1. Hukuk Dairesi 2018/5292 E. , 2019/89 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davalılar vekili tarafından istinafı üzerine... Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ..."ın maliki olduğu 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümü, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak eşi ...’a satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adlarına tesciline, olmazsa taşınmaz bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, derdestlik itirazında bulunarak davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalılar vekili tarafından istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1945 doğumlu mirasbırakan ...’ın 07.09.2004 tarihinde çocuksuz olarak öldüğü, geride mirasçı olarak eşi ... ile davacıları(annesi ve kardeşleri) bıraktığı, mirasbırakanın çekişme konusu 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümü 03.06.2004 tarihinde intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini satış yoluyla eşi ...’a devrettiği, murisin eşi ...’ın 24.01.2012 tarihinde ölümü ile geride davalıları mirasçı olarak bıraktığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince, dinlenen tanıklar mirasbırakanın felçli olduğunu, bakımının eşi ... tarafından yapıldığını, murisin davacılar annesi ve kardeşleri ile bir probleminin bulunmadığını bildirmişlerdir. Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden murisin temliki mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla değil çocukları olmadığı için eşini koruyup kollamak amacıyla yaptığı anlaşılmış, nitekim bu husus yerel mahkeme tarafından da gerekçe yapılmıştır. Kaldı ki, mirasbırakana ait iken mirasçılarına intikal eden 5516 ada 16 parseldeki 15 nolu bağımsız bölümün murisin ölümünden sonra davacılar ve eşi tarafından dava dışı 3. kişiye satıldığı, murisin mal kaçırma düşüncesiyle hareket etmesi halinde anılan taşınmazı da eşine devredebilecekken sadece davaya konu olanla yetindiği anlaşılmıştır.
Tüm bu somut olgular, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılarından mal kaçırma olmadığı, çocukları olmadığı için eşini koruyup kollamak amacıyla çekişmeli taşınmazı temlik ettiği kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.