13. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/10030 Karar No: 2020/2039 Karar Tarihi: 12.02.2020
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/10030 Esas 2020/2039 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2017/10030 E. , 2020/2039 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ilk derece mahkemesi sıfatıyla ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince 2016/76 esas 2016/338 karar sayılı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi"nin 2016/71-2017/388 karar sayılı kararının süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, ... 10. İcra Müdürlüğü"nün 2016/2427 esas sayılı dosyasında borçlu olan ... ..."ın babası olduğunu ve kendisine ait konutta haciz işlemleri yapılırken takip borçlusunun icra kefili olarak haciz zaptına imzasının alındığını, icra kefili olduğuna ilişkin yazılı beyanı, usul ve yasaya aykırı bir şekilde sadece imzası alınarak imzaladığını ve icra kefili olduğu gerekçesiyle kendisine icra emri gönderildiğini, kefalete ilişkin olduğu öne sürülen kısımda kendi el yazısı ile herhangi bir yazı yazmadığını sadece şurayı imzala denilmesi üzerine tutanağı imzaladığını, eşinin rızası da alınmadığından icra kefaletinin geçersiz olduğunu belirterek icra kefilliğinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, haciz sırasında borçlunun annesi yani davalının eşinin de hazır bulunduğunu, bu nedenle davacının eşinin de kefaletten haberdar olduğunu, davacının icra tehdidi altında kefil olduğunun ve kefaletin usul ve yasaya aykırı olduğu hususlarının doğru olmadığını, davacının kefaletinin geçerli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur İlk derece mahkemesince, Borçlar Kanunu"nun 583. maddesinde, kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi ve müteselsil kefil ise bunu ve bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesinin şart olduğu belirtildikten sonra 584. maddede, eşlerden birinin ancak diğerinin yazılı rızası alındıktan sonra kefil olabileceğinin hüküm altına alındığı ve kefilin eşinin de kefalete rıza gösterdiğine dair el yazısı ile açıkça yazılı olarak beyanda bulunmasının zorunlu olduğunun düzenlendiği, 01/02/2016 tarihli haciz zaptı incelendiğinde ise bu hususlara riayet edilmediği, dolayısı ile yapılan kefillik işleminin geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile icra kefilliğinin iptaline karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. ... Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesince, davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK."nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. SONUÇ: Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 3.315,08 TL kalan harcın davalıdan alınmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.