10. Hukuk Dairesi 2014/6919 E. , 2014/23278 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İstanbul 15. İş Mahkemesi
Tarihi :27.12.2013
No :2012/797-2013/713
Dava, 15.08.1983–20.02.2003 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının tespiti ile yaşlılık aylığı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen şekilde, davanın kabulüne davacının yasal boşluğun bulunduğu tarihler arasında 20.02.2003 tarihinde kuruma tescil talebi bulunduğundan ve kurumun aynı tarihte tescil ettiğinden, 15.08.1983–20.02.2003 tarihleri arasındaki sürenin davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul ve tespitine kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25 inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, Kanunun 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 24 üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden muaf olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur.
Hükmü temyiz eden davalı Kurum, sigortalılığa dayanak kılınan Yükçüler Esnaf Odası oda kaydının gerçeğe aykırı olduğunu ileri sürmüştür. 1479 sayılı Yasanın 24. maddesine göre, kural olarak herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın varlığı şart olup, ayrıca, çalışmanın maddede belirtilen şekliyle gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olmak gerekir. Gerçeğe aykırı olduğu savunulan oda kaydı dışında davalı döneme ilişkin vergi ve sicil kaydı bulunmadığı gibi, herhangi bir prim ödemesinin de olmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı, sigortalılığına esas teşkil eden Yükçüler Esnaf odası oda kaydı devam ederken 20.02.2003 tarihli Bağ-Kur"a tescil belgesi ile Kuruma başvurmuş, kurum ise davacının oda kayıt defterinde mahallen yaptığı inceleme sonrasında eski defterlerin ve sigortalılığa ilişkin kaydın bulunmaması nedeniyle 20.02.2003 tarihli vergi kaydına istinaden sigortalılığı başlatmış, Mahkeme de Esnaf Odasından yargılama sırasında aldığı cevabi yazıyı esas alarak davacının sigortalılığının tespitine hükmetmiştir.
1479 sayılı Yasanın 24. maddesine göre Bağ-Kur sigortalılığı için kendi adına bağımsız olarak çalışmanın varlığı şart olmakla beraber, mahkemenin uzun yıllara ilişkin talebe konu dönemin ispatında sigortalılığı ortaya koyacak somut delilleri araştırması gerekir. Bu kapsamda oda aidatlarının ödenip ödenmediği ve buna ilişkin ödeme makbuzları, ilgili odanın genel kurul toplantılarına davacının katılıp katılmadığı, hazirun cetvelinde davacının isim ve imzasının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, olayın özelliği ve delil durumu dikkate alınarak yapılacak araştırma sonucunda davacının davaya konu dönem yönünden kendi nam ve hesabına çalışmasının olup olmadığı, resen araştırılıp dinlenerek ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip davacının kendi nam ve hesabına çalışmasının bulunup bulunmadığı tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda idari davanın sonuca göre değerlendirme yapmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,10.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.