10. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/5461 Karar No: 2020/5957 Karar Tarihi: 13.10.2020
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/5461 Esas 2020/5957 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı bir çalışanın 5434 sayılı Kanun kapsamında emekli ikramiyesinin ödenmesi istemiyle açtığı dava, iş mahkemesinde görülmüştür. Mahkeme, davanın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle, görev yönünden reddetmiştir. Tarafların vekillerinin temyiz istemleri üzerine, temyiz istekleri süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki kâğıtlar okundu ve işin gereği düşünüldüğünde; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi gerektiğine karar verilmiştir. Ayrıca, yargı yolu kavramı ile ilgili yasal bir açıklama yapılarak, dava konusu uyuşmazlığın çözümünün İdari yargının görev alanına girdiği anlaşıldığı için davanın usulden reddedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri şunlardır: HMK madde 114/1-b bendi, 115/2. madde, 6100 sayılı HMK 331/2, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi.
10. Hukuk Dairesi 2019/5461 E. , 2020/5957 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacıya 5434 sayılı Kanun kapsamında emekli ikramiyesinin ödenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle; davanın idari yargının görev alanına girdiği anlaşıldığından dava dilekçesinin görev yönünden reddine, Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Yargı çeşitleri (kolları) arasındaki ilişkiye yargı yolu denir. Bu nedenle, medenî yargıda hukuk mahkemesi ile idarî yargıdaki idare mahkemesi arasındaki ilişki, bir yargı yolu ilişkisidir. HMK madde 114/1-b bendi gereğince “yargı yolunun caiz olması” dava şartlarındandır ve 115/2. maddeye göre dava şartının noksanlığının tespit edilmesi halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir. Bu karar nihai karar olup taraf lehine yargılama giderlerine de hükmedilmesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK 331/2 “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder” hükmü adli yargı kolu içesindeki mahkemeler arasındaki göreve ve yetkiye ilişkin uyuşmazlıklarda uygulanır. Eldeki davada, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanı usulden reddine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ : Hüküm fıkrasının tamemen silinerek yerine, “1-Dava konusu uyuşmazlığın çözümünün İdari yargının görev alanına girdiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK nın 114/1-b maddesine göre yargı yerinin caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine, 2-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 3-Davalı lehine avukatlık asgari ücret tarifesine göre takdir olunan 1.320,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” hükmünün yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.