Esas No: 2017/2935
Karar No: 2021/6230
Karar Tarihi: 08.11.2021
Danıştay 4. Daire 2017/2935 Esas 2021/6230 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/2935
Karar No : 2021/6230
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Müdürlüğü
KARŞI TARAF (DAVACI) : …. Madencilik Turizm İmalat İthalat Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. ….
İSTEMİN KONUSU : …. Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına sahte fatura kullanıldığından bahisle takdir komisyonu kararına istinaden 2009 yılına ilişkin re'sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı şirketin defter ve beyannamelerinin gerçeği yansıtmadığı yönünde herhangi bir somut tespit yapılmadığı halde yapılan takdire sevk işlemi sonucunda, takdir komisyonu tarafından da, davacı şirketin defter ve belgeleri dışındaki harici doneler dikkate alınmadan, salt davacıya fatura düzenleyen mükellef hakkındaki vergi tekniği raporuna dayanılarak davacı şirketin maliyetlerinin sahte belgeye dayandığından bahisle takdir edilen matraha göre davacı şirket adına resen tarh edilen dava konusu vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına yapılan tarhiyatın kanun gereği olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 08/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı adına, sahte fatura kullandığının tespit edildiğinden bahisle takdir komisyonu kararlarına istinaden tarh edilen 2009 dönemine ilişkin vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davanın kabulü yönündeki Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf istemini reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, … Grup Başkanlığı'nın … tarih ve … sayılı yazısında davacının 2009 yılında, hakkında sahte belge düzenleme nedeniyle vergi tekniği raporu tanzim edilen … Vergi Dairesi mükellefi …'den aldığı faturaları Ba formu ile beyan etmesi nedeniyle takdir komisyonuna sevk edilmesi gerektiğinin belirtildiği, bunun üzerine 213 sayılı Kanunun 30/6 maddesi uyarınca 31/12/2014 tarihinde takdire sevk işleminin yapıldığı, 05/11/2015 tarihli takdir komisyonu kararları ile matrah takdir edildiği, söz konusu matrah farkları üzerinden yapılan cezalı tarhiyatlara karşı işbu davanın açıldığı; Vergi Mahkemesince, gerek davalı idarece gerekse takdir komisyonunca yasayla tanınan inceleme ve araştırma yetkileri kullanılmak suretiyle ihtilaf konusu dönemlere ilişkin olarak herhangi bir inceleme yapılmadığı, davacının sahte fatura düzenlediği kabul edilen mükelleften olan alımlarını yasal defter ve belgelerine kaydedip kaydetmediği, indirim ve maliyetlerine yansıtıp yansıtmadığı hususları araştırılarak gerçek durumun ortaya konulmadığı, ayrıca düzenlenen faturaların hangisinin ne miktarda defterlerine kaydedilip beyanlarına intikal ettirildiğinin tespitiyle yükümlünün ilgili dönem defter ve belgeleri yahut indirim listeleri üzerinden kullandığı fatura tutarları dikkate alınıp dönem beyanları karşılaştırılarak ödenmesi gereken tutarların doğruluğunun belirlenmediği, dolayısıyla herhangi bir araştırma inceleme içermeyen, kalıplaşmış ve dayanaksız ifadeler kullanılmak suretiyle bir takım tutarların vergi matrahı olarak takdir olunmasında ve bu matrahlar üzerinden yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle cezalı tarhiyatların kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Mükelleflerin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29 ve 34. maddelerine göre kendilerine yapılan teslim ve hizmetler nedeniyle düzenlenen fatura ve benzeri vesikalardaki katma değer vergisini indirim konusu yapabilecekleri, ancak, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3. maddesinin (B) bendinde ifade edildiği üzere vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, bu kuralın gereği olarak mükelleflerin 29. madde hükmünden yararlanabilmelerinin ön şartının, fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması, indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve söz konusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerektiği, 213 sayılı Kanunun 30. maddesi, bu maddenin 6. bendi, 31. maddesi, 74. maddesinin (a) fıkrasının 1 ve 2. bendleri, 75. maddesi ve incelemeye ilişkin hükümleri gereği, vergi idaresinin mükelleflerin yapmış oldukları katma değer vergisi indirimlerinin hukuka uygun olup olmadığını denetlemek amacıyla inceleme yapabileceği gibi takdir komisyonu marifetiyle matrah belirleyebileceği, belirlenen matrah üzerinden indirim konusu vergilerin reddi ve re'sen vergi tarhiyatı yapılabileceğinin açık olduğu, buna göre belirtilen yasa kurallarına göre matrah takdiri için takdir komisyonuna sevkin yapıldığı sırada re'sen takdir nedeninin var olmasının yeterli olduğu, takdir komisyonunun, takdir edilmesi talep edilen bütün vergi türleri için matrah takdirine yetkili olduğu, vergi türleri bakımından matrahın nasıl belirleneceğinin, kendi özel kanunlarında düzenlenen "istisna", "muafiyet", "kanunen kabul edilmeyen gider", "oran", "indirim mekanizması" gibi çeşitli vergisel kurumlar ile belirlendiği, takdir komisyonlarının, matrahı belirlenecek verginin özel kanununda sayılan bu düzenlemeleri esas alarak matrah takdir edeceği, takdir komisyonlarının takdir sebebi bulunup bulunmadığını inceleme yetkisi bulunmadığı, bu şartların yerine getirilmesi durumunda ise takdir komisyonlarının her türlü inceleme yetkisini haiz olduğu ve kendileri inceleme yapabilecekleri gibi inceleme yetkisini haiz diğer şahıs ya da kurumlar tarafından yapılmış incelemeleri dikkate alarak matrah takdir etmelerinde de yasal bir engel bulunmadığı açıktır.
Yukarıda yer verilen mevzuatın değerlendirilmesinden;
1. Türk Vergi Sisteminin temel olarak beyan esasına dayandığı, tarh görev ve yetkisinin yani beyan edilen matrah üzerinden ödenmesi gereken verginin hesaplamasının vergi dairesinde olduğu, mükellef hakkındaki her türlü bilgi, belge ve bildirimlerin bağlı olduğu vergi dairesindeki tarh dosyasında tutulduğu, tarhiyatın beyana dayalı olarak tahakkuk fişi, diğer hallerde kanunda belirtilen nedenlere bağlı olarak ikmalen, re'sen ve idarece tarhiyatta ihbarname ile gerçekleştirildiği,
2. Ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak amacı ile tarh zamanaşımı süresi içerisinde incelemeye yetkili olanlarca her zaman inceleme yapılabileceği,
3. Kanunda belirtilen haller ile yine Kanunla idareye verilen yetki uyarınca belirlenen hallerde mükelleflere bildirim zorunluluğu getirildiği, bu hallerden birisinin de periyodik (aylık) olarak mal ve hizmet alım ve satımında bulunduğu mükelleflere ilişkin olarak Ba (mal ve hizmet alımına ilişkin) ve Bs (mal ve hizmet satımına ilişkin) formlarının bildirilmesi olduğu, bu formlarda faturalarda yer alan bilgilere (muhatabın adı/soyadı, fatura numaraları, tarihi, mal ve hizmetin nevi, miktarı, tutarı vs.) yer verildiği,
4. İdarece bu bildirimlerin kontrolü sonucunda hakkında sahte veya yanıltıcı belge düzenlediği yolunda vergi tekniği raporu bulunanlardan mal ve hizmet alınmış olduğunun tespiti durumunda re'sen takdir nedeni bulunduğu gerekçesiyle (tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması) başka nedenlerin de bulunup bulunmadığına bağlı olarak inceleme yapılmasına veya Ba-Bs bildirimleri üzerinden tespit edilebilen durumlarda genellikle takdir komisyonuna sevk edilmesine karar verildiği, takdir komisyonunca hakkındaki SMYİB düzenlediği yolunda VTR bulunan mükelleflerden mal ve hizmet alındığının Ba formu ile bildirilmesi hallerinde KDV ile ilgili olarak Ba formunda yer verilen tutarlar ve dönemler dikkate alınarak matrah belirlendiği yani aslında mükelleflerin kendi beyanları doğrultusunda indirime konu ettiği ilgili dönem matrahından bu mükelleflerden alınan faturaların çıkarılması suretiyle indirime konu matrahı azaltma sonucu doğuracak şekilde matrah takdir ettiği; vergi dairesince de belirlenen bu matrahlara isabet eden KDV'leri, tarh dosyasında bulunan KDV beyanları, ilgili dönemlerde devreden KDV bulunup bulunmadığı dikkate alınmak suretiyle tarh edilerek ihbarname ile mükellefe bildirildiği, bu suretle gerçekleştirilen tarhiyatlara karşı açılan davalarda davacıların genel olarak bu faturaları almadıkları, kayıt ve beyanlarına yansıtmadıkları, tarhiyatın yapıldığı dönemlerde ödenecek vergi çıkmadığı yolunda iddia ileri sürmedikleri, aksine alınan faturaların gerçek olduğuna ilişkin argümanlar ileri sürdükleri, kendileri hakkında inceleme yapılmadığı ve bu hususun tarhiyatı kusurlandırdığı yolunda iddialarda bulundukları görülmektedir.
Bu durumda, öncelikle davacıların Ba formlarında bildirdikleri faturalara ilişkin itirazlarının (yani kayıt ve beyanlarına yansıtmadıklarına ilişkin iddialarının) bulunmaması durumunda davacı hakkında inceleme yapılmasını gerektirecek yani ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştıracak, tespit edecek ve sağlayacak bir durum (sadece bu faturaların yevmiye defterine kaydedildiğine ilişkin yevmiye tarihi ve numarası dışında) bulunmadığı çünkü zaten mükellefin kendisinin kayıt ve beyanlarına yansıttığını bildirdiği matrah ve tutarlar üzerinden tarh dosyasındaki beyanları da dikkate alınarak tarhiyat yapıldığı için tarhiyatı bu yönden kusurlandıracak bir neden bulunmadığı, aksine iddiaların bulunduğu durumda da bu durumun inceleme yapılmasını gerektirmeyecek şekilde ispatının basit olduğu ve gerek görülmesi halinde mahkemece de kolaylıkla tespit edilebileceği hususları dikkate alındığında tarhiyatın esası hakkında yani hakkında VTR bulunan mükellefin düzenlediği faturaların gerçek bir mal veya hizmet karşılığı düzenlenip düzenlenmediğinin (dosya içerisinde varsa doğrudan VTR'nin (yoksa getirtilerek gerekmesi halinde davacıya tebliğ edilmesi suretiyle) ve davacının konuya ilişkin tüm iddia ve delillerinin) irdelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ve tarhiyatın belirtilen gerekçeyle kaldırılmasına hükmeden Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum..
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.