başarılı bir şekilde yönetenlere karşı kötü niyetli iddialarda bulunduğunu, davacının kötü alışkanlıkları nedeni ile hem şirketi hem de aile düzenini zor duruma soktuğunu, davacının şirketi iflas aşamasına getirdiğini,hisselerin bağışlanmadığını, davacının şirketten ayrılış tarihi itibarı ile şirketin 16.000.000-USD borçlu durumda olduğunu, davacının adeta şirketten kaçtığını,dava dilekçesinde devir işlemlerinin iptali talebinin hukuken nazara alınmasının mümkün olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı davasını açarken, hisselerini devrettiği ..., ..., ... ve ...AŞ'ye husumet yönelterek 29/03/2017 tarihli dava dilekçesi ile dava açtığı, mahkemenin 2017/369 Esas sırasına kaydedildiği, davacının bağıştan dönerek hisselerin tekrardan adına tescili isteminde davanın hisseyi devrettiği kişiye yöneltmesinin gerekli ve yeterli olduğu, eldeki talepte şirketin husumetinin bulunmadığı, bu sebeple davalı ...AŞ yönünden davanın tefrik edilerek işbu ... esas sırasına kaydedildiği,bağıştan dönme koşullarının oluşup oluşmadığının TBK.nun 276 vd maddeleri uyarınca genel hükümlere göre çözümlenecek olup, bu davada davalı şirketin pasif husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Talep edilen hisselerin bizzat davalı şirkete ait olduğunu, dolayısıyla davanın sonucundan birinci derecede etkilenecek olanın şirket olduğunu, davanın bağışlamanın geri alınması sebebine dayalı şirket hisse devrinin iptali olarak nitelendirilmesinin mümkün olduğunu, bu nedenle de davanın şirkete de yöneltilmesi gerektiğini, ayrıca mahkemece nama yazılı pay senedine bağlanmamış hissenin devrinin tedbir yolu ile önlenmesinin mümkün olmaması nedeniyle tedbirin hükümsüz kaldığından bahisle kaldırılmasına karar verildiğini, bu noktada hem tedbiren devrinin önlenemeyen hem de husumet yönlendirilemeyen şirketin hisseleri üzerinde doğacak hakkın nasıl korunacağı sorusunun cevapsız kaldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı olarak devredilen şirket hisselerinin iadesi, olmadığı takdirde değerinin ödenmesi istemine ilişkindir. Davacı tarafça, hisselerin devredildiği ..., ... ve ... ile ... AŞ'ye karşı İstanbul Anadolu 3. ATM'nin 2017/369 Esas sırasında açılan davada davalı şirket yönünden dosyanın tefrikine karar verildiği ve istinaf incelemesine gelen gelen 2021/182 Esasını aldığı, diğer davalılar yönünden 2017/369 Esas sayılı dosyada davanın görev yönünden reddine, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğuna karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı, davalı şirketteki hisselerini çocukları ve eşi ..., ... ve ...'a devrettiğini, bu devir ve bağışlamanın amacı dışında kullanıldığını, TBK m.295 ve TMK m.510 hükümleri uyarınca kanundan doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hisselerin iade edilmesi gerektiğini belirterek iş bu davayı açmış olup, mahkemece davalı şirkete husumet düşmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Somut olayda davacı TBK m.295 vd. Hükümlerine (818 S.lı BK m.244 vd.) dayalı olarak bağış yoluyla devrettiğini iddia ettiği şirket hisselerinin iadesini, olmadığı takdirde değerinin ödenmesini talep etmektedir. Davacının bağıştan dönerek hisselerin adına tekrar tescili isteminde bulunduğundan davanın hisseyi devrettiği kişilere yöneltmesi yeterlidir. Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözülecek uyuşmazlıkta davalı şirkete husumet düşmeyeceğinden mahkemece pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK 'nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.15/09/2022

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi