Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13257
Karar No: 2018/3462

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/13257 Esas 2018/3462 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/13257 E.  ,  2018/3462 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davacı ile davalılardan ...San. Tic. A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
    K A R A R

    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davacı ve davalı ...Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    2- Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davalı ... ve ... hakkında açılan davanın husumetten reddine, davalı ...Ş. yönünden ise maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Somut olayda davacının davalı şirkette mermer kesim işçisi olarak çalışırken 31/08/2010 günü vinç ile kaldırdığı mermer bloğun altına eliyle takoz yerleştirdiği sırada, halatın boşalması neticesinde elinin mermer bloğun altında sıkışarak %16,2 oranında malul kaldığı, olayın SGK tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, iş kazasının gerçekleşmesinde dvacının %20, davalı işveren şirketin ise %80 oranında kusurlu olduğu, diğer davalıların ise kusurlarının bulunmadığı, 21.02.2016 tarihli hesap ek raporunda geçici iş göremezlik ödeneğinin rücuya kabil kısmı tazminat alacağından tenzil edilmeksizin maddi tazminat alacağının 107.550,05 TL olarak tespit edildiği, mahkemece bu hesap raporuna itibar edilemekle beraber; Türk Borçlar Kanunun 52/1.maddesi gereğince davacının kendi kusurlu eylemi ile davalı işveren şirketin durumunu ağırlaştırdığı gerekçesiyle re’sen maddi tazminatta indirim yapılarak 90.000 TL maddi tazminata karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Maddi tazminat, maddi zararın, yani bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmenin giderilmesi için, sorumlu olan şahıs tarafından yerine getirilmesi gereken edadır.
    Tazminat hukukunun bir ilkesi olarak, sorumluluk şartları gerçekleştiği takdirde, zarar veren, zarar görenin malvarlığında oluşan eksilmeyi gidermek durumundadır. Ne var ki, zararın tamamen giderilmesini amaçlayan “tam tazmin” ilkesinin katı uygulaması, haksız ve adil olmayan sonuçlara yol açabilmektedir. Bu nedenledir ki, bazı hallerde somut olayda gerçekleşen özel sebepler nedeniyle tazminatta bazı indirimlerin yapılmasının hakkaniyete daha uygun düşeceği kabul edilmektedir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 52. maddesi, iş kazasının meydana gelmesinde sigortalının da kusurlu hareketi etkili olmuşsa tazminattan indirim yapılması gerektiği şeklinde düzenlenmiştir. TBK 52. madde hükmüne göre "Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir." Bu madde hükmü ile tazminattan indirim veya red sebepleri düzenlenmiş olup, bu madde daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı “yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
    Zararla sonuçlanan hukuka aykırı bir davranışta bu maddenin uygulanabilmesi için öncelikle ortak kusurun belirlenmesi gerekir. Bunun için de zarar görenin zarardan kaçınma görevini yerine getirmemesi ile ortaya çıkan davranışının objektif ölçütlerle (kusurun objektifleştirilmesi) bir kusur sayılıp sayılamayacağı ve bu kusurun zararın meydana gelip gelmemesinde bir payı (illiyet bağı) olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Ortak kusurun varlığı halinde, hakim, ortak kusurun tazminata etkisini başka bir anlatımla bunun “bir tenkis sebebi” mi, yoksa zarar ziyan hükmünden tamamen sarfınazar edilebilecek bir sebep mi olduğunu takdir edecektir. Hakim bu yolda takdir hakkını kullanırken hak ve adalete uygun sonuca varacak bir yol izlemelidir. Bunun için de, her şeyden evvel, maddenin amacının iyi bilinmesi gerekir.
    Türk pozitif hukukunda Türk Borçlar Kanunu`nun 52. maddesinin "hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesi"ne dayandığı kabul edilmektedir. Bu ilke hak ve adalet düşüncesine de (MK.md.2) uygun düşmektedir.
    Aynı zamanda Kanunun 55. maddesine göre destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
    Adalet Komisyonu"nun 55. madde gerekçesine göre de “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafik kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.”
    Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır” Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır
    Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, 31/08/2010 tarihli iş kazasının meydana gelmesinde davalının % 80, davacının % 20 oranında kusurlu bulunduğu, bu durumda zarar gören konumunda olan davacı sigortalının ortak kusurunun % 20 oranında olduğu halde mahkemece yukarıda yapılan açıklamalara ve özellikle hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesine aykırı şekilde davacının tazminat alacağını azaltacak ve davalının kendi kusurundan faydalanması sonucunu doğuracak şekilde Türk Borçlar Kanunun 52.maddesine aykırı şekilde tazminat alacağında indirim yapılması, aynı zamanda davacıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin rücuya kabil kısmının tazminat alacağından tenzili gerekirken tenzilat yapılmadan karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Mahkemece yapılacak iş, hükme esas alınan 21/02/2016 tarihli hesap raporundan geçici iş göremezlik ödeneğinin rücuya kabil kısmını tenzil etmek, Türk Borçlar Kanunun 52.maddesinin davaya konu olayda uygulanma imkanı olmadığından başkaca tenzilat yapmaksızın, taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakları da gözeterek bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, temyiz eden taraf vekillerinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan ...San Tic. A.Ş.’ne iadesine, 09/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi