Esas No: 2018/5063
Karar No: 2019/5754
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/5063 Esas 2019/5754 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 12/11/2012 havale tarihli dilekçesiyle; davacının ....., 46224 ada 1 parsel sayılı 11.086 m² taşınmaz üzerindeki A Blok 4. Kat No:18 nolu bağımsız bölümü, arsa maliki olan ..... ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapan .... 11/12/2001 günlü harici satış sözleşmesi ile satın aldığını ve zilyetliğin müvekkili davacıya teslim edildiğini, ancak satış işleminin tapuda gerçekleşmediğini, .... İnş. Ltd. Şti. tarafından, davalı ..."dan alınan borcun teminatı olarak taşınmazın tapu kaydının davalı ..."a devredildiğini, bunun üzerine davacının ..... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/333 sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davası açtığını, .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/06/2004 günlü ara kararı ile hükmün kesinleşmesine kadar taşınmazın 3. kişilere devir ve satışının ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına karar verildiğini, .... ilçesinin adli yönden .... yargı çevresine dahil edilmesi üzerine ..... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/333 sayılı dosyasının yetkisizlik kararı ile .... Asliye Hukuk Mahkemesine; ...... Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı üzerine de ..... Tüketici Mahkemesine gönderildiği, ... Tüketici Mahkemesinin 14/04/2007 gün ve 2006/69 E. - 2007/456 K. sayılı kararı ile davanın reddi yolunda verilen kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2008/1597 E. - 2683 K. sayılı kararı ile "davalı ..."ın kötüniyetinin araştırılması" gerekçesiyle bozulduğunu, taşınmazın ihtiyati tedbir kararından sonra 17/11/2005, 02/12/2005 ve 01/03/2006 tarihlerinde el değiştirdiği, davalı ...... Tapu İdaresi tarafından, sözü edilen ihtiyati tedbir kararının, dava konusu taşınmazın tapu kaydına işlenmediği, bunun üzerine Tapu Müdürlüğüne 31/12/2008 tarihinde müracaat edilerek ihtiyati tedbir kararının dava konusu bağımsız bölüm kaydına işlenmesi sağlanmış ise de; bu arada davalılardan ..."ın .....aldığı kredi nedeniyle, banka lehine ipotek tesis edildiğinin anlaşıldığı, bozma kararı sonrasında ........ Tüketici Mahkemesinin 06/05/2009 gün ve 2008/115 E. - 2009/96 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek 24/05/2010 günü kesinleşmiş olmasına rağmen, taşınmaz üzerinde dava dışı ...... lehine kurulan ipotek şerhinin tapu idaresince terkin edilmemesinden dolayı tescil kararının infaz edilemediğini, bunun üzerine ipoteğin terkini talebi ile bu dosyanın davalıları.....aleyhine ..... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/647 sayılı dosyası ile ipoteğin fekki davası açılmış ise de; davanın ..... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/12/2012 gün ve 2010/647 E. - 2012/189 K. sayılı kararı ile reddedildiğini, kararın gerekçesinde, ipoteğin tesisi tarihinde taşınmazın Hasan Uçar adına kayıtlı olduğu ve tapu idaresinin 28/06/2006 tarihli yazısı ile taşınmaz üzerinde takyidat bulunmadığının bildirilmesi nedeni ile davalı bankanın ..."a konut kredisi kullandırarak taşınmaz üzerine ipotek tesis ettirdiği, ipotek tesis tarihinde tapuda yolsuz tescili bildirilen herhangi bir kayıt bulunmadığından, davalı bankanın iyi niyetli olduğunun belirtildiği, davalı ..."ın bankaya olan borcunu ödeyememesi nedeni ile .... tarafından.....Müdürlüğünün 2010/2181 sayılı dosyası ile, davalı ... aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi ile ilgili takip başlatıldığını ve ..... 5. İcra Müdürlüğünün 2010/2079 talimat sayılı dosyası ile ihale sureti ile hükmen taşınmazın 08/10/2012 tarihinde yapılan ihale ile 109.000,00 TL bedelle satıldığını, ihalenin kesinleşmesi üzerine.....adına 31/10/2012 tarihinde tescil edildiğini bildirerek, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasına ilişkin olan ve davalı idarenin kusurundan kaynaklanan zararın, fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydıyla, 140.000,00 TL"sinin, ihale tarihi olan 08/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalılardan müştereken tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne 140.000,00 TL tazminatın 31/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığına izafeten Tapu Sicil Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 17.01.2017 gün ve 2015/2806 E. - 2017/7 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "Davanın açıklanan niteliğine göre; davalı olarak Hazinenin taraf gösterilmesi gerekirken, dava .....Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılmıştır. Davacının asıl dava etmek istediğinin, Hazine olduğu belirgin olup, temsilde yanılma hali bulunduğundan, bu durumun mahkemece re"sen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasıma yönlendirilmesi için davacı tarafa olanak sağlanması, Hazine davaya dahil edilerek taraf oluşturulup, savunma ve delilleri sorulduktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden davanın esası hakkında karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır (HGK 12/2/2010 gün ve 2010/7-70-86 EK). " hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece bozma sonrası Hazine davaya dahil edilerek yapılan yargılama sonucu; Mahkemece davanın kabulüne 140.000,00 TL tazminatın 31/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Hazine ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, .... Tapu Müdürlüğü hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu sicilinin tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı ... ile ..... İnş. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 11.12.2001 tarihli adi yazılı sözleşme ile tazminata konu 46224 ada 1 sayılı parselde kayıtlı 18 nolu bağımsız bölümün 32.000 TL bedelle davacıya satışı konusunda anlaştıkları, ancak taşınmazın 12.06.2003 tarihinde ... adına satış yoluyla tescil edilmesi üzerine, davacının ..., ..... .... ve .....Mahkemesinde görülen 2004/333 E. sayılı tapu iptali ve tescil davası sırasında davacının talebi üzerine mahkemece 28.4.2004 tarihli ara kararla, dava konusu taşınmazın davalılara ait olması durumunda 46224 ada 1 sayılı parselde kayıtlı 18 nolu bağımsız bölümün tapu kaydına 3. kişilere devir ve satışın önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı konulması talep edildiği halde, .... Müdürlüğünce, taşınmazın davalılar dışında......adına tapuda kayıtlı bulunduğundan mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının infaz edilemediğinin bildirildiği, ancak yazı cevabında taşınmazın ada ve parsel numarasının 46264 ada 1 sayılı parsel olarak yazıldığı, davacı tarafça açılan tapu iptali ve tescil davasının yetkisizlik ve görevsizlik kararları sonrası ...... Tüketici Mahkemesince 2008/115 E. sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılaması sonucu davanın kabulü ile 18 nolu bağımsız bölümün ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tesciline karar verildiği ve hükmün temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek 23.02.2010 tarihinde kesinleştiği, bu karar üzerine taşınmaz tapuda davacı ... adına tescil edilmişse de, yargılama sırasında 01.03.2006 tarihinde tapu kaydına, ..."ın ...... Bankasından çektiği konut kredisi sebebiyle 1. derece akdi ve 240.000 TL bedelli ipotek şerhi işlendiğinden, davacı ... tarafından bu defa ipoteğin fekki istemiyle ...... Bankası ve ... ve Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılan dava sonucu ..... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/647 E. - 2010/189 K. sayılı kararıyla, ipotek tesisi tarihinde taşınmaz üzerinde yolsuz tescil kaydı bulunmadığından iyiniyetli bankanın ipotek hakkının kaldırılmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve ...... tarafından ..... 22. İcra Müdürlüğünce ... aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle takip dosyası ve taşınmazın ..... 5. İcra Müdürlüğünün 2010/2079 talimat sayılı dosyasında yapılan ihale sonucu 109.000 TL bedelle ihale alıcısı ... .... adına 31.10.2012 tarihinde tescil edildiği, eldeki davanın ise tazminat istemiyle 12.11.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Bu sorumluluğa ilişkin olarak kusursuz sorumluluk/tehlike sorumluluğuna ilişkin kurallar uygulanacak olup, Devlet tapu sicilinin tutulmasından ileri gelecek bütün zararlardan asli olarak sorumludur. Bu sorumluluktan söz edebilmek için, tapu sicilinin tutulmasında görevli memurun hukuka aykırı bir işleminin ve bununla zarara neden olan sonuç arasında illiyet bağının varlığı gerekmekle birlikte, eylemin kusura dayanıp dayanmamasının bir önemi bulunmamakta, kusur yalnızca Devletin görevli memura rücu etmesi yönünden önem taşımaktadır. Bu madde ile düzenlenen Devletin kusursuz sorumluluğu, bir tehlike sorumluluğu niteliğinde (HGK 05.10.1955 gün ve 1955/4-58 E. - 1955/64 K. sayılı; 29.06.1977 gün ve 1977/4-845 E. - 1977/655 K. sayılı; 24.09.2003 gün ve 2003/4-491 E. - 2003/487 K. sayılı; 19.04.2006 gün ve 2006/4-113 E. - 2006/205 K. sayılı; 09.05.2007 gün ve 2007/4-212 E. - 2007/261 K. sayılı kararları) olduğundan, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun olmasın, tapu sicilinin tutulmasında kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Tapu sicilinin tutulmasında kişi çıkarlarının korunması bakımından uyulması gereken kurallar tapu mevzuatı ile sınırlı olmayıp, bu mevzuat dışındaki hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine de uyulması gerekmektedir. Tapu müdür ya da memurlarının ihlal ettikleri hukuk kuralları ister genel olsun ister salt sicilin tutulmasıyla ilgili olsun her iki halde de ortaya çıkan sonuç tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmuş olmasıdır (.....Bu nedenle sicilin hukuka uygun tutulması kavramı tapu mevzuatına uygunlukla sınırlı bir kavram olmayıp, hukukun genel ilkelerine uygunluk ta gerekmektedir. Bunun dışına çıkan her hukuka aykırı davranıştan Devletin sorumluluğu asıldır.
Bu açıklamalar ışığında; somut olaya bakıldığında az yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafından davalı ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davası sırasında, dava konusu 46224 ada 1 sayılı parselde kayıtlı 18 nolu bağımsız bölümün tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulmasının istendiği ve mahkemece de bu yönde tapu müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, ancak tapu müdürlüğü tarafından 01.07.2004 tarihli yazı cevabıyla taşınmazın dava dışı 3. kişi adına kayıtlı olduğu belirtilerek tedbir kararının infaz edilemediği belirtilmişse de, taşınmazın o tarihte ... adına kayıtlı olduğu tapu kaydı ve tapu kütük sayfasından anlaşılmaktadır. İhtiyati tedbir şerhinin işlenmemesi sebebiyle, taşınmazın ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle başlatılan takip sonucu 3. kişilere devri ile davacının mahkemece adına tesciline karar verilen taşınmazdaki mülkiyet hakkını yitirmiş olduğundan oluşan zararının tazminini TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletten isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu yönüyle mahkemece davacının oluşan zararından Hazinenin sorumlu tutulmasında ve davacının mülkiyet hakkını yitirdiği 31.10.2012 tarihinin değerlendirme tarihi olarak alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle taşınmazın gerçek değerinin belirlenerek karar verilmesi gerekir. Ne var ki, tazminata konu taşınmazın arsa vasfında olduğu anlaşıldığından, emsal kıyaslama yöntemi ile değer belirlenmesi gerekirken, kamulaştırmasız elatma davalarına konu olduğu belirtilen bazı çevre parseller yönünden belirlenen değerlere göre hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Mahkemece emsal araştırması yapılmamış olması, raporda sözedilen dava dosyalarının da getirtilerek incelenmemiş oması sebebiyle anılan rapor denetlenememektedir.
Bu nedenle, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, mahkemece taraflara dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilerek, bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10/10/2019 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.