19. Hukuk Dairesi 2016/5842 E. , 2017/3691 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili, davalının müvekkilleri aleyhine kambiyo senedine dayalı takip yaptığını, takip konusu bono üzerindeki avalist imzasının müvekkillerinin murisi ... tarafından yetkilisi olduğu şirketi temsilen ve uygulamada çift imza atılması nedeniyle atıldığını, bononun davalıya dava dışı ... Panjur ... A.Ş. ile aralarındaki kredi ilişkisinde teminat amacıyla açık bono olarak verildiğini, senedin yerine çekler verilerek bedelsiz kalmasına rağmen iade edilmediğini, davalının bono metnini doldurarak takip başlattığını ileri sürerek, takip nedeniyle müvekkillerin davalıya borçlu olmadığının tespitini, kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, açık bono ve teminat iddiasının yazılı delille ispatlanması gerektiğini savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davacıların murisinin takibe dayanak bono üzerine ikinci bir imza attığı, TTK. 613/3 maddesi gereğince ikinci imzanın aval şerhi olarak kabul edilmesi gerektiği, bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının yazılı delil ile ispat edilemediği, davalı bankanın davaya konu bono ile ilgili başka bir iş yaptığını kanıtlamadığı sürece bononun teminat senedi olarak davalı bankaya verildiğinin kabulü gerektiği, alacağını ispat yükünün davalıda olduğu, davalının kendi kayıtlarına ve dava dışı şirketin kayıtlarına göre davacıdan ve asıl borçludan 325,31 USD alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davacıların davalıya 84.674,69 USD ile borçlu olmadıklarının tespitine, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1 - 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun (HUMK) 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’a eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2014 yılı için 1.890,00 TL’dir.
Davacı tarafça temyize konu edilen miktarın 508,86 TL olması nedeniyle 23.10.2014 tarihli karar davacı yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
2- Dava konusu bonoda davacı avalist, davalı ise lehtar konumundadır. 6102 sayılı TTK"nın 702/2. maddesinde düzenlenen “aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir” hükmü gereğince aval veren davacı şekle ait noksanlık dışında borçlu bulunmadığı yönünde herhangi bir itirazda bulunamayacağından davanın bu nedenle reddi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.