17. Ceza Dairesi 2018/8582 E. , 2019/6562 K.
"İçtihat Metni"
Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-b ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl, 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun"un 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2016 tarih, 2016/179 Esas ve 2016/319 Karar sayılı temyiz edilmeksizin kesinleşen asıl kararı ile hükümlünün yargılamanın yenilenmesi taleplerinin reddine ilişkin, 03/01/2017 ve 18/04/2017 tarihli 2016/179 Esas ve 2016/319 Karar sayılı ek kararlarına karşı, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 03/12/2018 tarih ve 94660652-105-16-13304-2018-Kyb sayılı yazıları ile Kanun Yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 12/12/2018 tarih ve 2018/99055 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın istem yazısında:
1-Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2016 tarih, 2016/179 Esas ve 2016/319 Karar sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
Somut olayda, sanığın olay tarihinde katılan ..."in kasiyer olarak çalıştığı ... Market isimli iş yerine girdikten sonra, katılanın kasasına gelerek bir paket sigara isteyerek 200,00 Türk lirası para vermesi, bu esnada bozuğu olduğunu beyan edip 200,00 Türk lirayı geri istemesi, akabinde ise 200,00 Türk lirasını bozdurmak istediğini beyan ederek müştekide kafa karışıklığı yaratmak suretiyle 100,00 Türk lirası parayı alarak uzaklaşması şeklinde iddia ve kabul edilen eyleminin, 5237 sayılı Kanun"un 142/2-h maddesinde düzenlenen "Bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık" suçunu oluşturduğu gözetilmeden, anılan Kanun"un 142/2-b maddesinde düzenlenen özel beceri göstermek suretiyle hırsızlık suçundan hüküm kurulmasında,
2-Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/01/2017 ve 18/04/2017 tarihli, 2016/179 Esas ve 2016/319 sayılı ek kararları yönünden yapılan incelemede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 23/3. maddesinde yer alan “Yargılamanın yenilenmesi hâlinde önceki yargılamada görev yapan hâkim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 318/1. maddesinde ki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.” biçimindeki düzenleme karşısında, ilk kararı veren hâkimin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu nedenle adil yargılama hakkının bir uzantısı olarak olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği cihetle, somut olayda mahkûmiyet hükmünü veren Hâkim Fatma Meşe (34889) tarafından, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin ek kararların verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararların bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
Denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme
1- Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2016 tarih, 2016/179 Esas ve 2016/319 Karar sayılı kararı yönünden;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün 2008/5-19 Esas, 2008/31 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, kanun yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlama amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
Bu denetimin konusu, maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır. Hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır. Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle gerek kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlı olup her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir.
Kanun yararına bozma yoluna başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz kanun yolundan farklı olarak kanun yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararı ile Ceza Genel Kurulu"nun 08.04.1985 gün ve 453-201 sayılı kararı ve 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararları da aynı doğrultudadır.)
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; sanık ..."ın, hakkında yapılan yargılama sonunda katılan Gamze Çelik"in kasiyer olarak çalıştığı Akuğur Market isimli iş yerine girdikten sonra, katlanın kasasına gelerek bir paket sigara isteyerek 200,00 TL. para vermesi, bu esnada bozuğu olduğunu beyan edip 200,00 TL. geri istemesi, akabinde ise 200,00 TL. bozdurmak istediğini beyan ederek katılanda kafa karışıklığı yaratmak suretiyle 100,00 TL. parayı alarak uzaklaşması şeklinde iddia ve kabul edilen eyleminin, 5237 sayılı Kanun"un 142/2-h maddesinde düzenlenen "bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık" suçunu oluşturduğu gözetilmeden, anılan Kanun"un 142/2-b maddesinde düzenlenen özel beceri göstermek suretiyle hırsızlık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-b ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl, 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun"un 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair karar verilmiştir.
TCK"nun 142/2-b maddesinde düzenlenen “Elde ve üstte taşınan eşyayı çekip alma” nitelikli durumun uygulanabilmesi için suçun konusunu oluşturan eşyanın elde veya üstte taşınıyor olması gereklidir. Somut olayımızda ki eylem ise yoğun iş ortamında kasiyer olarak çalışan katılanın dikkatini dağıtmak için sorular sorarak kasa üzerine bırakılan paranın alınmasından ibarettir. Market olan iş yerinin bina niteliğinde olduğu ve eylemin bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık suçunu oluşturduğu hususunda tereddüt yoktur. Yargıtayın istikrar kazanan kararları da bu yöndededir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 14.10.2014 gün ve 750-429 sayılı, Yargıtay 2. Ceza Dairesi"nin 23.01.2018 tarih ve 831-158 sayılı kararı ile 17. Ceza Dairesinin 14.05.2018 tarih, 2016/8903 Esas ve 2018/6918 Kararı; 25.04.2018 tarih, 2016/4859 Esas ve 2018/5725 Kararı ).
Somut olayda suç tarihinin TCK"nun 142. maddeside değişiklik yapan 6545 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra olması nedeniyle TCK"nun 142/2-b ve h, bentlerinin ceza miktarları aynıdır. Dairemizin çeşitli kararlarında belirtildiği üzere, TCK"nun 142/2-b ve h, bentlerinin ceza miktarlarının aynı olması nedeniyle b ve h bentlerinin hükümde hatalı olarak yer alması sonuca etkili görülmeyerek yada mahallinde düzeltilebilir yazım veya takdir hatası kabul edilerek bozma nedeni yapılmamaktadır (17. Ceza Dairesinin 2018/1240- 6796; 2018/4865- 16925; 2018/4413- 15032).
Somut olayda aynı fıkranın farklı bentleri arasında ceza miktarının aynı olması nedeniyle kanun yararına bozmaya konu edilen hukuka aykırılığın, 5271 sayılı CMK"nun 309. maddesindeki hallere dahil olan esaslı bir hukuka aykırılık olmayıp, Dairemizce temyiz incelemesinde de bozma nedeni yapılmayan, sonuca etkili olmayan, takdir hatası niteliğinde olduğu bu nedenle kanun yararına bozma konusu yapılmasının mümkün olmadıgı görülmektedir.
2- Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/01/2017 ve 18/04/2017 tarihli 2016/179 Esas ve 2016/319 Karar sayılı ek kararları yönünden yapılan incelemede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 23/3. maddesinde yer alan “Yargılamanın yenilenmesi hâlinde önceki yargılamada görev yapan hâkim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 318/1. maddesinde ki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.” biçimindeki düzenleme karşısında, ilk kararı veren hâkimin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu nedenle adil yargılama hakkının bir uzantısı olarak olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği kabul edilmektedir. Yine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 30. maddesindeki “(1) Hâkim, yasaklılığını gerektiren sebeplere dayanarak çekindiğinde; merci, bir başka hâkimi veya mahkemeyi davaya bakmakla görevlendirir.” şeklindeki hüküm gereğince mercii tarafından hâkim görevlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin asıl kararı veren aynı hakim tarafından yargılamanın yenilenmesi talebin reddine dair karar verilmesi açık yasa hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir.
İnceleme konusu somut olayda:
1) Sanık ..."ın olay tarihinde Akuğur Market isimli iş yerine girdikten sonra, kasiyer olarak çalışan katılan Gamze Çelik"in kasasına gelerek bir paket sigara isteyerek 200,00 TL. para vermesi, bu esnada bozuğu olduğunu beyan edip 200,00 TL. parayı geri istemesi, akabinde ise 200,00 TL. bozdurmak istediğini beyan ederek katılanda kafa karışıklığı yaratmak suretiyle 100,00 TL. parayı alarak uzaklaşması şeklinde iddia ve kabul edilen eyleminin, Dairemizin istikrar kazanmış içtihatları gereği 5237 sayılı Kanun"un 142/2-h maddesinde düzenlenen "bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık" suçunu oluşturduğu gözetilmeden, anılan Kanun"un 142/2-b maddesinde düzenlenen özel beceri göstermek suretiyle hırsızlık suçundan hüküm kurulmasında isabet görülmemiş ise de suç tarihi itibarıyla TCK 142/2-b ve h, bentlerinin ceza miktarlarının aynı olması karşısında hükümlünün yararının bulunmadığı gibi kesinleşen hükümlere karşı başvurulan kanun yararına bozmanın kesin hüküm etkisinin zedelenmemesi için esaslı hatalar hakkında başvurulması gerekmektedir.
Dairemizin çeşitli kararlarında (17. Ceza Dairesinin 2018/1240 - 6796; 2018/4865 - 16925; 2018/4413 - 15032 ) belirtildiği üzere, TCK 142/2-b ve h bentlerindeki ceza miktarlarının aynı olması nedeniyle sonuca etkili görülmeyerek yada mahallinde düzeltilebilir yazım veya takdir hatası kabul edilerek bozma nedeni yapılmamaktadır. Kanun yararına bozmaya konu kararda da suç tarihi itibarıyla TCK"nun 142/2-b ve h, bentlerinin ceza miktarının aynı olması nedeniyle, sonuca etkili olmayan, takdir hatası niteliğinde olup temyiz incelemesinde de bozma nedeni kabul edilmeyen hususun kanun yararına bozma konusu yapılmasında,
2) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 23/3. maddesinde yer alan “Yargılamanın yenilenmesi hâlinde önceki yargılamada görev yapan hâkim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 318/1. maddesinde ki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.” biçimindeki düzenlemeler birlikte değerlendirldiğinde, ilk kararı veren hâkimin olayla ilgili görüş ve kanaatinin ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu nedenle adil yargılama hakkının bir uzantısı olarak
olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği kabul edilmektedir. Somut olayda mahkûmiyet hükmünü veren Hâkim Fatma Meşe (34889) tarafından, yargılamanın yenilenmesi talebinin değerlendirilerek reddine ilişkin ek kararların verilmesinde, isabet görülmemiştir.
SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2016 tarih, 2016/179 Esas ve 2016/319 sayılı kararına karşı kanun yararına bozma istemi yerinde görülmediğinden REDDİNE,
2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/01/2017 ve 18/04/2017 tarihli 2016/179 Esas ve 2016/319 Karar sayılı ek kararlarına karşı kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden,
Bursa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/01/2017 ve 18/04/2017 tarihli 2016/179 Esas ve 2016/319 sayılı ek kararlarının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca Kanun Yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 02/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.