11. Hukuk Dairesi 2018/4602 E. , 2019/5980 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/10/2017 tarih ve 2016/376 E- 2017/379 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 05/07/2018 tarih ve 2018/144 E- 2018/804 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkilleri adına tescilli “PINAR” ibareli birçok marka bulunduğunu, müvekkilinin mezkur markalarının başta et ve süt ürünleri olmak üzere gıda maddelerinin üretim ve satımında yüksek tanınmışlığa sahip olduğunu, nitekim TPMK nezdinde de tanınmış marka olarak tescillendiğini, davalının tescilini talep ettiği “ÇEREZ PINARI” ibareli markanın görsel ve işitsel olarak müvekkillerinin markalarıyla aynı olduğunu, tüketicilerin markaların ve kapsadıkları mal ve hizmetlerin benzerliğinden ötürü davalı markasına yönelebileceğini, dava konusu markanın “PINAR” markasının tanınmışlığından haksız menfaat teminine yol açacağını, davalı şahsın kazanılmış hak iddia ettiği markaların sadece kuru yemiş emtiası için tescilli olduğunu, tescilin kapsamı genişletilemeyeceği için kazanılmış hak müessesesinden faydalanamayacağını, “PINAR” ibaresinin müvekkili şirketlerin aynı zamanda ticaret ünvanı olduğundan 556 sayılı KHK md.8/5 gereğince de başvurunun reddi gerektiğini ileri sürerek 2016-M-7894 sayılı YİDK Kararının iptali ile davalı markası tescil edilmiş ise 2014/107955 sayılı “ÇEREZ PINARI+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Diğer davalı vekili, davacı şirketlere ait “PINAR” ibareli ve esas unsurlu markalar ile müvekkilinin başvuru markası arasında benzerlik olmadığını, zira pınar ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, dava konusu markada geçen “Pınarı” ibaresinin markanın kullanılacağı mal ve hizmetleri tanımlamak ve “bol miktarda” olduğunu vurgulamak amacıyla kullanıldığını, “çerez” sözcüğünün tamlaması ile meydana getirildiğini, dava konusu markanın Pınar Kuruyemiş A.Ş adına tescilli markaların serisi niteliğinde olduğunu, önceki markaların ürün ve hizmet sınıfları benzer olduğundan tescilin kapsamının genişletildiğinden de bahsedilmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davalı başvuru markasının kapsamındaki 29, 35 ve 43. sınıflara konu mal ve hizmetlerin, davacının önceki tarihli markalarının da kapsamında olduğu ancak, davalının “ÇEREZ PINARI+şekil” ibareli marka başvurusuyla davacının “PINAR” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuruda geçen “pınarı” ibresinin yine marka başvurusunda geçen “çerez” ibaresini tamamlayan, o kelimeden ayrı telafuz edilemeyen bütünsel bir anlamı olduğu, başvuru ibaresindeki sağ ve sol tarafta bulunan şekillerin “ÇEREZ PINARI” şeklindeki başvuru markasının davacının “PINAR” ibareli markalarından uzaklaştırdığı, davacının “PINAR” ibareli markalı mal ve hizmetinden yararlanmak/satın almak isteyen tüketicinin davalının başvuru markalı mal/hizmetini satın/yararlanmak biçiminde bir yanılgıya düşmeyeceği, davacı markası ile davalı başvurusu arasında 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında iltibasın bulunmadığı, taraf markaları arasında işaret benzerliği olmadığından 556 sayılı KHK"nın 8/4 maddesindeki koşulların da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalının başvuru markası “ÇEREZ PINARI+ŞEKİL” ibaresinden oluşmakta olup, davacı Şirketlerin itirazlarına dayanak markalarının esas unsuru ise “PINAR” ibaresidir. Dairemizin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca işaretlerin benzer olup olmadıkları hususunda değerlendirme yapılırken baskın unsurların yanında üzerinde kullanıldıkları emtia ve hizmetlerin hitap ettikleri tüketiciler nezdinde bıraktıkları genel izlenim dikkate alınmalı veişaretlerin iltibas tehlikesine yol açıp açmadıkları buna göre değerlendirilmelidir.
Şu halde, İlk Derece Mahkemesince davalının başvuru markasında yer alan “PINARI” ibaresinin “ÇEREZ” ibaresini tamlayan ve bir bütün halinde anlam ifade eden, ondan ayrıca telafuz edilemeyecek, bir ibare olması nedeniyle davacıların markaları ile iltibas oluşturmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de; davalı markasının akılda kalan baskın unsurunun “PINAR” ibaresi olduğu ve davacıların aynı sınıflarda tescilli “PINAR” esas unsurlu markalarıyla karşılaştırıldığında markalar arasında görsel, işitsel ve telaffuz olarak markaların hitap ettikleri tüketiciler nezdinde bıraktıkları genel izlenim de dikkate alındığında 556 sayılı KHK’nın 8/1.b maddesi anlamında ilişkilendirme ihtimalini de içerecek derecede benzerlik bulunduğu ve başvuru markasında yer alan şekil unsurunun da ayırt edicilik sağlamaktan uzak olduğu kabul edilerek değerlendirme yapılması gerekirken, İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde taraf markaları arasında iltibas oluşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine dair kararının kaldırılmasına yönelik davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek kararın davacılar yararına bozularak kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçeyle, davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 30/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.