12. Ceza Dairesi 2021/2808 E. , 2021/8377 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Taksirle öldürme suçundan sanıklar ... ve ..."ın mahkumiyetlerine ve sanıklar ... ve ..."in beaatlerine ilişkin hükümler katılan vekili tarafından, sanık ..."ın mahkumiyetine ilişkin hüküm kendi müdafii tarafından, sanık ..."in mahkumiyetine ilişkin hüküm kendisi tarafından ve sanık ..."in beraatine ilişkin hüküm yalnızca vekalet ücreti bakımından kendi vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ... müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezanın adli para cezasından ibaret olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 318. maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Olay günü, ..."ın askeri kampa girmek için tel örgülerden atlarken tellere yakın bulunan direğe tutunduğu sırada direkte elektrik kaçağı olması nedeniyle akıma kapılarak hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan olayda;
Kaçak elektrik bulunan elektrik direği ......T.S.K. Özel Eğitim Merkez Komutanlığına ait, tesis içi alçak gerilim dağıtım hattı direği olup, elektrik kaçağı direkteki faz iletkenlerinden birinin bağ telinin gevşeyip açılması üzerine izolatörden kurtularak direk konsoluna temas etmesi nedeniyle meydana gelmiştir. Olaydan bir gün önce meydana gelen şiddetli fırtınanın bu gevşemeye neden olabileceği değerlendirilmektedir.
Sanık ..., kamptaki yüksek gerilim tesisinin kurulu gücünü 250 kva"dan 800 kva"ya çıkartılmasına ilişkin, ... tarafından oluşturulan geçici kabul komisyonunun başkanı, sanık ... ise bu komisyonun üyesidir. Geçici kabul işlemi kurulu gücü artırılan yüksek gerilim tesisi hakkındadır. Olaya konu alçak gerilim dağıtım hattı ise bu geçici kabulun konusu olmayıp, çok daha önceki tarihlerde kabulü yapılarak faaliyete geçirilmiştir. Bu nedenle sanıkların geçici kabulünü yaptığı yüksek gerilim tesisi ile olaya konu alçak gerilim dağıtım hattı direğinin birbirinden farklı olması nedeniyle sanıklara kusur atfı mümkün değildir.
Ayrıca, mahkemece sanıklara kusur atfedilirken esas alınan raporlarda her ne kadar alçak gerilim dağıtım hattı direğinin topraklanmadığı ve kaçak akım rölesi kullanılmadığından bahsedilmiş ise de, Elektrik Tesislerinde Topraklamak Yönetmeliğinin ek F/6. maddesinde yer alan, alçak gerilim şebekelerine ilişkin "...çok sayıda insanın bulunduğu ya da girip çıktığı bina ve tesislerin (okul, sinema, hastane, stadyum, tören alanı vb.) yakınında bulunan direkler ve bunların traversleri etkin şekilde topraklanacaktır" şeklindeki düzenleme uyarınca olaya konu direğin bu kapsamda olmadığı için topraklanmasının zorunlu olmadığı, ayrıca kaçak akım rölesinin alçak gerilim havai dağıtım hatlarında meydana gelebilecek kaçak akımlar için kullanılamayacağı anlaşılmıştır.
Sanık ..., askeri kamp elektrik tesisi güç yükseltilmesi çalışmaları esnasında 1998-1999 yılları arasında yüksek gerilim trafo hattını yapan elektrik mühendisidir. Sanık olaya konu alçak gerilim dağıtım hattı direğinde herhangi bir çalışma yapmamış, direğin bağlantısının yapımında herhangi bir görev almamıştır, bu nedenle meydana gelen kazada sorumluluğu söz konusu değildir.
Söz konusu alçak gerilim dağıtım hattı direğinin denetleme, kontrol, bakım ve onarımından kimin sorumlu olduğu ise yasal mevzuatın incelenmesi ile belirlenebilecektir. Buna göre; Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 5. maddesine göre, kuvvetli akım tesisleri her türlü işletme durumunda cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek, tehlike oluşturmayacak biçimde yapılmalıdır. Aynı Yönetmeliğinin 8/c. maddesine göre, tesislerin bütün bölümleri, işletme şartları ne olursa olsun, kısa devre akımının devre dışı edilmesine kadar ve bu devre dışı edilme anı da içinde olmak üzere en büyük kısa devre akımının etkisiyle herhangi bir tehlike oluşmasına engel olacak biçimde düzenlenmelidir. Yönetmeliğin 67. maddesine göre ise; işletme tarafından belirli sürelerde hava hatları ve direkler denetlenmeli ve yoklanmalıdır. Yoklama ve bakımın sonuçları düzenli olarak kaydedilmelidir. Bu mevzuat hükümleri uyarınca olayın meydana geldiği alçak gerilimli elektrik dağıtım hattının emniyetsiz ve tehlikeli durumda olması, elektrik tesisinin sahibi ve işleticisi olan Askeri Kamp Komutanlığı sorumluluğundadır.
Olaydan bir gün önce meydana gelen fırtına sonrası kampın elektrik tesisinden sorumlu elektrik teknisyeni beraat eden sanık ... tarafından muhtemel tahribatın tespiti amacı ile kamp içerisinde denetim ve kontroller yerden gözle bakılmak suretiyle yapılmış, olaya konu direkte herhangi bir aksaklık tespit edilememiştir. Söz konusu direğin boyu 16 metre olup, yerden kazaya sebep hasarın tespiti mümkün değildir. Ancak kamp komutanlığı içerisinde sepetli araç bulunmadığından sanık ..."in başka türlü denetim yapma imkanı söz konusu değildir. Denetim için gerekli koşulları sağlamayan Askeri Kamp Komutanlığı bu hususta kusurludur.
Kamp içerisindeki alçak gerilim dağıtım hattını sağlam ve emniyetli halde bulundurmayan, gerekli denetleme, kontrol, bakım ve onarımının etkin şekilde yapılmasını sağlamayan ......T.S.K. Özel Eğitim Merkez Komutanlığının olayın meydana gelmesinde sorumluluğunun olduğu değerlendirilmekle birlikte, kamp içerisindeki elektrik hattının uzunluğu, tesis tarihi ve geniş sahaya yayılmış olması nedeniyle kusurun şahıslara indirgenmesi mümkün olmayıp, Komutanlık tüzel kişiliğinin hukuki yönden sorumluluğu söz konusudur.
Tüm bu anlatımlar ışığında;
A.Sanık ... hakkında verilen beraat kararına yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazının reddi ile hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA;
B.Sanık ...
hakkında verilen beraat kararına yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazının reddine, ancak;
Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi;
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazı yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasına, “Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık ... lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 1.800,00 TL maktu vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA;
C.Sanıklar ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet kararlarına yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Sanıklar ... ve ..."ın taksirle öldürme suçu bakımından kusurlarının bulunmadığı anlaşılmakla, beraatlerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi;
Kabule göre de;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.03.2020 tarihli ve 2018/12-399 esas 2020/154 karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "failin güttüğü amaç ve saiki" gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi;
2-Sanıklar hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken esas alınan tam gün sayısının gösterilmemesi suretiyle TCK"nın 52/3. maddesine ve adli para cezasının bir gün karşılığı meblağın belirlenmesine dayanak olan yasa maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK"nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi;
Kanuna aykırı olup, sanık ... müdafinin, sanık ..."in ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 30/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.