18. Ceza Dairesi 2018/8270 E. , 2019/3842 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
İmar kirliliğine neden olmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Kemer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 23/02/2018 tarihli ve 2017/1234 esas, 2018/642 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Antalya 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 06/04/2018 tarihli ve 2018/1694 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/12/2018 gün ve 100596 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu,
Somut olayda, suça konu olay yerindeki parsellerde imalatların ruhsat gerektirmeyen, 1-2 yıllık yapılar olduğu, bina niteliği taşımaması nedeniyle imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturmadığı ve şüphelinin ifadesinde söz konusu parseldeki yapıların oğluna ait olduğu yönündeki beyanları da dikkate alındığında şüphelinin üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporunda suça konu imalatların incelenmesi neticesinde imalatların 1-2 yıllık yapı olduğunun bildirildiği, şüphelinin taşınmaz üzerindeki 17 adet yapının oğlu İlker Nacar tarafından yapıldığı ve anılan yerlerin pansiyon olarak kullanılması yönünde düşüncenin olduğu şeklindeki beyanları birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle şüphelinin ifadesinde yapıların oğlu İlker tarafından yapıldığını belirtmesine rağmen soruşturma kapsamında İlker Nacar"ın ifadesine başvurulmayarak eksik soruşturma sonucu kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğinin anlaşıldığı, ayrıca bilirkişi raporunda da anılan imalatların yapı niteliği taşıdığının tespit edildiği, anılan parsele ilişkin olarak da Antalya İdare Mahkemesinin 18/10/2017 tarihli ve 2017/460 esas, 2017/1157 sayılı kararı ile imalatların yapı ve bina tanımına uygun olduğu, inşaat ruhsatı alınması zorunlu yapılardan olduğu halde ruhsat alınmadığının sabit olduğu yönündeki tespiti karşısında, kamu davasının açılmasını gerektirir yeterli şüphenin oluştuğu, söz konusu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme;
CMK"nın 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonraki “Cumhuriyet Savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, O Yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet Savcısına gönderir. Cumhuriyet Savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E.-Finlandiya kararı 2007; Sürmeli-Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 184.maddesinde; “(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.
(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
(6) (Ek: 29/06/2005–5377/21 md.) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
3194 sayılı Kanunun 5. maddesinin ise “Bina; kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarıyan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır.” hükmü bulunmaktadır.
İncelenen dosyada, suça konu olay yerindeki parsellerde imalatların ruhsat gerektirmeyen, 1-2 yıllık yapılar olduğu, bina niteliği taşımaması nedeniyle imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturmadığı ve şüphelinin ifadesinde söz konusu parseldeki yapıların oğluna ait olduğu yönündeki beyanları da dikkate alındığında şüphelinin üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, müşteki vekili tarafından yapılan itiraz üzerine mercii tarafından itirazın reddine karar verildiği ancak, şüphelinin ifadesinde yapıların oğlu İlker Nacar tarafından yapıldığını belirtmesine rağmen soruşturma kapsamında İlker Nacar"ın ifadesine başvurulmadığı, ayrıca soruşturma aşamasında temin edilen bilirkişi raporunda imara aykırı olduğu belirtilen imalatların tamamının inceleme konusu yapılmadığı anlaşılmakla, etkin soruşturma yapılmadan eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara ilişkin itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1-) Antalya 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 06/04/2018 tarihli ve 2018/1694 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-) Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 26/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.