(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2018/3575 E. , 2020/1801 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... davalı ... temsilcisi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 05/05/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; ... ilçesi, ... köyünde 1977 yılında genel arazi kadastrosu ile kesinleşen tapu kaydına güvenerek 74, 88, 95, 105, 110, 111, 112 ve 358 numaralı parselleri 2004 yılında hukuka uygun yollardan satın aldığını, 2007 yılında orman kadastrosunun tamamlandığını ve askıya çıkarıldığını, bu parsellerin orman sınırlaması içinde kaldığını, ... Kadastro Mahkemesinin Yargıtayca onanan ve 13/11/2013 tarihinde kesinleşen 2009/53-2012/3, 07/01/2014 tarihinde kesinleşen, 2009/65 - 2012/4 sayılı kararı ile 88.945,36 m2 arazi (2009/53 E. kararla 74 sayılı parselin 5600 m2, 88 sayılı parselin 1111,59 m2, 95 sayılı parselin 18.900 m2, 105 parselin 6448,03 m2, 110 sayılı parselin 16.181,96 m2, 111 parselin 21.500 m2, 112 parselin 19.202,89 m2 ve 2009/65 E. kararla 358 sayılı parselin 650,60 m2) hukuken tapuları geçersiz kılınarak hukuk yolu ile bedelsiz kamulaştırıldığını, Anayasa Mahkemesinin 12/05/2011 tarih ve 2009/31 E. - 2011/77 K. sayılı kararında, karşılığı ödenmeksizin mülkiyet hakkına müdahale edilemeyeceğinin karar altına aldığını, Anayasa Mahkemesine yaptığı 2012/1315 bireysel başvurusunun 16/04/2013 tarihinde, başvuru yollarının tüketilmemiş olduğundan reddedildiğini, 4721 sayılı Kanunun 1007. maddesi, 6098 sayılı Kanunun 146. maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/11/2009 tarih ve 2009/4-383 E. - 2009/517 K. kararında tapu sicilinin tutulmasından Devletin sorumlu olduğu, 10 yıl içinde Hazine aleyhine Adli Yargıda dava açılabileceğini, Maliye Bakanlığına 6487 sayılı Kanunun 21. maddesi gereğince yaptığı uzlaşma talebinin 21/01/2014 tarih ve 2037 sayılı yazı ile 6487 S.K. girmediğinden uygun görülmediğini, Orman Bakanlığına da aynı nitelikteki başvurusunun 23/12/2013 tarih ve 4908 sayılı yazı ile ilgilisinin Maliye Hazinesi olduğundan dilekçesinin kabul edilmediğini, kendisinin de dava açması nedeniyle bu tarihten itibaren uzlaşmayı kabul etmediğini, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13/12/201 tarih ve 2012/8798 - 2011/14624 E.K. sayılı kararında belirtildiği gibi tapu sahibinin gerçek zararı neyse, tazminat miktarınında o kadar olması, bu miktar zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak ise aynı durumun tesis edilebileceği kadar olması, bu olayda zararının 88.945,36 m2 arazi bedeli 111.181,17.-TL, arazinin üzerindeki kızılçam ormanı bedelinin 44.000.-TL, yerel ve yüksek mahkemelerdeki masraf 4.517,8.-TL olmak üzere toplam 159.698,97.-TL olduğu, arazilerinin tapusunun hukuk yolu geçersiz kılınması nedeniyle 159.698,97.-TL maddi zarara uğradığını, tapuların kadastro mahkemesi kararı ile geçersiz kılındıktan sonra kamunun kendisini taraf göstererek tapu iptali davaları
açarak bu arazilerin tapularını Maliye Hazinesi adına tescil ettireceğini, bu davaların ve ormanla hisseli tapularının ifrazı nedeniyle miktarını bilemediği kadar zararlarla karşılaşacağından fazlaya ait talep hakkının saklı tutulmasını, 159.698,97 TL dava tarihinden itibaren yasal faiziyle maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece davanın idari eylemden kaynaklandığı bu tür davaların idari yargı mahkemelerinde görüleceği gerekçesi ile dava şartı yokluğundan usûlden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 08.10.2015 tarih ve 2015/6346 - 8756 E.K. sayılı kararı ile “4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur." maddenin üçüncü bendi ise "Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür." hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türüdür.
Dava konusu olayda, davacı tarafından satın alınan taşınmazın, mahkeme kararı üzerine tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle uğradığı zararın giderilmesi talep edildiğinden HGK"nın 27/04/1977 tarih ve 977/4-248 E. - 448 K. gibi davada tapu sicilinin tutulmasından doğan zararın kanıtlanması, özel hukuk ilkelerine göre eylem ile zarar arasındaki nedensellik bağının belirlenmesi gerektiğinden ve TMK"da sicilin bulunduğu yer mahkemesinde görüleceğine dair düzenleme bulunduğundan adli yargı görevlidir. Mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçelerle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile 103.931,21 TL’nin 05/05/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında Hazinenin sorumlu olduğu belirlenip arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu kullanılarak değer belirlenmesinde ve taşınmaz üzerindeki doğal yollarla oluşan orman ağaçlarının değerinin tazminat hesaplamasına dahil edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre Hazine temsilcisinin tazminata ve davacının taşınmaz üzerindeki ağaçların değerinin tahsiline ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Ancak, davacı TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, önceki yargılamalar nedeniyle yaptığı yargılama giderlerini talep edebileceğinden mahkemece soyut gerekçelerle bu talebin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün önceki yargılamalar sebebiyle yapılan yargılama giderlerinin tahsili talebinin reddine ilişkin kısmının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... temsilcisinin tazminata ve davacının taşınmaz üzerindeki ağaçların değerinin tahsiline ilişkin temyiz itirazlarının REDDİNE, davacının önceki yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının kabulü, hükmün bu talebin reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.