Esas No: 2019/6337
Karar No: 2021/6198
Karar Tarihi: 08.11.2021
Danıştay 4. Daire 2019/6337 Esas 2021/6198 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/6337
Karar No : 2021/6198
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, …Yedek Parça San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin vadesi geldiği halde ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen …tarih ve …sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …Vergi Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; amme alacaklarının 2000/1-7 ile 9-12, 2003/1-4 ile 2001/1-12, 2002/6-12 dönemlerine ilişkin katma değer vergisi, 2000, 2001 ve 2002 yıllarına ilişkin kurumlar vergisi, 2000/9 dönemine ilişkin gelir (stopaj) vergisi, vergi ziyaı cezası, fon payı, gecikme faizi borçlarına ilişkin olduğu, 12/03/1992 tarih ve 2986 sayılı ticaret sicili gazetesine göre ...'nın beş yıl süreyle şirket müdürü olarak seçildiği, davacının 06/02/2004 tarih ve 5981 sayılı ticaret sicili gazetesinde yayımlanan 20/01/2004 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket ortağı olduğu, …'nın temsil yetkisi sona erdikten sonra yeni kanuni temsilci seçilmemesi nedeniyle, kanuni temsilci sıfatıyla söz konusu alacakların tahsili amacıyla adına dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, Mahkemelerinin 22/11/2018 tarihli ara kararı ile davalı idareden dava konusu ödeme emri içeriği vergi borçlarının dayanağı takdir komisyonu kararları, vergi inceleme raporu ve vergi tekniği raporunun gönderilmesinin istenildiği, ancak davalı idarece, dava konusu borçların dayanağı belgelerin imha yönetmeliği gereği imha edildiğinin belirtildiği, dolayısıyla dava konusu amme alacağından, davacının sorumluluğunun doğduğunun davalı idarece ispatlanamadığı, ayrıca asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirketin bilinen adresine posta yoluyla tebliğ edilmeye çalışılmadığı, tebliğ mazbatalarının tamamının boş olduğu, adresinde tebligat yapılamadığı hususunun 213 sayılı Kanunda sayılan kişiler tarafından imzalanmak suretiyle tutanak haline getirilmediği görüldüğünden, ilanen tebligat koşulları oluşmadığı halde ilanen tebliğ edilmek suretiyle kamu alacağının kesinleştiğinden bahisle davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu ödeme emri içeriği amme alacaklarının asıl borçlu şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilerek kesinleştirilmediği anlaşıldığından dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Vergi Dava Dairesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 08/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun, "Tebliğ Esasları" başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği; aynı Kanunun, olay tarihinde yürürlükte olan, "Tebliğ Evrakının Teslimi" başlıklı 102. maddesinde de, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerinde yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıda fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tespit olunacağı; 103. maddesinde ise, muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Uyuşmazlıkta; asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirketin bilinen adreslerinde tebliğ edilemediğinden bahisle usulüne uygun olarak ilanen tebliğ edildiği, adreste bulunamama durumunun ise adres tespit tutanaklarıyla somut olarak ortaya konulduğu, asıl borçlu şirket nezdinde yapılan mal varlığı araştırmasında hacze kabil herhangi bir mal varlığı unsuruna rastlanılmadığı, öte yandan davalı idarece asıl borçlu şirketin banka hesaplarına 2011 ve devamı yıllarda e-haciz işlemi uygulandığından tahsil zaman aşımı süresinin de kesildiği anlaşılmış olup, bu haliyle asıl borçlu şirket nezdinde usulüne uygun olarak kesinleştirilen ve tahsil edilemeyen amme alacaklarına ilişkin olarak davacının sorumluluğuna gidilebileceği açıktır.
Bu durumda, dava konusu ödeme emri içeriği amme alacaklarının ait olduğu dönemler dikkate alınarak davacının ilgili dönemlerde kanuni temsilcilik sıfatını haiz olup olmadığının araştırılması suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.